Sur’da 2015’te sokağa çıkma yasakları döneminde katledilen Rozerin Çukur’un annesi Fahriye Çukur, o süreci anlatarak, ‘keskin nişancılarla sokağında koşan çocuklarımız öldürdükler’ dedi
Amed’in Sûr ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağının sürdüğü 8 Ocak 2016’da 17 yaşındaki Rozerin Çukur başından vurularak katledildi. Cenazesi ailesine 5 ay sonra verilen Çukur’un katledilmesine ilişkin açılan soruşturmada 2021 yılında “kovuşturmaya yer yoktur” kararı verildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen karara Sivil Savunma Birlikleri (YPS) üyeleri arasında geçtiği belirtilen bir telsiz görüşmesinde Çukur’un isminin geçtiği iddiası gerekçe gösterildi.
Herkese yardım ederdi
Mezopatamya Ajansı’ndan (MA) Mehmeet Güleş’e konuşan anne Fahriye Çukur, yaşadıklarını anlatarak, “Rozerin lise son öğrencisiydi, okumuşumuzdu, umudumuzdu, arkadaşımızdı. Dersleri çok iyiydi, avukat olacağım, doktor olacağım diyordu. Ben Rozerin’le büyüdüm, birlikte okula, sınavlara, her yere birlikte giderdik. Yaşlıları çok severdi, arkadaşlarının ders durumu iyi değilse yardım ederdi” dedi.
Sur onun için sevdaydı
Kızının toprağına çok bağlı olduğunu belirten Çukur, “Memleketini, köyünü çok severdi ama Sur onun için bambaşka bir sevdaydı. Hayatını Sur’da geçirdi. Her yerde fotoğrafları var, her yerin fotoğraflarını çekerdi. 7 yılı bitti 8’inci yıla girdik acısı hala ilk günkü kadar taze. Onu düşünmeden yattığım bir gece yok” diye konuştu.
Kendisinden uzak ailesinin hasretini kızı ile giderdiğini ifade eden anne Çukur, şunları söyledi: “Rozerin Sur’u, tarihi yeleri severdi. Gezip gördüklerini bana anlatırdı. Çünkü ben yabancıydım, ben buraları hepsini Rozerin’le tanıdım. Rozerin anlattıkça kendimi dünyayı gezmişim gibi hissediyordum. Çektiği fotoğraflarla ödül aldı. Dicle ve Fırat üzerine hikayeler yazdı. Kızımı en son okula gönderdim, ön camdan baktım ve ondan sonra artık kızım geri gelmedi.”
Kemiklerini verdiler
“Keskin nişancılar kızımı katletti” diyen anne Çukur, “Bütün televizyonlarda kızımın ölüm haberi var ama bizim haberimiz yoktu. Sonrasında kızımın şahadete ulaştığını öğrendim. Sur’a koştum, yere düştüm, belimi kırdım kızıma ulaşmak için. Her seferinde engelliyorlardı, silah doğrultuyorlardı. Her yere başvurduk, duyan olmadı” diye kaydetti. Kızının ölüm haberini duyduktan 3 gün sonra mezarını kazdıklarını hatırlatan anne Çukur, şunları dile getirdi: “Kızımın cenazesini almak için 20 gün açlık grevinde kaldık. Kıştı, kar yağıyordu üzerimize. Kar bitiyordu yağmur yağıyordu, bunlar bitti çiçekler açtı, yaz geldi biz hala cenazemizi alamadık, vermiyorlardı. Bir süre sonra cenazeler vermeye başladı. Önce Ramazan’ın cenazesini verdiler ve üç gün sonra Rozerin’in cenazesi verildi. 6 Haziran’da Rozerin’in cenazesi verildi. O da sadece kemikti.”
Çocuklarımızı öldürdüler
“Sokağında koşan çocuklarımızı öldürdüler” diye devam eden anne Çukur, “Buralar bizim topraklarımız, burada doğduk, büyüdük. Neden çocuklarımızı öldürdüler, şimdi de nasıl olurda delil bulamıyoruz diyorlar? Sur tek benim değil, bütün dünyanındır. Hiç mi dünya duymuyor? Bütün insanlara soruyorum: insan olan, vicdanı olan, kalbi olan elini kalbine koysun, neden kızımızı öldürdüler? Hem de hedef alarak kafasından vurdular, tek kurşunla. Ne yaptık?” diye sordu.
Kimse bunu unutmasın
En son Sur’da Hakan Aslan’ın cenazesinin çıkarıldığını hatırlatan anne Çukur, şöyle devam etti: “Aslan’ı bütün dünya biliyor. Aslan’ın cenazesi yedi yıl sonra bir torbaya koyularak babasının eline verdiler. Bu kadar kolay değil. 7 yıl sonra kemiklerini torbanın içinde versinler sana. İnsan bunu nasıl unutsun? Kimse bunu unutmasın.”
AYM’nin kararını bekliyoruz
JINNEWS’ten Şehriban Aslan’a konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu üyesi avukat Eylül Özgültekin de, Sûr’da katledilen çocuklara dair Helin Hasret Şen dışında diğer çocukların dosyalarının takipsizlikle sonuçlandığına söyledi. Özgültekin, dosyalara soruşturma izni de verilmediğini belirtti. Özgültekin, “Süreçlerin çok uzadığı AYM’ye gittiğimiz dosyalardan biri Rozerin’in dosyasıdır. Aslında Rozerin etnisite sebebiyle yaşam hakkı ihlal edilmiş bir çocuk. Başından vurularak yaşamını yitirdi. ‘Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmaktan soruşturma açıldı’ fakat yaşamını yitirdiğinden dolayı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş. Rozerin’in öldürülmesiyle ilgili dosyada da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi ve üst makamlar da bu kararı kaldırmadı ve karar kesinleşti. Dosya tarafımızca AYM’ye götürüldü. Dosyaya ilişkin bakanlığın görüş yazısı geldi ona karşı biz de cevabımızı verdik. Şu anda AYM’nin kararını bekliyoruz” sözlerine yer verdi.
HABER MERKEZİ