Türkiye’de iktidarın Kurdistan’ın tüm parçalarına yönelik saldırılarını değerlendiren AP Milletvekili Evin İncir, buna karşı uluslararası sessizliği eleştirerek, Türkiye’nin saldırılarına karşı durulması çağrısında bulundu.
İsveç milletvekili Evin İncir ve bir grup milletvekili “Rojava’da uçuşa yasak bölge” oluşturulması talebinde bulundu. İncir ve diğer vekiller Türkiye’ye “silah ambargosu” uygulanmasını da talep ederek Avrupa’ya harekete geçme çağrısı yapmıştı. İsveç Sosyal Demokrat Partisi Avrupa Parlamentosu Milletvekili Evin İncir, parlamentoda dile getirilen talepler ve Türkiye’nin saldırılarına dair JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
Hava saldırılarının durdurulması için talepler iletildi
Türkiye ve Erdoğan’ın eylemlerinin uluslararası hukukun çok açık ihlali olduğunu düşündüğünü ve bu ihlale uluslararası toplumun sessizliğine dikkat çeken İncir, “Uluslararası toplumun saldırılara sessiz kalması kabul edilemez bir noktada. Fakat şunu belirtmeliyim ki az da olsa bir eylemsellik gösterdiğini görmek ve bilmek bizi memnun ediyor ama yine de daha fazla tepki görmek isterdim. Aralık ayında tüm Avrupa Parlamentosu’nun bir araya toplandığı ve Türkiye’nin Rojava bölgesine yönelik saldırganlığına ilişkin tartışmaların yapıldığı bir oturum gerçekleşti. Aralık ayında Strasburg’da gerçekleşen toplantıda ben de dâhil olmak üzere diğer meslektaşlarım da söz alarak, bu hava sahasının kapatılması ve saldırılara yönelik eleştiri ve önerilerimizi sunduk” diye konuştu.
Kürtleri savunmamız gerekiyor
Yapılan Parlamento görüşmesinde hemen hemen herkesin Kürt halkının haklarını savunduğu ve harekete geçilmesi gerektiğini belirttiğini söyleyen İncir, “Rojava bölgesinde ve Başur’da harekete geçmemiz gerektiği hemen hemen herkesin Kürtleri savunduğu ve Kürdistan’ın farklı bölgelerinde Kürtlerin üzerine atılan bombaların durdurulması açık bir dille belirtildi. Bölgede yapılan bombalamalar, bir taraftan da Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KYB) Irak tarafından bombalanması ile aynı anda yapılıyordu. Dolayısıyla, Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’nin saldırılarına karşı Kürtleri savunmamız gerektiğine dair çok açık işaretler vardı ve elbette aynı Kürtler, terör örgütü IŞİD’e karşı yürüttüğü mücadele ile aynı zamanda Avrupa Birliği’nin yani bizler için de mücadele verdiler” şeklinde konuştu.
Kimse uluslararası hukuktan üstün değil
Parlamentoda uçuşa yasak bölge ilan edilmesi ve silah ambargosu talebine değinen İncir, uluslararası hukuk kurallarına saygı gösterilmesini vurgulayan İncir, ülkeler uluslararası hukuktan üstün olmadığını belirterek şu sözleri sarf etti: “Elbette Türkiye’nin Kürdistan bölgelerini bombalamasına son vermemiz gerekiyor ve bunun bir yolu da uçuşa yasak bölge ilan etmektir. Parlamentodaki kendi konuşmamda altını çizdiğim ve önemli olacağını düşündüğüm önerilerden biri de buydu. Bir diğeri ise Avrupa silahlarının, Avrupa Birliği’nin ve batılı ülkelerinin müttefikleri olan PYD,YPG/YPJ ve tabii ki Güney Kürdistan’da IKBY’ye karşı kullanabilecek bir rejimin eline geçmemesinin önemli olduğunu düşünüyorum.”
Tarihin tekerrür etmemeli
Türkiye’nin bu saldırılarıyla tarihin tekerrür etmesine izin vermemeleri gerektiğini belirten İncir, “Kınama mesajları ile durumun sürdürülemeyeceğini ve bunun dışında bir şeylerin yapılması gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyorum. Kürtlere yönelik bu tarihin tekerrür etmemesi için eylem planlarını görmeye ve hareket etmeye başlamamız gerekiyor. Çünkü şuan gördüklerimiz ve görecek olduğumuz tarihin tekerrür ediyor olduğudur. Sadece birkaç yıl önce, Türkiye’nin hem hava saldırıları ile hem de kara saldırılarıyla Kuzey ve Doğu Suriye’nin bir parçası olan Rojava bölgesinin bir bölümünü nasıl işgal ettiğini de gördük. Artık tarihin sürekli tekerrür ettiğini görmeye devam edemeyiz” dedi
Tepkimiz her zalime olmalı
Uluslararası toplumun sessizliğinin bir tarafıyla Türkiye’nin lehine olan koşulları kullanmasından kaynaklandığına değinen İncir, Türkiye’nin bu koşullardan daha fazla yararlanmasına izin verilemeyeceğini dile getirdi. Şu anda Türkiye’nin, Rusya’nın Ukrayna’daki sallantılı saldırganlığından yararlandığını belirten İncir, “Bu bağlamda, Avrupa Birliği olarak, Rusya zalimliğine karşı nasıl davranıyorsak diğer zalimlere karşı da aynı tepki ve sertliği gösteren bir uluslararası toplum görmek isterdim. Çünkü bunların hepsi aynı zamanda birbirini besliyor, birbirinden bağımsız değil. Türkiye’nin, Ukrayna’daki talihsiz ve korkunç durumdan yararlanarak kendisini ve konumunu güçlendirmeye çalışmasına izin verilemez” diye belirti.
Kardeş partimi destekliyorum
Halkların Demokratik Partisi’ne yönelik siyasi saldırılar ve yaklaşan seçimlerle ilgili de değerlendirme yapan İncir, “Erdoğan’ın yaklaşan seçimlerden sonra hükümetini sürdürmesine destek vereceğimiz söylenemez. Ama bir ilerici olarak tabii ki kendi kardeş partilerimi destekliyorum ve HDP sahip olduğumuz iki kardeş partiden biri. Sadece birkaç gün önce maalesef Türk mahkemelerinden biri HDP’nin mal varlığını dondurdu ve şu anda HDP’nin kapatılmasıyla ilgili bir yargı süreci var ve birkaç gün içinde ne olacağını göreceğiz. Türkiye hükümetinin keyfi olarak Kürt siyasetçileri hapse atmasını da kınadı. Selahattin Demirtaş da dâhil olmak üzere suçsuz birçok HDP’li siyasetçi keyfi olarak tutsak ediliyor” diye konuştu.
Kürt halkının mücadelesi insan hakları mücadelesidir
Kürt halkının mücadelesini ve haklarını savunmaya ve koruyacaklarına devam edeceklerini söyleyen İncir, “Kürt mücadelesi elbette aynı zamanda insan hakları ve uluslararası hukuka saygının konusu ve meselesidir. Bu benim kalbimde olan bir mücadele ben de bir Kürt ve İsveçli bir milletvekili olarak Kürt halkına yakın olduğumu ve birçok arkadaşımın, meslektaşımın da burada, yani Avrupa Parlamentosu’nda böyle düşündüğünü biliyorum. Biz mücadeleye devam edeceğiz. Çünkü sonuçta Kürt halkının hakları insan haklarıdır ve bu haklar evrenseldir. Açığa çıkan mücadele, Kurdistan’ın farklı parçalarındaki Kürtlerin güvenliği ve hakları için yürütülecek. Ama daha önce de belirttiğim gibi IŞİD’e karşı verilen mücadele aynı zamanda Avrupa Birliği ve ötesindeki ülkeler için bir güvenlik ve demokrasi mücadelesidir. Bu yüzden Kürdistan’ın her parçasındaki Kürtlerin insan haklarına erişmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz” diye sözlerini bitirdi.