Amed Barosu Başkanı Nahit Eren, İmralı tecridine ilişkin Amed, Wan ve Şirnex barolarının yapmış olduğu başvurulara istinaden TBB’nin yakın zamanda Adalet Bakanlığı’na başvuru yaptığını hatırlattı
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile aynı cezaevinde tutulan Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan 21 ayı aşkın bir süredir haber alınamıyor. Görüş engeline dair hem barolara hem de ilgili sivil toplum örgütlerine çeşitli başvurular yapılıyor. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar, bir süre önce bağlı bulundukları barolara, avukat-müvekkil görüş engellinin aşımı için girişimde bulunmaları talebiyle başvurularda bulundu.
Politik atmosferle bağlantılı
İmralı tecridi ve yapılan başvurulara dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Amed Baro Başkanı Nahit Eren, tecridin Türkiye’nin politik atmosferinden bağımsız olmadığını ifade etti. Eren, “Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümüne yönelik süreçlerde İmralı Adası’yla kurulan temasa hepimiz tanık olduk. Özellikle 2015 sonrasındaki süreçle birlikte maalesef bu tür hukuki ve kanuni olan hakların kullanımı konusunda, bırakın politik aktörlerin teması bugün aile bireyleri ya da avukatların görüşme hakkı dahi engellenmektedir” dedi.
Talepler bakanlığa iletildi
Amed Barosu’nun Adalet Bakanlığı’na ve Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB), avukatların görüşme hakkının koruması konusunda gereğinin yerine getirilmesi için başvuruda bulunduklarını anımsatan Eren, “Avukatlara izin verilmesi, yasal olan hakkın tanınması ve baro açısından görüşme talebimizi her iki kuruma da iletmiştik. Ama maalesef o başvuruya bir cevap verilmedi. Yakın zamanda yeniden bir kampanya başlatıldı. Birçok baroya vekilleri vasıtasıyla avukat olmaları nedeniyle görüş haklarının engellendiğini ve baroların da bu konuda bir hukuk örgütü olarak gerekli adımları atması talebinde bulunuldu. Türkiye Barolar Birliği’nin yakın zamanda, Diyarbakır, Van ve Şırnak barolarının yapmış olduğu başvurulara istinaden, taleplerimizi bakanlığa iletir bir başvuru yaptığını duyduk. Şu an bu süreci takip ediyoruz. Oradan gelecek yanıta göre hukuki anlamda bir tutum ve tavır içerisinde bulunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Tecrit bir işkencedir
Tecridin insan üzerindeki etkilerini değerlendiren Amed Tabip Odası Başkanı Elif Turan ise, tecridin fiziksel, ruhsal ve sosyal etkileri olan bir işkence yöntemi olduğunu vurguladı. Turan, bu uygulamanın insan tabiatına aykırı olduğuna işaret ederek, “İnsan sosyal bir varlıktır. Tek başına bir odada izole edilmesinin insan sağlığı üzerinde etkileri var. Ayrıca bunun fiziksel ve ruhsal etkileri oluyor. Sağlık sistemini etkileyen, göz, kulak ve gastrointestinal sistem olmak üzere daha birçok etkisini söyleyebiliriz” diye konuştu.
Mutlak olarak yasaklanmalı
Giderek artan antidemokratik uygulamaların cezaevlerine de yansıdığına söyleyen Turan, şunları söyledi: “Ailelerden veya kişilerden bize gelen başvurularda da gördüğümüz üzere aslında bütün cezaevlerinde hücrede tecrit edilme uygulaması sıkça uygulanmakta. Bunun aslında cezaevi içerisinde bir cezalandırma yöntemi olarak başvurulduğuna yönelik bize başvurular geliyor. Bu insan tabiatına aykırı bir işkence yöntemidir. İşkence de mutlak olarak yasaktır. Bu ulusal ve uluslararası sözleşmelerle mutlak olarak yasaklanmıştır. Uygulanmamalı.”
AMED