Dünyanın tüm meydanlarına Kürt kadın özgürlük mücadelesinin armağan ettiği ‘Jin, jiyan, azadî’ şiarının Vanlı kadınlardaki izdüşümü ‘Jin natirsin, hesap dipirsin’ şeklinde her etkinlik ve buluşmada karşılığını buluyor. Evet, korkmuyoruz, susmuyoruz bu eril rejime itaat etmiyoruz!
Handan Karakoyun*
Yaşadığımız coğrafyada cins kırım politikalarına, dinci siyasete ve erkek-devlet aklına karşı, kadın özgürlüğü ve kurtuluşu için siyaset yapmanın sorumluluğunu taşıyoruz. Bir yanında Deniz Poyraz’ın bir yanında Nagihan Akarsel’in bir yanında da Jîna Mahsa Emînî’yi katledenlerin çizdiği sınırlar içinde siyaset yapmamızı isteyenler var. Öte yandan “onların” çizdiği sonsuz özgürlük yoldaşlığının, dayanışmanın ve eşitlik için birlikteliğin siyaseti var. Günlük yaşam pratiği içinde şiddet, yoksulluk ve cinayetlerle susturulmak, bağımlı kılınmak istenen bir kadın toplumu ve bu toplumun özgürlüğü için mücadele edenler var. Partimiz; toplumların ırkçı, milliyetçi, militer, cinsiyetçi, muhafazakâr ve piyasacı güçlere teslim olmasına karşı durmak, bu güçlere karşı geniş bir toplumsal desteğe dayanarak mücadele etmek için siyaset yapıyor.
Van’da kadınlara yönelik hem erkek-devlet aklından hem de erkeklerden gelen saldırılara karşı durmak, kadınların emeğini korumak, kadın yoksulluğuna karşı mücadele etmek partimizin kadın politikasının gereğidir. Özelde kadınların yaşamda karşılaştığı her türlü faşizan politikalar karşısında direnen, mücadele eden ve kendi yaşamlarında kendi haklarını savunan bir direnç geleneğimiz var. Van’da yerel seçimlerde tüm belediyelerimiz için hem eşbaşkanlık düzeyinde hem de meclisler düzeyinde kadın temsilinin mekanizmaları en etkili şekilde işletilmeye çalışılmıştır. Mevcut durumda uygulamadaki bazı güçlüklere rağmen HDP’nin Van’daki 13 ilçe yönetiminde kadın temsili ve eşbaşkanlık uygulaması çok temel bir ilke olarak korunmaktadır.
Bizler de HDP’li kadınlar olarak Van’da yüzde 75’lere varan güçlü bir taban desteğiyle bu mücadelemizi sürdürüyoruz. Büyük bir metropol olan Van’da nüfus 1,2 milyonun üzerindedir. Büyük çoğunluğu 90’lardaki köy yakmaları ve boşaltmalarının, yasakların ve yoksulluğun etkisi altında bir yaşam sürdüren kent halkı, 7 yıldır kayyum gaspı altında, herhangi bir belediyecilik hizmeti sunulmadan yaşıyor. Kentte kadınlara, çocuklara ve tüm topluma karşı sistemin suç listesi her geçen dönem artıyor. Bir yandan yaşanan derin ekonomik kriz Van’da işsizliği ve yoksulluğu daha da derinleştiriyor.
Bazı yerellerde yaşanan güçlükler ve erkek egemen yaklaşımın açığa çıkardığı durumlara rağmen HDP; Van’da bir kadın partisi olarak, kadınların sesi ve örgütlü gücü olarak yoluna devam ediyor. Partimiz hakkında yürütülen anti-propaganda ve hukuk dışı kumpas davalarına rağmen kadın üyelerimiz ve kadın yöneticilerimiz tüm eylem ve etkinliklerde öncü bir rol alarak bu siyaseti boşa düşürmektedir. 2023 seçimlerine giderken ev ev, sokak sokak yürüttüğümüz ziyaret ve buluşmalarda kadın örgütlülüğümüz her kesimden kadınlarla bir araya gelmektedir. Van’da ve HDP’de kadınların siyasete yön verdiğini, öncü olduğunu ve her düzeyde faaliyet gösterdiğini rahatlıkla ifade edebiliriz.
Van’da seçim sürecinde kadınların HDP’den beklentileri ve yapıcı eleştirileri artmıştır. Sadece son bir ayda gerçekleştirdiğimiz ev ve mahalle ziyaretlerinde bini aşkın kadınla yüz yüze yaptığımız görüşmeleri esas alırsak dahi, HDP kadınların ve tüm toplumun umut bağladığı ilk adrestir. Sistem ve rejim partilerinin Van’da halkın barajına takılacağını ilk seçimde göreceğiz. Tıpkı 2019 seçimlerinde tüm kayyumları gönderdiği gibi bu defa ülkenin tepesindeki kayyum zihniyetini göndermek için mücadele eden bir HDP gerçekliği var. Yerelde kadın kurumlarını kapatan, kadın karşıtı vakıf ve derneklerini destekleyen, kadın birimlerinin başına erkek yöneticiler atayan kayyum rejiminin, İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden, kadın katillerini ve Musa Orhan şahsında tecavüzcüleri koruyan siyasi iradenin izdüşümü olduğu bilinmelidir.
Gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerde görüştüğümüz kadınlar, AKP-MHP iktidarının kadın bedenine ve emeğine yönelik saldırılarının farkında olduğunu gösteriyor. İktidar politikaları ile yoksul bırakılan kadınlara reva görülen sosyal yardım, kömür ve PTT önü kuyrukları tüm toplumun gözü önünde gerçekleşiyor.
Öte yandan Kürtleri kastederek bir yandan çok çocuk doğurduklarını ifade eden iktidarın, ülkenin diğer yakasındaki kadınlara “çok çocuk tavsiyesi” de Van’da çok sert bir yanıt bulmuştur. Toplumu illegalize eden bu söylemle tüm Kürt annelerine hakaret edilmiştir. Kadın yoksulluğu üzerinden kendini var eden bu eril politikaya karşı, annelerin yanıtı sandıkta daha net görülecektir.
Van’da şüpheli kadın ölümleri, mülteci kadınlara yönelik suçlar, özel savaş politikaları kapsamında yozlaşma, istismar ve benzeri saldırılar devam etse de kadınların bu eril saldırıya karşı güçlü bir direnişi, dayanışması ve örgütlü gücü her geçen dönem daha çok büyüyor. Mevcut rejimin ve sistem partilerinin Van’da herhangi bir karşılığı kalmamıştır. HDP’li kadınlar mahalleye gelince ve sokağa çıkınca siyasetin rengi özgürlükten yana dönüşüyor. Halkımızın partimize verdiği güçlü destek, partimizin kadın özgürlüğü ilkelerine verdiği desteğin de bir sonucudur. Birçok hanede yaşanan sorunlara rağmen Van’da HDP bir kapıya gittiğinde güler yüzle ve umutla karşılanıyor. Van’da siyasetin renginin mor tülbentlerle yoluna devam edeceğini, barışın özneleri ve onurumuz olan Barış Annelerinden öğreniyoruz.
Bizler 2023 seçimlerini sadece seçim günü ve sandıkla sınırlı bir alan olarak ele almıyoruz. Seçimlere giderken eril siyasetten, erkek-devlet aklından, kadın katillerinden, tecavüzcülerden hesap soracak bir dönemi başlatmak için çalışıyoruz. Dünyanın tüm meydanlarına Kürt kadın özgürlük mücadelesinin armağan ettiği “Jin, jiyan, azadî” şiarının Vanlı kadınlardaki izdüşümü “Jin natirsin, hesap dipirsin” şeklinde her etkinlik ve buluşmada karşılığını buluyor. Evet, korkmuyoruz, susmuyoruz, bu eril rejime itaat etmiyoruz!
*HDP Van İl Eşbaşkanı