Halklar ve İnançlar Komisyonu’na bağlı Demokratik İslam Masası dün gerçekleştirdiği toplantı sonrası sonuç bildirgesi açıkladı
Halklar ve İnançlar Komisyonu’na bağlı Demokratik İslam Masası 7 Ocak’ta gerçekleştirdiği toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı. HDP Genel Merkez’ inde yapılan toplantıda açlık, yoksulluk, siyasal ve toplumsal baskının artmasıyla birlikte seçim atmosferine girilen bir dönemde ülkenin içinde bulunduğu yangın, bu yangının iktidar tarafından dinle, başörtüsü tartışmalarıyla nasıl örtülmek istendiği tartışıldı.
Yapılan hukuksuzluktur
Toplantı sonrası açıklanan sonuç bildirgesinde, “AKP-MHP iktidarının siyaseten yenemediği partimizi yargı sopasıyla yenmeye çalışması hukuksuzluktur, vicdansızlıktır. Seçim öncesi ekonomik olarak kısıtlayarak sekteye uğratma çabasının halklar nezdinde karşılığı yoktur. Halkın iradesi, seçme-seçilme hakkı, HDP’ye oy verenlerin vergileri, adil ve demokratik bir seçim süreci gasp ediliyor” denildi.
Tecrit kaldırılmalı
Cezaevlerine değinilen bildirgede, “Cezaevinde kalamayacak kadar hasta ve yaşlı olan tutsaklar tahliye edilmiyor. En son Adalet Bakanlığı’nın hasta ve yaşlı tutsaklarla ilgili yayınladığı genelge pratikte yeterince karşılık bulamıyor. Bir an önce hasta ve yaşlı tutsaklar için adalet tecelli etmelidir. Ayrıca İmralı’da devam eden ve zalim iktidarın bir yönetme biçimi haline dönüşen tecrit bir an önce kaldırılmadır” denildi.
Cenazelere saldırı kabul edilemez
Paris katiamına da değinilen bildirgede, “İslam toplumu ve tüm insanlık için ölüye saygı, defin hakkı çok önemli değerlerdir. Ancak zulümde sınır tanımayan bu iktidar ölülerin defin hakkına müdahale edecek kadar zalimliğini artırmıştır. En son Paris katliamında yaşamını kaybeden Mir Perver’in Muş’taki cenaze töreninde yaşandığı gibi cenazelere devlet eliyle saldırılar sistematik hale getiriliyor. Bunu hiçbir din, mezhep, inanç, insanlık, vicdan kabul edemez” denildi.
Saray bolluk içinde
“Ülke ağır bir ekonomik krizin içindedir ve yurttaş aç, barınamıyor, fatura ödeyemiyor. Saray ve çevresi aşırı bolluk ve lüks içinde yaşarken; “Mümin sabreder”, “Fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren Allah’tır” gibi fetvalarla/telkinlerle toplumu teskin etmeye çalışılması günahların, vicdansızlığın en büyüğüdür” denilen bildirgede İran’da devam eden halk ayaklanmasına vurgu yapıldı.
“Birçok ayette, kadın ve erkek birlikte zikredilerek, hak ve sorumluluklar açısından birbirlerine eşit oldukları vurgulanmıştır. Buna rağmen İslam’ı siyasallaştırmaya çalışan anlayışlar/rejimler kadınlara baskı uyguluyor, katlediyor. Baskıların olduğu her yerde kadınların da mücadelesi güçleniyor. Jina’yı saygıyla anıyoruz” denildi.
Çürümüşlük arttı
Vakıflarda yaşanan istismara da değinilen bildirgede, “Hiranur Vakfı’nda yaşanmış ve bir süre önce açığa çıkan 6 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesi akılla, vicdanla, imanla bağdaşamaz. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bu konuyu bildiği halde iki sene hiçbir işlem gerçekleştirmemiştir. Bu ve benzeri kimi vakıflarda çocuk istismarı haberleri daha sık ortaya çıkıyor. Kamuoyu zorlamadığı sürece yetkililer izleyici kalıyor. Sistemde ve etik değerlerdeki çürümüşlük bu iktidar döneminde daha fazla arttı” denildi.
Kampanya sürüyor
Bildirgede son olarak, “23 Ekim’de başlattığımız “İslam’da Emek, Barış ve Adalet” kampanyamız devam ediyor. Toplum Kürt sorunun çözülmesini, savaş ve çatışmaların durmasını; cehennem ateşine çevrilmiş topraklarımızda adaletin her alanda tecelli etmesini istiyor. Toplumun talepleri bizlerin talebidir. Tekçi, inkârcı, asimilasyoncu egemenlik sistemine karşı, tüm halkların, kimliklerin, dillerin, kültürlerin, inançların eşitliğini özgürce yaşaması; din ve vicdan özgürlüğünün, adaletin yaşam bulması için baskılara rağmen yolumuza kararlıca devam ediyoruz” diye belirtildi.
ANKARA