Mersin’deki göçmenlerin çok düşük ücret ile güvencesiz bir şekilde çalıştırıldığına dikkati çeken HDK Mersin Göç Meclisi Sözcüsü Mesut Aslan, ‘Emek sömürüsüne, ayrımcı ve ötekileştirici politikalara son verilmesi gerekiyor’ dedi
Yadigar Aygün / İstanbul
Yerlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalan milyonlarca mülteci, birçok sorun ile karşıya kalıyor. Yaşam koşullarının berbat olduğu kamplarda kalan mülteciler bir yandan yaşam mücadelesi verirken diğer yandan ırkçı uygulamalara maruz kalıyor. Bir şekilde kamplardan çıkarak İstanbul ve Mersin gibi büyük kentlere yerleşen mülteciler ise iş bulmakta zorluk çekerken, buldukları işlerde ise ucuz iş gücü olarak çalıştırılıyor. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Mersin Göç Meclisi Sözcüsü Mesut Aslan, mültecilerin yaşadığı sorunları değerlendirdi.
Ucuz iş gücü
Mültecilerin ucuz işçi olarak düşük ücretlere çalıştırıldığına dikkati çeken Aslan, mültecilerin kötü koşullarda çalıştırıldığını söyledi. Mültecilerin geçim sıkıntısı ile karşı karşıya olduğunu belirten Aslan, “Mersin’de göçmen grupların oluşturduğu çadır grupları var. Bunlar, devletin resmi çadır grupları değil. Resmi çadır olmadığı için bir altyapı hizmeti, sağlık hizmeti ya da bir eğitim hizmeti gitmiyor. Bazı sivil toplum örgütleri veya BM’nin çeşitli zamanlarda yaptıkları geçici yardımlarla ayakta kalmaya çalışıyorlar. Burada kalan göçmenler, tarımda, tekstilde ve pek çok iş sektöründe ucuz iş gücü olarak kullanıyorlar. Göçmenler, 03:00 veya 04:00’te kalkıp gece geç saatlere kadar tarımda çalıştırılıyorlar. Yerli bir tarım işçisi günlük 300 TL kazanıyor. Mülteciler ise bu ücretin yarısını alıyor. Bütün bir ay çalışırlarsa bile asgari ücretin yarısını alıyorlar. İş varsa çalışıyorlar. İş yok ise çalışamıyorlar. Göçmenler, sigortasız bir şekilde güvencesiz çalıştırılıyor” ifadelerini kullandı.
Cinsel istismar gizli kalıyor
Mülteci kadınların iş yerlerinde tecavüz ve cinsel istismara maruz bırakıldığını söyleyen Aslan, “Mersin’de merdiven altı tekstil atölyelerinde çocuk işçiler ve göçmen kadınlar, çok düşük ücretlere geçimini sağlamak için çalışıyor. Ne sigortaları yapılıyor ne de herhangi bir güvenceleri var. Sigortaları olmadığı için sağlık hakkından yararlanamıyorlar. Mersin’de bir fabrikada çalışan göçmen kadın tecavüze maruz bırakılmıştı. Göçmen kadınlar, öldürülme ve geri gönderilme korkusundan tecavüzü ve cinsel istismarı anlatamıyor, gizli kalıyor” diye konuştu.
Eğitim alamıyorlar
Mülteci çocukların çocuk işçi olarak çalıştırıldığının altını çizen Aslan, çocukların eğitim hakkından yararlanamadığına dikkati çekti. Aslan, “Mersin’de sanayi bölgelerinde sanayicilerin ve esnafların yanında yüzde 90’ı göçmen işçi çocuklardan oluşuyor. Kağıt toplayıcı göçmen çocuklar, normal bir kağıt toplayıcı olarak çalışanlardan çok daha düşük ücretlere topladıkları kağıtları satıyorlar. Çocuklar, eğitim hakkından yararlanamıyor. Okula giden çocuklar ise anadilde eğitim alamıyorlar. Temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Çocuklar belirli bir yaşa kadar o çadır bölgelerinden bile dışarı çıkmıyorlar. Hayatı sadece o çadırlardan ibaret sanıyorlar” diye ifade etti.
Emek sömürüsü
Mültecilere yönelik ayrımcı ve ötekileştirici politikalara karşı mücadele etmek gerektiğini vurgulayan Aslan, “Mülteciler, ezilenin ezileni konumdalar. Yaşamlarını ölüm riski ile sürdürmeye çalışıyorlar. Bütün bu yoksulluğun, işsizliğin hayat pahalılığının sebebi göçmenlermiş gibi algı operasyonu var. Göçmenler, ucuz emek olarak görülüyor ve sömürülüyor. Göçmenler çok iyi yerlerde çalışmıyor. Çok iyi yerlerde yaşamıyor. Mersin’de en kuytu yerlerde yaşamaya çalışıyor. Göçmenlere yönelik nefret söylemi ve ırkçılık artıyor. Göçmenlere yönelik nefret söylemine, ayrımcı ve ötekileştirici politikalara son verilmesi gerekiyor. Göçmenleri ötekileştirmeden, ayrıştırmadan, empati duygusu ile yaklaşmak gerekiyor” diye konuştu.