‘Olof Palme Ödülü’nü alan üç kadından biri olan İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, ödülün savaşlardan en çok etkilenen ve mücadele eden kadınlara verilmesinin anlamlı olduğunu belirtti
İsveç merkezli, Olof Palme Uluslararası Anlayış ve Ortak Güvenlik için Anma Fonu’nun 1987 yılından bu yana her yıl verdiği “Olof Palme Ödülü”, bu yıl Ukraynalı psikolog Marta Chumalo, İranlı gazeteci ve hak savunucusu Narges Mohammadi ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı avukat Eren Keskin’e verildi.
Kuruluş, internet sitesinde ödül verilen 3 kadın için, “İnsan haklarının savaş, şiddet ve baskı tehdidiyle karşı karşıya olduğu bir çağda, kadınların özgürlüğünü güvence altına almak adına yürütülen mücadele için gösterdikleri çabalardan ötürü ödüle layık görüldüler” paylaşımı yaptı.
Bu ödül emperyalistlere karşı bir tavırdır
Aldığı ödüle dair konuşan Keskin, ödülün İsveç devleti değil, İsveç’te silahsızlanmayı savunan Olof Palme Vakfı tarafından verildiğine dikkat çekti. İnsan hakları savunucuları olarak emperyalist devletlerin kurduğu, savaşa hizmet eden örgütler konusunda tavırlarının net olduğunu ifade eden Keskin, “Bu ödülün İsveç‘te verilmesi o devletin verdiği anlamına gelmiyor. İsveç devleti, NATO’ya girmeye çalışıyor ve Türkiye’nin bu konuda bazı engellemeleri var. Bu yüzden aralarında problemler var. Ama bu ödülü Olof Palme Vakfı veriyor, bu vakıf İsveç’te silahsızlanmayı savunan, barışı savunan bir vakıftır. Böyle bir süreçte bize böyle bir ödül verilmiş olması, emperyalist güçler arasındaki mücadeleye karşı da bir tavırdır” dedi.
Kadın mücadelesi açısından önemli
Palme’nin 1986 yılında suikast sonucu öldürüldüğünü ve bu cinayetin halen aydınlatılamadığını hatırlatan Keskin, “Her zaman barışı ve silahsızlanmayı savunmuş bir dünya lideriydi” şeklinde belirtti. Olof Palme Ödülü’nün, kendisiyle birlikte üç kadın arasında paylaştırılmasının önemine dikkat çeken Keskin, ödüllerin savaşların sürdüğü coğrafyalara gittiğini hatırlattı. Keskin, “Ukrayna’da barış mücadelesi veren psikolog Marta Chumalo, İran’da Jina Emînî’nin katledilmesinin ardından başlayan mücadeleye katkıları olan İranlı gazeteci ve hak savunucusu Narges Mohammadi ve bizim coğrafyamız da bir insan hakları savunucusu olarak bana verilmesi tabi ki önemlidir. Çünkü bu üç coğrafyada gerek İran, Ukrayna gerekse de Türkiye ve Kurdistan bu savaşın devam ettiği insan haklarının ihlal edildiği coğrafyalardır ve bu ödülün savaş bölgesinde kadın mücadelesine verilmiş olması da ayrı bir önem taşıyor” diye belirtti.
Savaşlardan en çok kadınlar etkileniyor
Savaşlarda birincil mağdur kadın ve çocukların olduğunu kaydeden Keskin, özellikle ulusal mücadelelerin devam ettiği yerlerde savaş gerçekliğinin daha da yoğun yaşandığını söyledi.
Keskin, “Şuan bana kadın mücadelesinin simgesi nedir diye sorarsanız? Jina Emini ve ‘Jin, jiyan azadi’ sözleri aklımıza gelir. Buda da kadının gücünü gösteriyor. Bugün bütün dünyada ‘Jin, jiyan, azadi’ sloganları barışın sözü oldu. O nedenle bence o ödülü veren komite de bundan etkilendi. Diğer iki kadın aktivist arkadaşımızın mücadelesi de son derece biatsız bir şekilde verilen bir mücadele. İran’daki kadın arkadaşımız zaten cezaevindeydi. Sanıyorum tahliye olmuş. Ben ise hakkında 26 yıl 9 ay hapis cezası olan altı yıldır yurt dışına çıkmayan bir kişiyim. Ukrayna’da kadın aktivisti ise hak savunucusu ve yine büyük bedeller ödemiş bir kadın” dedi.
Verdikleri mücadeleye karşı aldığı ödülün onur verici olduğunu belirten Keskin, “Bu anlamda uluslararası dayanışmaya çok ihtiyacımız var. Bu tür ödüllerin savaş ortamlarını görünür kıldığını düşünüyorum” dedi.
İSTANBUL