Sayın Öcalan’dan iki yıldır hiçbir haber alınamıyor. Hukuk dışı, insanlık dışı bir muamele altında.
İmralı’daki tecride karşı HDP milletvekilleri 20 gündür Ankara’da Adalet Nöbeti’ndeler.
İmralı’daki katı izolasyona, insanlık dışı muameleye karşı tepkiler Kürdistan’da, Türkiye’de ve uluslararası alanda çeşitli biçimlerde sürüyor.
İmralı tecridine karşı mücadele insan haklarının, hukukun ve adalet mücadelesinin esasını oluşturuyor. İmralı’daki kötü muameleyi, katı izolasyonu, psikolojik işkenceyi es geçen, görmezlikten gelen tutumların; demokratlıkla, insan hakları savunuculuğu ile insani ve ahlaki değerlerle bir alakası yok.
Türk faşizmi zihniyetindeki en insanlık dışı uygulamayı, İmralı’da sergiliyor. Ve yıllardır bu yönlü bir muamele içinde. Muamelenin uluslararası ayağı da işlevliğini hiç kaybetmedi. Kürt sorununun çözümsüzlüğü üzerine kurulu konsept çeşitli biçimlerde ve çeşitli mekanizmalarla İmralı tecrit sistemine, İmralı izolasyonuna desteğini hep sürdüregeldi. Hem yerel hem de uluslararası hukukta sözleşmelerde, tutuklu hakları Sayın Öcalan’ın hakları İmralı’da yok hükmünde bir muameleye tabi tutuluyor.
İşkenceyi ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi (CPT), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Avrupa Konseyi (AK) çeyrek yüzyıldır İmralı’daki hukuksuzluğa ve kötü muameleye karşı üzerlerine düşen sorumlulukları hiçbir zaman yerine getirmediler. İmralı’daki hukuksuzluğa, İmralı’daki katı izolasyona göz yumdular; bir nevi İmralı’daki insanlık dışı muamelenin bekçiliğini yapıyorlar.
İşkenceyi ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi, Eylül ayında İmralı’da incelemede bulunduğunu açıkladı, inceleme üzerindeki açıklamaları ve tutumu AKP-MHP iktidarı eksenli bir çerçevede oldu.
Kürt halkının ve kamuoyunun tüm ısrarlarına rağmen CPT İmralı’daki incelemesini şeffaf bir biçimde kamuoyuna sunmadı. Son derece ağır, son derece insanlık dışı muamele hakkında yaptığı incelemeyi Sayın Öcalan’ın avukatlarıyla ve kamuoyu ile paylaşmadı. CPT’nin tutumu Kürt halkında ve kamuoyunda daha fazla endişeye yol açtı ve durum bu yönlü devam ediyor. Buna rağmen CPT’nin olumsuz tutumu devam ediyor.
Tecride karşı mücadele Kürt sorununun çözümsüzlüğüne, faşizmin saldırılarına ve zulmüne karşı mücadelenin ana eksenidir, şah damarıdır. Hakeza çözümsüzlükten yana güçler de faşizmi kalıcılaştırmak ve sayın Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü yönünde ortaya koyduğu barışçı, demokratik yaklaşımı boşa çıkarmak için tecridi süreklileştirmekten bir an dahi vazgeçmiyorlar.
AKP-MHP iktidarı Kürt sorununda çözümsüzlük politikasını, tecrit politikasını süreç içinde savaşla, işgallerle, baskı politikasıyla, zulümle ve mafyatik yapılamalarla besledi. Bu politikanın yıkıcı etkileri sırf sayın Öcalan’la, Kürt halkıyla ve Kürt siyasetiyle sınırlı kalmadı ve kalmıyor da. Bu politikanın savaş ve sömürü tekelleri dışında herkes üzerinde yıkıcı etkileri oldu ve olmaya devam ediyor. Bu politikanın hem Türkiye’yi hem de bölgeyi sürüklediği çıkmaz hayli büyük. İçinden çıkılması hayli zor bir çıkmaz ve büyük bir mücadeleyi gerektirir. Bu açıdan 2023 yılı ve içinden geçtiğimiz zaman hayli kıymetli bir zaman. Zaman halkların ve demokrasi güçlerinin sağlam odaklanmalarıyla ve yaratıcılıklarıyla faşizmin önü kesilebilir.
HDP’nin tecrit uygulamasına karşı geliştirdiği Adalet Nöbeti aynı zamanda bir çağrı niteliğinde. Demokrasi güçlerinin, hukuktan ve insan haklarından yana olan dinamiklerin ortak sesi ve katkılarıyla amaca ulaşacaktır.