6’lı Masa’nın açıkladığı ortak mutabakata dair değerlendirmelerde bulunan HDP Sözcüsü Ebru Günay, topluma vaat ettiği bir şey olmadığını ve ‘temel sorun alanlarına dair uzun bir vaat listesi sıralandığını’ ifade etti
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, parti genel merkezinde yaptığı basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasında, Altılı Masa’nın ‘Ortak Mutabakat Metnini eleştiren Günay, hafta sonu partisinin düzenleyeceği ‘Demokratik Cumhuriyet’ paneli, HDP hesaplarının bloke edilmesi ile ilgili başlatılan ‘Hazinemiz Halkımızdır’ kampanyası ve Emek ve Özgürlük İttifakı gibi başlıklara da değindi.
Mesele Türkiye demokrasisidir
Seçim sürecin muhalefete yönelik saldırıların arttığına değinen Günay, “Seçim sürecine müdahale yöntemlerinin başında partimiz başta olmak üzere Türkiye’de değişim gücü olan bütün sol sosyalist güçlere ve demokratik çevrelere yönelik saldırılar geliyor. Partimiz hakkında açılan kapatma davası, bu davaya iktidarın küçük ortağının savcı rolüyle müdahale etmesi, Anayasa Mahkemesi’nin bu baskılar sonucunda aldığı ibretlik kararları bütün kamuoyu yakından takip ediyor. Mesele tek başına partimize yönelik saldırılar da değil. Elbette iktidar bizi yaratmak istedikleri faşizan rejimlerinin önündeki tek engel olarak görüyor ve bu nedenle saldırıyor. Ama burada mesele Türkiye’nin demokrasisidir” diye ifade etti.
Kumpas davası çöktü
Konuşmasına Kobanê Davası’na değinerek devam eden Günay, “Kobanê Kumpas Davası, bu kritik aşamalardan biri olarak devam ediyor ve konuyu daha önce defalarca paylaştık. Aslında bu kumpas başından beri tel tel dökülmeye başladı, çöktü, kumpası kuranların ellerinde kaldı. Önümüzdeki hafta 6-7-8 Şubat tarihlerinde savcı bu kumpas davasında mütalaasını açıklayacak” ifadelerini kullandı.
Karanlığın altına kalacaksınız
Dava sürecinde arkadaşlarının yaptıkları savunmalar ile Kürt düşmanlığını teşhir ettiğini belirten Günay şunları söyledi: “Savunmalardan korkularını anlıyoruz elbet. Her bir arkadaşımız her cümlesi ile Kürt düşmanlıklarını, suçlarını, kirliliklerini ifşa ediyor. Her duruşmada arkadaşlarımız hesap soruyor. Daha çok korkun! Kumpas çöküyor, kendinizi kurtaramayacaksınız ve yarattığınız çöküntünün, karanlığın altına kalacaksınız!.”
Günay’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle;
“Türkiye’nin içinde bulunduğu krizi yönetememe nedenlerinin başında iktidarın yürüttüğü tecrit ve savaş politikaları geliyor. İmralı Adası’nda Sayın Öcalan’a yönelik gerçekleştirilen tecrit, Kürt sorununa yönelik yaklaşımın asıl nedeniyle, iktidarın tecritte ısrar etmesi Sayın Öcalan’ın aile ve avukat görüşleri başta olmak üzere en temel hukuki haklarının gasp edilmesi, iktidarın olmazsa olmazlarından, tecrit politikalarıyla ülkenin yönetildiğini görüyoruz. İktidar tecrit politikalarıyla İmralı Adası’ndan Sayın Öcalan’dan başlayarak tekçiliği ülkenin her yerinde bütün muhaliflere bütün Kürtlere yönelik gerçekleştiriliyor. Bizler tekçiliğe karşı özgürlüğü savunmaya başladık. Parlamento grubumuz iki aydır Adalet Bakanlığı önünde engellemelerle başlayan, nöbet ikinci ayına girdi. Tecrit kırılmadan halkların nefes alamayacağı her alanda vurgulanacak.
Çözüm için İmralı’ya yürüyeceğiz
Çözüm için İmralı’ya yürüyeceğimizi, tecride karşı mücadele edeceğimizi bir kez daha tekrar ediyoruz. Bu konuda derdi ülkenin demokrasisi olan, gerçekten çözümün gelişmesini isteyen, 6 Şubat’ta başlattığımız yürüyüşe katılmasını bekliyoruz. Bu yürüyüş çözüm içindir, ülkenin geleceği içindir, herkesi çözüm ve ülkenin geleceğinde söz kurmak üzere yürüyüşümüze davet ediyoruz.
Ortak metin AKP’nin restorasyonundan bile uzak
Önümüzdeki tarihsel öneme sahip seçimlere ilişkin ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ adıyla seçim bildirgesini kamuoyuna sunan Millet İttifakının ya da 6’lı Masa toplumun ihtiyacı olan köklü değişimlere ve köklü çözümlere uzaktır. Söz konusu metinde 6 partinin mutabık kaldığı temel sorun alanlarına dair uzun bir vaat listesi sıralanmıştır. Bu metinde ağır ekonomik krize, adaletsizliği, hukuksuzluğu, kırıntısı bile bırakılmamış demokrasinin tesisine yani güncel, yakıcı birçok soruna dair kısmı çözüm önerileri vaat edilmektedir. Fakat hem izlenen siyasetten görüldüğü hem de metnin de açığa çıkardığı üzere bu vaatler köklü ve radikal bir değişimi değil, AKP’nin yarattığı tahribata ilişkin bir restorasyonu bile içermekten uzaktır.
Sorunları anmaktan imtina etmişler
Bu metinde ülkenin yüzyıllarını bulan ve en başat, en kronik sorun alanları olan Kürt sorunu, Alevilerin hak ve talepleri, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği, sıradan bir uluslararası sözleşme olmaktan çok öte kadınların yaşam hakkını savunan İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe alınması, cinsiyet kimliklerinin tanınması, doğa talanına karşı ciddi bir ekoloji perspektifi, ayrımcılık ve ötekileştirmeye karşı eşit ve demokratik bir toplum hedefi, birer toplama kaplarına dönüştürülmüş cezaevleri ve emek sömürüsünün sonlandırılıp emeğin özgürleşmesi gibi birçok temel soruna ilişkin bırakalım gerçek bir çözüm perspektifi sunmayı bu sorunları anmaktan dahi imtina edilmiştir.
Kürt sorunu ülkenin en ağır sorunu
Özellikle Kürt Sorunu gibi ülkenin en ağır sorunu olan ve çok ciddi hak ihlallerinin, çok ciddi insanlık suçlarının işlendiği bir alana dair söz kuramamak sadece Kürt sorunu bağlamında, Kürt halkının demokratik hak ve talepleri bağlamında değil diğer sorunların çözümü konusunda da bir samimiyet testidir. Kürt sorunu her şeyden önce bir demokrasi sorunudur, demokrasinin anahtarı durumunda bir sorundur. Kürt Sorunu çözülmeden ülkede asla gerçek bir demokrasiden bahsedilemeyeceği artık tüm toplumun kabul ettiği bir realitedir. Bugün hemen herkesi terörist ilan etmeye zemin sunan ve kaynağını Kürt sorununun çözümsüzlüğünden alan, toplumun başına bela edilen ve gelinen aşamada neredeyse herkesi ‘terörist’ ilan eden Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve onun yarattığı mağduriyetlere karşı çıkmadan hangi adalet ve özgürlük sorununda çözüm bulunabilir? ‘Terörle mücadele ediyoruz’ diyerek Türkiye’yi suç örgütlerinin, mafya ve çetelerin üssü haline getirenlere nasıl engel olunabilir?
Çözüm öneriniz nedir?
Eşitlik, özgürlük, adalet talep eden milyonlarca Kürdün hak ve özgürlük taleplerine savaş, kayyım, operasyonla cevap veren AKP ve MHP’nin politikalarına karşı Millet İttifakı’nın çözüm önerisi nedir? Eşit yurttaşlık talep eden, inançlarını özgürce yaşamak ve kimliklerinin tanınmasını isteyen milyonlarca Alevi’ye ne diyorsunuz? Anadilde eğitim, kültürel hakların tanınması ve anayasal güvenceye alınması konusunda halklara ne vaat ediyorsunuz?
Üçüncü yola çağrı
Bu metin bir kez daha 3’üncü yol siyasetimizin ne kadar isabetli olduğunu, Türkiye toplumunun birbirini besleyen iki kutba mahkum edilmeyeceğini kanıtlamıştır. Gerçekten değişim isteyen, gerçekten özgürlük isteyen herkesi de Emek ve Özgürlük İttifakı ve 3’üncü Yol siyaseti etrafında kenetlenmeye çağırıyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı ve HDP toplumunun gerçek alternatifi olarak kararlılıkla yoluna devam etmektedir.
‘Demokratik Cumhuriyet’i tartışacağız
Biz siyasetimizle ittifaklarımızla sadece direnişi ve mücadeleyi büyütmekle kalmıyoruz aynı zamanda geleceği de adım adım inşa ediyoruz. Bu amaçla 2’nci yüzyılında Cumhuriyetin demokratikleşmesini geniş katılımlı bir konferansla tartışmaya açıyoruz. 4-5 Şubat tarihlerinde İstanbul’da Demokratik Cumhuriyet Konferansı düzenliyoruz. Bu konferansta Cumhuriyet’in 100. Yılı vesilesiyle ezilenler ve ötekiler olarak sözümüzü söyleyeceğiz. Nasıl bir ülkede yaşamak istediğimizi, nasıl bir cumhuriyet talep ettiğimizi tartışmak istiyoruz. Çok sayıda aydın, yazar, akademisyen ve siyasetçi ile iki gün sürecek oturumlarda cumhuriyetin demokrasiyle buluşmasının yollarını hep birlikte arayacağız.
Dünyanın bütün güçlerinden güçlüyüz
Geçen hafta ‘Halkımız Hazinemiz’ dir kampanyasını başlattık. Bir haftalık süreçte bir kez daha halkımızın kararlı tutumu bizim mücadele azmimizi güçlendirdi. Başlattığımız bu kampanya bir dayanışma kampanyasından çıkmış, halkımızın irade beyanına dönüşmüştür.
Dün E.A isimli bir yurttaşımız partimize 200 lira yardım ettikten sonra, ‘7 kişiye bakan, yevmiye ile çalışan bir Kürt’ notu düşmüş. Yine aynı gün 17 yaşında çalışmak zorunda olan Doğan isimli bir yurttaşımız çalışarak 7 kişilik ailesini geçindirmek zorunda kaldığı notuyla birlikte bağış kampanyamıza katılmış. ‘17 yaşında asgari ücretle 7 kişilik aileyi geçindirmek için çalışıyorum, henüz maaş alamadım cebimdeki son para da size helalı hoş olsun serkeftin’ notuyla birlikte cebindeki 59 lirayı kampanyamıza bağışlamış. Ve dekontuyla birlikte bize mail olarak göndermiş. Buna benzer binlerce mesaj var, neler yok ki, ‘Öğlen yemeği paramı partime veriyorum’, ‘Aç kalsak da partimizi yalnız bırakmayız’, ‘İnşaatçıdan bu kadar’, ‘Son param’, ‘Ben TIR şoförüyüm çocuklarımın geleceği için’, ‘Kızımın harçlığını gönderiyorum’… Yurttaşımız ‘Evet sigara satıyorum ve her gün kazandığım paranın bir kısmını size gönderiyorum’ demiş. Buna benzer binlerce örnek var. İşte bu irade bizi ayakta tutuyor, o yüzden dünyanın bütün hazinelerinden daha zenginiz, dünyanın bütün güçlerinden daha güçlüyüz. ”
ANKARA