Sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan Flormar işçileri, Flormar Kozmetik önünde başlattıkları eyleme 144 gündür devam ediyor. Türkiye’nin her yerinden destek mesajları aldıklarını ifade eden işçiler, “Emekçi kadınlar ve bütün çalışanlar adına bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi.
Kocaeli’nin Gebze ilçesindeki Organize Sanayi Bölgesi’nde (GOSB) yer alan Flormar Kozmetik Firması’nda sendika üyesi oldukları için işten çıkarılan ve büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğu 132 işçinin 15 Mayıs’ta fabrika önünde başlattığı eylem 144 gündür devam ediyor. Fabrika önündeki eylemlerini aralıksız sürdüren ve havaların soğumaya başlamasıyla birlikte Kocaeli Valiliği tarafından çadır kurmaları engellenen işçiler, çözümü ise branda açmakta bulmuş. Sabah saat 09.00’dan akşam 18.00’e kadar fabrika önünde bekleyen işçilerden bazıları çocuğunu okula bırakır bırakmaz eylem alanına gidiyor. Çay ve öğle aralarında daha gür bir ses ile slogan atıyorlar. Bunun nedeni ise Nedeni ise kendilerine el sallayarak destek veren fabrikadaki çalışma arkadaşlarına seslerini duyurmak. Türkiye’nin her yerinden destek ve dayanışma mesajı alan Flormar işçileri, eylemlerini talepleri karşılanana kadar da sürdürmekte kararlı.
144 gündür eylemde olan Flormar işçisi kadınlarla 5 aylık süre zarfında yaşadıkları deneyimleri ve verdikleri emek mücadelesini Mezopotamya Ajansı’ndan Necla Demir’e anlattılar.
‘Bize her yerden destekler var’
Fabrikada en eski çalışan işçilerden Nurhan Güler, 14 yıl boyunca verdiği emeğin karşılığının işten çıkarılma olduğunu söyledi. 2004 yılında işe başladığı fabrikanın ilk yıllara nazaran gittikçe büyüdüğünü; ancak verdikleri emeğin karşılığının sabit kaldığını belirten Güler, “Firma eskiden İstanbul Bahçelievler’de faaliyet gösteriyordu. Buraya taşındığında işler manueldi, otomatik makineler yoktu. Zor şartlarda çalışıyorduk. Çalışma saatlerimiz 08.00 ila 20.00 arasındaydı. Yıllarca bu firmaya emek verdik ve zaman içerisinde büyüdü. Bize herhangi bir şekilde ücretlerde iyileştirme olmadı. Dayandık ve bugünlere getirdik. Firma büyüdü ve ciroları arttı. Ama biz büyüyemedik. Bunu dile getirdiğimiz zaman hiçbir şekilde dönüş olmadı. Daha sonra işçi arkadaşlar olarak buna bir dur demek istedik. Sendikalaştık. Bunu duyan işveren bize baskıya başladı. Toplantı odalarına çağırarak işten çıkarma ve tazminat haklarını vermemekle tehdit etti. İşten çıkarılan işçilerin büyük çoğunluğu, benim gibi 14 yıl ve üzerinde çalışan arkadaşlardı” dedi. Hala direnişteyiz ve vazgeçmeyi düşünmüyoruz. Biz sadece burada Flormar’dan 132 kişi değiliz, tüm ülkedeyiz. Bize her yerden destekler var. Gerek yurtdışında gerek yurt içinde destek çok büyük ve bir misyon üstlendiğimizin farkındayız. Emekçi kadınlar ve bütün çalışanlar adına bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi.
‘Umutsuzluğa hiç düşmedik’
Direniş boyunca çok şeye tanıklık ettiğini dile getiren Güler, yaşadığı maddi zorlukların bu durumun önüne geçemediğini söyleyerek şu mesajı verdi: “Biz bu yola çıkarken bu kadar dayanışma olacağını ve büyüyeceğini hesap edemedik; fakat bu dayanışma bizi daha da güçlü kıldı. Mücadeleye daha sarılmamızı sağlıyor. Ben her sabah oğlumu okula bırakıp koşturarak direniş alanına geliyorum. Hiç pişman değiliz. Ben ve arkadaşlarım bu mücadeleyi sonuna kadar sürdürme kararlılığındayız. Umutsuzluğa hiç düşmedik. Biz sadece Flormar’ın önünde değiliz, ülkenin her yerindeyiz.”
’11 yıllık emeğin karşılığı kapı önüne koyulmak’
11 yıldır Flormar’da çalıştığı işinden çıkarılan kadınlardan biri de Ayşe Öztürk fabrika önünde yaptıkları eylemin haklı ve bir o kadar da meşru olduğunu söyledi. İşten çıkarılma gerekçesi olarak kendilerine “yasadışı eylemlere destek vermek” ve “makine durdurmak” suçlarının itham edildiğini belirten Güler, “11 yıldır bir fabrikaya emek veriyorsunuz ve bir saatte sizi kapı önüne atabiliyorlar. Bu da sermayenin ‘biz bir aileyiz’ yalanını ortaya koyuyor” sözleriyle tepki gösterdi.
‘Tüm işçiler sendikalı çalışmalı’
Flormar’da 3 buçuk senedir çalışan işçilerden Zuhal Aktaş, 5 aylık eylem sürecinin kendisine çok şey kattığı görüşünde. Aktaş, şöyle devam etti: “Fabrikadaki işe 2014 yılında başladım. Bugün burada olmaktan pişman mıyım diye sorarsanız, pişman değilim derim. Çünkü yapılan adaletsizliğe içeride dur diyemiyorduk. Yöneticilerle konuştuğumuzda bahanelerle bölümlere gönderiliyorduk. Kendi söylemlerimizle bir şeyleri elde edemeyeceğimizi anlayınca da Petrol İş’e üye olduk. Tüm işçiler de sendikalı çalışmalı mutlaka. Bu süre zarfında bunun önemini daha çok anladım.”