Ülkedeki iki grup insan arasındaki halat giderek geriliyor. İki taraf da kendinin kazanması konusunda kararlı. Onun için asıldıkça asılıyorlar, halat da gerildikçe geriliyor.
Diyebilirsiniz ki bu durum normal çünkü her iki tarafın da kaybederse kaybedecekleri çok şeyi var. İktidar kaybetse, 20 yıl önce iktidarın arkasında yer almış küçük işletme niteliğindeki iken şimdi dev şirketler haline gelmiş birçok işletme çok zor günler yaşayacak. Hele hele, ihale kanununu Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla pas geçip de yüksek getirilerle iş yapmış şirketlerin kazançları sorgulanacak. Büyük bir olasılıkla bu şirketler mahkemelere taşınacaklar.
Bunların yanısıra siyasiler de zor günler geçirecekler. “17-25 Aralık” konusu gerçek bir gündeme dönüşecek. Bu olay etrafındaki paraların boyutu çok yüksek olduğundan, bunların nasıl elde edilmiş olduğu da açığa çıkacak ve tabii nereye harcandıkları da bilinir olacak. Hangi siyasiler ve bürokratların İran paralarını aklama operasyonlarında ne kazançlar elde ettiklerini de bu arada öğreneceğiz.
Yirmi yıllık iktidar süresinde Kürtlere yapılanlar mutlaka sorgulanacak. Özellikle çözüm sürecinin kim tarafından ve neden bozulduğu açıklığa kavuşacak. Kayyum atamaları ve kayyumların yönetimleri süresince ara ara medyaya düştüğünden bilgimizin olduğu “kayyum talanı” konusunda da bilgi sahibi olacağız. “Hendek savaşları” olarak adlandırılan 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasında yaşanan olayların arkasında cemaatin ne tür provokasyonlar yapmış olduğunu da öğreneceğiz. Tabii bir de Cizre bodrumlarında onlarca insanın yanarak ölmesine neden olanların kimler olduklarını da…
Tabii 15 Temmuz darbe girişimin üzerindeki sis perdesinin kalkması da mümkün olacak. Kimin tarafından ve nasıl organize edildiği hala belirsizliğini koruyan bu konu da eğer iktidar değişirse aydınlığa kavuşması mümkün konulardan biri olacak. Kim kime nasıl emir vermiş, işin içinde kimler var ve tabii darbenin “siyasi ayağı” olarak adlandırılan kişilerin kimler olduğu da böylelikle açıklığa kavuşacak.
Kısacası yukarıda saydığım olayların sıradan olaylar olmadığı ve çok sayıda insan ve kaynak kayıplarına yol açtığı ortada olduğuna göre halatın iktidar partisi tarafında olanların kaybedeceklerinin çok yüksek olacağı ortada. Onlar da bunları biliyorlar ve bu nedenle de seçimlere asıldıkça asılıyorlar. Onun için halat gerildikçe geriliyor.
Tabi bir de muhalefet cephesi var. Onlar da seçimleri kaybederlerse çok şey kaybedeceklerini biliyorlar. Seçim öncesi iktidara kafa tutmuş olan bu siyasilerin seçimi kazanamamaları durumunda iktidarın hışmına uğramaları çok mümkün. Ama asıl önemlisi bu siyasilerin toplum nezdinde hiçbir kredibiliteleri kalmayacağından siyaseti bırakmak zorunda kalacaklar. Bunun da siyasetle uğraşan insanlar için ölümcül bir darbe olacağı çok açık.
Tabii böylesi sonuçlar ortaya çıkacak olsa bile yine de iktidarın kaybedecekleri yanında muhalefetin kaybedeceklerinin daha az olacağı söylenebilir. O nedenle de bu halat germe oyununda iktidarın muhalefetten çok daha güçlü bir biçimde halata, yani seçime asılacağı çok açık. O nedenle de önce muhalefetin bu durumu iyi anlaması lazım. Seçim stratejilerini buna göre kurması lazım. Buradan iki sonuca dikkat çekmek isterim:
1) İktidarın kaybedeceklerini dikkate aldığımızda muhalefetin durumun ciddiyetini farkederek çok daha fazla gayret çıkarması gerekiyor,
2) Muhalefet partileri içinde bu çabayı çıkarmayıp da muhalif güçler arasında sıkıntı çıkaran kim varsa iktidarla ileride ortaklık düşünüyor.