Özel savaş politikalarının hedefi olan Kurdistan kentlerinden Wan’a dair konuşan kadınlar, asıl sorunun eril zihniyet ve ‘ünüformalı’ olmalarından dolayı failleri cezasız kalması olduğunu belirtti
Kurdistan kentlerinde uygulanan özel savaş uygulamalarına her gün yenileri eklenirken bir yandan da yargının cezasızlık politikalarıyla faillere yönelik “iyi hal” indiriminin de etkisiyle neredeyse her gün en az dört kadın katlediliyor. Kürdistan kentlerinde ise bu ve benzeri suçlar, uzman çavuş, asker, polis ya da korucu eliyle işleniyor. Özellikle kadının yaşamına dair her şeyi hedef alan söylem ve uygulamalarla, politikalarını meşrulaştıran iktidarın, her türlü şiddeti cezasızlık ile ödüllendiren yargı, erkek devlet şiddetinin “üniformalı” yüzü olarak kamuoyundan tepki almaya devam ediyor.
JINNEWS’ten Zelal Tunç’a değerlendirmelerde bulunan Wanlı kadınlardan Eğitim Sen Wan Şube Kadın Sekreteri Funda Demir Bozkurt, bu olayların iktidarın politikalarından bağımsız olmadığını söyledi.
Basına yansıyınca duyuluyor
Wan’da kadının yanı sıra çocuğa yönelik suçlarda da artış olduğunu kaydeden Bozkurt, Şax (Çatak) ve Payîzava (Gürpınar) gibi ilçelerde köy korucularının tecavüz suçlarını hatırlattı. Bozkurt, “Yine merkez ilçelerden birinde bir lisede iki kız çocuğunun bir uzman çavuş tarafından zorla alıkonulup, istismar edildikleri ortaya çıkmıştı. Bu dosyaların, neredeyse hepsinde gizlilik kararı vardı. 13 Ocak’ta ise bir çocuğun 3 yıldır cinsel istismara uğradığı, olayın içinde ve çocuğun ifadesinde 40’a yakın kişinin isminin geçtiği, fakat sadece 4 tutuklama olduğunu basından duyduk. Hemen olayı takip etme girişimlerimiz başladı, yine bu davada da gizlilik kararı olduğu için net bilgi edinemedik” dedi.
Kadınlar özel alana hapsediliyor
Kadına ve çocuğa yönelik işlenen bütün suçlarda devletin, erkek egemen zihniyeti ve bunun davranış kalıplarının rolü olduğunu vurgulayan Bozkurt, “Erken yaşta evlilik, 4+4+4 sistemi ile eğitimden el çektirilen kız çocukları, karma eğitim karşıtı uygulamalar, birçok kadın sığınma evinin kapatılması, yasaların etkin uygulanmaması, cezasızlık politikaları ve iyi hal indirimleri, kadının kamusal alandan uzaklaştırılıp özel alana hapsedilmesi, emeğinin hiçleştirilmesi, işten çıkarmalarda ilk olarak kadının seçilmesi tamamen iktidar eliyle beslenen şiddetin göstergeleridir” dedi.
Devlet göz yumuyor
Feminist aktivist Zozan Özgökçe ise yıllardır kadına yönelik şiddetin olduğunu ifade ederek, “Üniformalı şiddet yerine, devlet kaynaklı militaristlerin, yani devlet adına hareket edenlerin; çocuklara, kadınlara uyguladıkları cinsel istismarlara göz yumuluyor. Musa Orhan örneğinden tutun da, burada bölgedeki illerde yaşananları bir araya topladığımızda çok ciddi bir yönelme var. ‘Son zamanlarda çoğaldı gibi’ fikirler aslında basına yönelik bu kadar baskı varken, ya da bunu dile getiren bir gazetecinin hemen tutuklanırken, bu baskılara rağmen bu kadar şey ortaya çıkabiliyorsa; ‘Daha neler yaşanıyordur ve ortaya çıkmıyordur’ fikri bizi korkutuyor” dedi.
GGM’lerde durum daha vahim
Wan’da Geri Gönderme Merkezi’nde (GGM), 14 Kasım 2020’de mülteci bir kadına yönelik tecavüzü, 2 Ocak’ta Serav (Saray) ilçesinde iki sözleşmeli askerin tecavüz suçlarını hatırlatan Özgökçe “GGM’de ve askeri alanlarda STK, gazeteciler ve bağımsız gözlemcilerin bulunması engelleniyor. Göçlerin yoğun olarak yaşandığı ilçelerde bağımsız kuruluşlar ve diğer kurumların gözlemine izin verilmiyor. Buralarda yaşananları kamuoyuyla paylaşacak vicdani kişiler yoksa kim bilir, ne kadar korkunç vahşetler yaşanıyordur. Bize en son aşamada yansıyor” dedi.
Cezasızlık cesaret veriyor
Artan şiddeti, iktidarın politikalarına bağlayan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Yerel Yönetimler Kurulu üyesi Öznur Evin, “Tecavüzlerin artmasının temel nedeni, faillere bir yaptırımın uygulanmaması. Ceza kanunlarının işlevsiz hale getirilmesiyle kadınlara yaklaşım da değişti. Kadınlar evde kalsın çocuk doğursun ve baksın. Bundan sadece Kürt kadınlar değil, burada mülteci kadınlara yönelik de ihlallerin arttığını görmekteyiz” dedi.
Eril zihniyet şekil değiştiriyor
İçişleri Bakanlığı’nın Kürt kadınlara ilişkin söylemlerini anımsatan Evin, “Kürt kadını direndiği için baskı altında, hedefte. En son Süleyman Soylu’nun zaman zaman hedefe koymasıyla saldırıların kadına yönelik olmasının sebebi kadınların daha çok direniyor olmasıdır. Kadını tüm alandan silmeye çalışıyorlar. ‘Jin jiyan azadî’nin evrensel bir boyuta ulaşmasındaki Kürt kadının rolü ve mücadelesi de yoğun bir şekilde saldırı hedefi olmasına yol açıyor. Eril zihniyetin şekil değiştirerek, toplum, devlet, yaşamın tüm alanlarında bize bir saldırıya dönüşüyor” dedi.
WAN