“Bizler, geçmişten biriktirdiğimiz mücadele deneyimlerinin yarattığı umut ile Halkların Demokratik Kongresi’nin(HDK), tüm toplumsal muhalefet kesimlerini, demokratik direniş odaklarını, demokrasi, eşitlik ve barış mücadelesi verenleri, kısaca tüm ezilenleri ortak bir mücadele hattında buluşturmanın odağı olduğuna inanıyoruz.”
12 yıl önce bu inançla kuruluşunu ilan etti HDK. Tek adam rejiminin ağır baskı koşullarına ve bin bir zorluğa rağmen en önemli ortak mücadele odaklarından birisi olarak da halen varlığını sürdürüyor. Bu odağın en ayırtedici özelliği de coğrafyamızın en güzide toplumsal mücadele geleneklerini, deneyimlerini bağrında taşımasıdır. Yine her dilden, kültürden halkların ve ezilenlerin iki egemen blok dışında kendi özgür geleceğini araması, HDK’nin üçüncü kutup/yol mücadelesinin gelişim potansiyelini oluşturuyor. Beyaz Türkçülük ve Yeşil Türkçülüğün mevcut anti demokratik sistemin ve neoliberal politikaların ömrünü uzatmakta ortaklaştığı tespitiyle de en berrak ideolojik-politik zeminde bulunuyor. Bu iki özelliği, HDK’nin politik hattını demokrasi ve özgürlük mücadelesi için hem kilit hem de seçenek konumunda tutuyor.
HDK’nin “ezilenlerin tarihsel ittifakı” hedefiyle tarih sahnesine çıkışı, aynı zamanda ezilenlerin Cumhuriyet tarihindeki makus talihini de değiştiriyor. İttifakın kuruluşu ve ittifakta ısrar, her şeyden önce tekçi sistemin yok saydığı toplumsal ve siyasal kimliklerin birbirine değ(e)meyen, birbirini gör(e)meyen mücadelelerini, daha belirgin bir ortaklık düzeyine çekti, çekmeye devam ediyor. Özellikle Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle Türkiye halklarının demokrasi mücadelesinin paydaşlığı, ulus devletçi sistemin kendisini ürettiği milliyetçi, ırkçı politikalarda önemli gedikler açıyor. Halklar, inançlar, kadınlar, gençler ve emekçi-yoksul kitleler, bu tarihsel ittifak sayesinde her zamankinden daha fazla ortak kurtuluşun izini sürüyor. Öyle ki milyonların desteğini alan bu birlik fikriyatı, sadece demokratik-meşru direnişin değil toplumsal-politik iktidar perspektifinin de katalizörü olmaya devam ediyor. Yanısıra HDK, örgütlerin, toplumsal güçlerin ve bireylerin uzun soluklu deneyimlerinden birisi olarak, ortak mücadele kültürünün yaratılmasında önemli başarılara imza attı. Yine yeni siyasal-toplumsal mücadele kültürlerinin açığa çıkmasında önemli roller üstlendi. Bu yönüyle demokratik-devrimci muhalefetin yetmezlikleri ve yenilgileri üzerinden örgütlerden uzaklaşan, kopan ama örgütlü hayatta ısrar eden yurttaşların yeni mücadele örgütü olmayı başardı. Bu başarısını, yanlışlardan doğru dersler çıkaracak yaratıcılıkla ve cesaretle sağladı. Birlikte düşünmek, birlikte tartışmak, birlikte kararlaştırmak ve birlikte hayata geçirmek ilkesiyle de toplumsal muhalefete demokratik ve çoğulcu katkılar sundu.
Özü itibariyle HDK, hem içe dönük hem dışa dönük olarak bir çok alanda kurucu değerler üreterek şimdiden müstesna yerini almış bulunmaktadır. Tam da bu kattıkları için HDK’de ya da Kongre fikriyatında, formunda ısrar etmek gerekmektedir. Çünkü Kongre fikriyatı, temas ettiği her bireye ya da kolektife yeni yaşamın felsefesini, düşünüş biçimini, toplumsal ilişkilerini ve pratiğini gösteriyor. Devrimi, bir sapma olarak da değerlendirebileceğimiz statik, katılaşmış kurumlaşma anlayışından çıkarıp meclisler, komünler, öz yönetimler aracılığıyla toplumsal bir dönüşüm süreci olarak da içeriklendiriyor. Toplumsal dönüşümün, tüm ezilenlerin hayatlarının birbirine değmesiyle, birbirini deneyimlemesiyle mümkün olacağını öneriyor. Bu yönüyle de hayatın akışkanlığını, canlılığını, değişkenliğini ve çokluğunu ıskalamayan, onlara yabancılaşmayan yerinde öz örgütlenmeleri önemsiyor. Şüphesiz HDK’nin partisi HDP’yi içinden çıkarması da halkların demokrasi ve özgürlük mücadelesine kattığı en önemli değerlerdendir. HDP’nin son yıllarda faşizme karşı gösterdiği benzersiz direniş ve siyaset alanında kâğıtların tekrardan karılmasını sağlaması, bu değerin kıymetini daha da arttırıyor. Halkların kaderinin tayin edileceği 2023 yılında oynayacağı tarihsel rol itibariyle de öneminden, kıymetinden hiçbir şey kaybetmiyor. Tersine, sadece kendisine gönül veren kitleler için değil gelecek kaygısı olan bütün toplumsal kesimler için demokratik kurtuluşun, özgür geleceğin teminatı oluyor.
Evet şimdi biriktirdiklerimizin, emeklerimizin, ödediğimiz bedellerin karşılığının alınacağı yeni bir mücadele sürecine giriyoruz. Başta 2023 seçimleri olmak üzere içinde bulunduğumuz yıl, yüz yıllık sömürü düzeninin hesabını kesme yılı olacak. HDK, HDP, bileşenleri, bireyleri ve ittifak güçleriyle yeni bir yolculuğa çıkıyoruz. HDK, 12. Genel Kurulunu gerçekleştirerek bu yeni mücadele yılındaki yerini daha güçlü almayı hedefliyor. Tartışıyoruz, tartışacağız; yaralarımız var saracağız, eksikliklerimiz var güçlendireceğiz, farklılıklarımız var ayrışmayacağız, başarılarımız var yetinmeyeceğiz. Seçim süreci başta olmak üzere, ülke düzlüğe çıkıncaya kadar belki yorulacağız ama yılmayacağız, belki tökezleyeceğiz ama yürümeye devam edeceğiz. Tıpkı Subcomandante Marcos’un dediği gibi, “Yürümenin aynı zamanda tökezlemek ve düşmek olduğunu öğrenmeyi bileceğiz!”