Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini değerlendiren Avukat Çakas, tutukluların ailelerinden uzak cezaevlerine sevk edilmesini ve iletişim yasaklarını eleştirdi. Çakas, Adalet Bakanlığı’nın hasta tutuklulara ilişkin genelgesini de ‘Düzenleme birkaç kişinin lehine’ sözleri ile yorumladı
Cezaevlerinde çıplak arama, iletişim cezası, ayakta sayım, görüş yasakları, infaz yakma gibi hak ihlalleri sürüyor. Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) yöneticilerinden avukat Yusuf Çakas, tutuklular ve ailelerinin yaşadıkları sorunları Mezopotamya Ajansı’na anlattı.
Görüş yolculuğu eziyete dönüşüyor
Politik tutuklularının ailelerin ikametgahından uzak cezaevlerine “güvenlik” gerekçesiyle sevk edildiğini söyleyen Çakas, bu koşullarda ailelerin çok etkilendiğini, özellikle yaşlı ve hasta aileler için uzun otobüs yolculuklarının zor olduğunu, havayolu yolculuğunun büyük bir külfete neden olduğunu söyledi.
Çakas, maddi durumu elverişli olan ailelerinin sık sık yakınlarının görüşüne gitmesinin de imkansız olduğunu belirtti. Ailelerin sadece birkaç ayda bir kere kısıtlanmış açık görüşte yakınlarını görmeye gittiğini belirten Çakas, “Haftalık kapalı görüş, ayda bir açık görüş hakkını mevzuatta tanıyorsanız bunu fiziki olarak da ayarlamak zorundasınız. Devletin başlıca yükümlülüğü budur. Yasada kapalı görüş hakkı varsa, görüş hakkını kullanmanın önündeki engelleri de kaldıracak olan Adalet Bakanlığı ve devlet mekanizmasıdır. Oysa kapalı ve açık görüş haklarının kullanmasını bizzat engelleyen Adalet Bakanlığı’dır” diye konuştu.
Disiplin cezalarıyla tecrit dayatılıyor
Görüşlerin yanı sıra tutukluların birbirini görme, temas etme ve iletişim kurma haklarının ellerinden alındığını ifade eden Çakas, açık görüşlerde tutuklu başka birine temas ettiğinde görüş ve iletişim yasağı aldığını bu nedenle tutuklunun aylarca ailesini arayamadığını söyledi. Çakas, bu cezalarla ailesinden tecrit edildiğine dikkat çekti.
Çıplak arama dayatması
Çıplak arama dayatmasının artarak devam ettiğini ifade eden Çakas, “Montunuz ötüyor diye, montunuzu götüremiyorsunuz. Yaşlı ve hasta insanlar soğuk alanlarda görüştürülüyor. Çıplak arama oldukça yaygın. Bütün bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, cezaevlerinde uygulanan hak ihlalleri ve bu politika tek boyutlu değil” diye konuştu.
Düzenleme birkaç kişinin lehine
Adalet Bakanlığı’nın 3 Ocak tarihli “Sürekli Hastalık, Sakatlık ve Kocama Sebebiyle Kişilerin Cezalarının Hafifletilmesi veya Kaldırılması Hakkında İşlemler” genelgesine değinen Çakas, genelgeden sonra hasta tutuklulara dair herhangi bir gelişmenin yaşanmamasını eleştirdi. Çıkan düzenlemenin birkaç kişinin lehine yapıldığını belirten Çakas, “Pandemiden sonra bütün ailelerin beklentisi adil bir infaz yasasıydı. İnfaz yasası adliler yönünde affa dönüştü. Ama siyasi tutsaklar yönünden kurul denen bir uygulama başlatıldı. Kurul uygulaması, en keyfi uygulamaların başında geliyor” diye belirtti.
ATK lağvedilmeli
Yaşam hakkı açısından en çok tartışılan kurumlardan birinin Adli Tıp Kurumu (ATK) olduğunu belirten Çakas, şöyle devam ett: “ATK kaç kişiye ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verdi? Raporu verdiği kaç insan yaşamını yitirdi? Çıksınlar açıklasınlar. Hasta tutuklu Halil Güneş’e rapor verildi ve Güneş cezaevindeki koğuşunda can çekişe çekişe yaşamını yitirdi. ATK’nin verdiği kararlar bilimsel değil. Politik yaklaştığını biliyoruz. Lağvedilmesi ve yerine bilimsel, tarafsız bir bilim insanlarından oluşan heyetin oluşturulması gerekiyor” diye konuştu.
Kaynak: MA