HDP Milletvekillerinin PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride dikkat çekmek amacıyla başlattıkları eylemde konuşan Antalya Milletvekili Bülbül, tecridin ‘siyasi bir abluka olduğuna’ dikkati çekti
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesi talebiyle başlattığı Adalet Nöbeti, 15’inci gününde devam ediyor. Milletvekilleri, Kemal Bülbül, Abdullah Koç, Muazzez Orhan, Sıddık Taş, Hüseyin Kaçmaz, Erdal Aydemir, Kemal Peköz, Celadet Gaydalı, Remziye Tosun ve Nuran İmir, “İmralı’da hukuk uygulansın” ve “Tecrit insanlık suçudur” dövizleriyle Meclis Dikmen Kapısı’nda açıklama yaptı.
Tecrit hukuki bir suç
HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, İmralı Adası’nda hukuk sistemine ve Anayasa’ya uymayan bir sistem olduğunu belirterek, söz konusu sistemin tarafları olduğuna işaret etti. Bülbül, bu sistemin bir tarafı olan AKP-MHP iktidarının tecridi sistematik hale getirerek insan hak ve özgürlüklerine, insanlığın kendisine karşı suç işlediğini ifade etti.
Bülbül, “Bunun dışında NATO, CPT, Avrupa Birliği, AİHM, bu suçun tarafıdır. Zira burada uluslararası bir komplo ve uluslararası bir sistem söz konusu. AB Türkiye’de insan hak ve özgürlüklerin dair gelişmeleri titizlikle izler, bu konuda yayınlarken, İmralı’daki sisteme dair hiç bir zaman bir cümle sarf etmemiştir. Yine CPT gitmiş orada inceleme yapmış ve incelemelerini Türkiye, dünya kamuoyu ile paylaşmamıştır. Bu demokratik kamuoyunda, Kürt halkında, HDP’de ciddi bir endişeye, kaygıya yol açmakta. Hem sağlık hem güvenlik hem de iletişim açısından” dedi.
Tecrit siyasi bir abluka
Tecridin İmralı’da aile ve avukat görüşü önündeki engellerden ibaret olmadığının altını çizen Bülbül, tecridin siyasi bir abluka olduğunu bu siyasi ablukada dışarıda Kürt halkına, onun kurumlarına karşı tecrit olarak, darbe olarak, kayyım olarak devam ettiğini söyledi. Bülbül, tecride karşı olmanın demokrasiyi insan hak ve özgürlüklerini, eşitliği, adaleti savunmak olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Sayın Öcalan bugüne kadar Ada’da ürettiği ve ifade ettiği görüşlerle Ortadoğu’nun, Türkiye’nin ve Kürt halkının, Türkiye halklarının eşit, özgür ve bir arada ortak yaşamını savunmuş ve bu düşünceleri savunmak da asla suç değil, meşru ve demokratik bir haktır. Biz de burada bu meşru ve demokratik hakkı ifade etmek ve Sayın Öcalan’ın Türkiye’de barışın ve demokrasinin, Kürt sorununun çözümünün, kilitlenmiş bu tecrit sisteminin demokratik şekilde çözümünün savunulması için bir görüşme yapılması gerektiği kanısındayız. Ama biz de burada tecrit altındayız.”
Çözüm için görüşme sağlanmalı
Adalet Bakanlığı’na gidişlerinin engellenmesine tepki gösteren Bülbül, “Adalet Bakanlığı’nın önü teneke ile kapanmış. Adalet Bakanlığı teneke bakanlığı olmuş. Teneke bakanlığı, tenekelerden bizim sesimizi duyamıyor. Bu kadar teneke bir yaklaşım, bu kadar paslı, kirli bir yaklaşım söz konusu olamaz. Türkiye’nin 3’üncü büyük partisinin milletvekilleri, yöneticileri, kitlesi, demokratik kurum ve kuruluşlar, binlerce avukat, binlerce akademisyen, toplumsal barışı savunuyor ama bu toplumsal barışı savunmak Sayın Fincancı’ya karşı tutuklama, akademisyenlere ihraç olarak yansıyor. Dolayısıyla adada uygulanan tecrit sistemi, sadece adaya mahsus değil. Ortadoğu’ya, Türkiye’ye ve Kurdistan’a mahsus bir tecrittir. Bu tecrit suçtur, bu suçun yargılanması, hukuk, adalet ve demokrasi önünde bir gün mutlaka yapılacaktır. Şu anda biz tecrit altında olabiliriz. Şu anda bizi tecrit altında tutan ırkçı, tekçi sistem, kendisini büyük güvenlik içinde hissedebilir. Bu sahte bir güvendir, bu hukuk mesnetinden yoksun, suç işleyen bir güvendir. Hukuk böyle diyor, adalet böyle diyor, evrensel düşünce böyle diyor, insan hak ve özgürlükleri böyle diyor. Tecrit suçtur. Bir an önce tecride son verilmelidir ve demokratik barışçıl çözüm için Sayın Öcalan ile görüşme sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: MA