‘HDP hiçbir masanın yandaşı da değildir’ diyen HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, ‘İttifakkımızla birlikte kendi adayımızı çıkaracağız’ dedi. Buldan, adayın en kısa zamanda kamuoyuna açıklanacağını söyledi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sivil Toplum Kuruluşu ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonu, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın katılımıyla, Cemil Candaş Kent Kültür Merkezi’nde seçim gündemi vesilesiyle Yöre Dernekleriyle bir araya geldi. Buluşmaya Kurdistan ve Türkiye illerinden gelen birçok yöre dernekleri, siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum kuruluşunun yanı sıra HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encu, İlknur Birol ve HDP Milletvekilleri katıldı.
Burada söz alan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP olarak toplumun tüm kesimleri ile buluşmanın bir ayağı olan yöre derneklerinin temsilcileriyle bir araya gelmekten büyük bir onur duyduklarını söyledi.
Buldan konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
Yönetimler değişti ama zulüm hiçbir zaman değişmedi
Çünkü sizler; yerellerde demokrasiyi temsil eden, barışı ve adaleti isteyen, kendi illerinizde yaşayan halkımızın taleplerini dile getiren ama aynı zamanda mücadeleye ve birlikte kazanmaya katkı sunan arkadaşlarımızsınız. Bu akşam burada sadece biz konuşmayacağız. Önerilerinizi, geleceğe dair öngörülerinizi dinlemeye; seçimi nasıl kazanacağımızı, seçim sonrasında bu ülkeyi nasıl yeniden inşa edeceğimizi hep birlikte tartışmaya geldik. Bu akşam önemli, çünkü bu akşam burada HDP’ye ve Kürt halkına zulmü, zoru, faşizmi yaşatanları da afişe etmeye geldik. Karşımızda öyle bir iktidar var ki Kürt halkına her türlü zorbalığı, her türlü baskıyı, inkarı ve imhayı mubah görüyor. Demokratik siyaset yollarını tıkamanın, her türlü hak ve hukuku gasp etmenin, seçilmiş temsilcileri cezaevine atmanın, yüz binlerce insanı özgürlüğünden mahrum bırakmanın, Kürt halkını bütün kazanımlarından mahrum bırakmanın bu ülkeyi yönetenlerin yönetim biçimi haline geldiğine tanıklık ediyoruz. Kürtler bu tür fırtınalı süreçleri her daim yaşadılar. Kürtler bugünlere gelene kadar büyük bedeller ödediler. Kürtler bugünlere gelene kadar büyük ama aynı zamanda onurlu mücadeleler de verdiler. Gelmiş geçmiş her iktidarın, bu ülkeyi yöneten her bir partinin Kürtlere karşı ayrı bir hukuku ve yasası her zaman oldu. 20 yıllık AKP iktidarında da Kürt halkına ayrı bir hukuk ve yasa uygulandı. Kürtler bu 20 yıllık süreç içerisinde en büyük acıları yaşadı. Belki geçmişte yaşanan faili meçhuller, köy yakmalar gibi olmadı ama o dönemleri aratmayan bir yönetim biçimiyle karşı karşıya kaldı Kürtler. Yönetimler değişti ama zulüm hiçbir zaman değişmedi.
Rüyalarında gördükleri tek şey var; HDP ve Kürtler
Halkın temsilcilerinin cezaevlerinde olduğu, önceki dönemlerden çok daha fazla temsilcinin özgürlüklerinden mahrum bırakıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Kürt halkının iradesi belediye eşbaşkanlarının görevden alındığı, yerlerine kayyımların atandığı, bu kayyımların da Kürt halkının diline, kimliğine, kültürüne her türlü hakareti ve gaspı yaşattığı bir dönemi yaşıyoruz. Bir kez daha bu ülke savaş politikalarıyla yönetiliyor. Sadece Türkiye içerisinde değil, Kürtlere karşı zulüm Türkiye dışında Kürtlerin yaşadığı her yerde devam ediyor. Bunun son örneği Paris’te katledilen 3 Kürt’tür. Bu katliamlar ve saldırılar, iktidarın ve onunla birlikte hareket edenlerin Kürt halkından, Kürt halkının temsilcilerinden, Kürt halkının demokratik siyasetini yürüten HDP’den korktuklarının ve çekindiklerin bir göstergesidir. Bizden bu kadar korkmasalardı, bizden bu kadar çekinmeselerdi, inanın bize bu kadar saldırı olmayacaktı. Ancak yatıyorlar kalkıyorlar, rüyalarında gördükleri tek şey var; HDP ve Kürtler. Ama korkmaya devam etsinler; Kürtler direnecek, Kürtler kazanacak. İşte bu görüntü, bu birliktelik beraber kazanacağımızın göstergesidir. Bugün burada bir araya gelmemiz ve bu görüntüyü vermemiz, yakında Kürt halkının birliğini ve beraberliğini sağlayacağının en büyük göstergelerinden bir tanesidir. Çünkü bizler haktan, hukuktan, adaletten, demokrasi ve barıştan asla taviz vermeyen, bu uğurda mücadele eden ve bedel ödeyen, bedel öderken de “biz kefen giydik” diyerek yola çıkan arkadaşlarımızın, barış ve demokrasi uğruna bayrağı bize devredenlerin mirasçılarıyız. Bu miras kazanana kadar devam edecek.
Tecrid
Aslında AKP ve MHP’nin saldırısını, bize karşı tutumunu anlamakta zorluk çekmiyoruz. Çünkü siyaseten baş edemediklerine, sandıklarda yenemediklerine siyasi saiklerle kumpaslar kuran bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bize yönelik her türlü saldırı ve engellemenin, haksızlığın ve hukuksuzluğun siyasi olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Açılan bütün davalar bu şekildedir. Kobanî Kumpas Davası da kapatma davası da hazırlanan fezlekeler de böyledir. En son Hazine yardımımıza konulan bloke de siyaseten alınan bir karardır. Bunların hiçbirinin hukuki olmadığını, her birinin savcısının ve hakiminin Saray’da Erdoğan ve Bahçeli ile beraber hareket ettiğinizi hepimiz biliyoruz. Şimdi yeni yeni kumpaslar peşindeler. Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde tecrit etme yönünde bir karar aldıklarını görüyoruz. Ancak Selahattin Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın, Gültan Kışanak’ın, Sebahat Tuncel’in, Ayla Akat Ata, İdris Baluken’in, cezaevindeki hiçbir arkadaşımızın sesini kısmaya güçleri yetmeyecek. Siz arkadaşlarımızın tweetlerini engelleyebilirsiniz ama biz dışarıda birer ketil olacağız ve onların mesajlarını milyonlara aktarmak için gece gündüz çalışacağız. Buradan arkadaşlarımıza söz veriyoruz.
İmralı’da başlattıkları tecridi, bugün artık diğer cezaevlerine ve yaşamın her alanına yaydılar. Tecrit, İmralı Cezaevinde başladı. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit ne ahlaki ne vicdani ne de hukukidir. Biz biliyoruz ki bu tecrit siyasidir ve AKP hükümetinin keyfi uygulamalarından sadece bir tanesidir.
Halk iki kutba ne mahkum ne de mecburdur
Şimdi önümüzde bir seçim süreci var. Bu seçimin tarihi bir seçim olduğunu, bu seçimde Türkiye halklarının önemli bir karar vereceğini, aydınlıktan ya da karanlıktan yana bir tercih yapacağını, özgürlüklerden ya da faşizmden yana bir tercih yapacağını çok iyi biliyoruz. Ancak bugün geldiğimiz noktada bakıyoruz ki Türkiye halkları kararını çoktan vermiş. Türkiye halkları AKP-MHP iktidarını göndermek için seçimlerin bir an önce gelmesini istiyor, bu seçimlerde önemli bir tercih yapmaktan yana olduklarını her fırsatta gösteriyor. İki ayrı kutbun olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir tarafta Cumhur İttifakı diğer tarafta ise Millet İttifakı. Ancak Türkiye halkları bu iki kutba da ne mahkum ne de mecburdur.
HDP hiçbir masanın yandaşı da değildir
Türkiye’de adaletin, demokrasinin, barışın, özgürlüğün kırıntısının bile kalmadığı bir dönemde, herkesin gözlerinin HDP oylarında olduğu bir dönemde, Kürtlerin kime oy vereceğini merak ettiği bir dönemde çıktık dedik ki “Emek ve Özgürlük İttifakı kendi adayıyla vardır, buradadır, burada olmaya devam edecektir” dedik. Bunu dedik diye bir sürü tartışma yaşandı. Valla kimse kusura bakmasın; HDP şamar oğlanı değildir ve hiçbir masanın yandaşı da değildir, olmayacaktır. Biz ittifaklarımızla, bileşenlerimizle, kendi özgücümüzle, halkımızın desteği ve talebiyle kendi adayımızı çıkaracağız ve kendi adayımızın ikinci tura kalması için de büyük bir seferberlikle çalışacağız. Bunu buradan bir kez daha ilan ediyorum. Maç daha yeni başladı ve 90 dakika. Ve 90 dakikada bitecek bu maçta, Emek ve Özgürlük İttifakı diğer iki ittifakın karşısında kendisine güveniyle, halkına güveniyle ve özgücüyle bu seçimlerden en başarılı bir şekilde çıkacak. Bundan hiç kimsenin kuşkusu ve kaygısı olmasın. En kısa zamanda da bir takvim belirleyerek adayımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Bu takvimi önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız.
Emek ve Özgürlük İttifakı olarak 15 Ocak’ta Kartal Meydanında büyük bir miting gerçekleştireceğiz. Bu miting Türkiye halklarının ortak mücadelesinin, birlik ve beraberliğinin göstergesi olacaktır. Hepinizi bu mitingde bizimle birlikte olmaya, sesimize ses olmaya, gücümüze güç katmaya davet ediyorum. Uzun konuşmak istemiyorum, bu akşam aslında sizleri dinlemeye geldik. Sözlerinizin bizim için yol açacağını ifade etmek isterim. Seçimlere kadar bu buluşmalar devam edecek. Bir kez daha geldiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum, yolumuz açık olsun. Kazanacağımıza yürekten inanıyorum.”