3. Havalimanı işçi direnişine dair söylenecek çok şey var; bunları parça parça söylemeye üzerimize düşen görevleri yapmaya devam edeceğiz. İşçilerin direnişi oradaki servis sorununu kötü çalışma koşullarını barınmayı yemek sorununu 3. Havalimanını aşan bir nitelik kazandı. Bu sadece bizim için değil inşaat patronları içinde öyle. Daha işçiler gözaltında iken patronlar boş durmayıp başka bir şantiyede ‘dış güçler ortalığı karıştırıyor, teröristler isyan çıkarıyor’ vb yalan propagandalarıyla taşeron firmaları ile toplantı gerçekleştiriyor. Gerçi bu toplantıda ağzının payını almış. Taşeron firmaların saha yetkilileri formenleri ‘Bizim de yakınımız var onlar orada haksızlıklara karşı çıktılar bunun neresi teröristlik. Benim yakınım da aylardır ücretini alamamış o şantiyeden’ diyerek cevap verince toplantı boşa düşüyor. Bu örnekten yola çıkarsak hem devlet hem inşaat patronları ‘pandoranın kutusu’ açıldığı için ellerinden ne gelirse yapacaklar. Buna karşı biz de elimizden ne gelirse yapacağız.
İnşaat patronları meselenin farkında. 3. Havalimanı şantiyesinden daha beter olan onlarca mega proje onlarca inşaat şantiyesi var. Bunu bizden iyi bildikleri için her hangi bir kıpırdanmada anında sert müdahaleler ile karşılaşıyoruz. Son 3- 4 ayda yaşadıklarımız bunu gösteriyor. Daha önceki eylem ve protestolarda direk karşımızda görünmeyen kolluk güçleri artık şantiye yetkililerinden önce karşımıza çıkıyor hem de çok sert bir şekilde. Çok hızlı yayılma potansiyeli taşıyan eylem ve protestoların zemini var. İnşaat işçileri sendikaları ile bir arada değil belki yada kendi hakları için bir örgütlenmenin içinde değil ama refleksleri kuvvetli. Eylemlilikleri mevcut örgütlenme düzeyimizin kat be kat üzerinde. Bu enerjiyi sendikal mücadelenin öznesi yapmak için elimizden ne gelirse yapacağız. Sosyal medya gibi haberleşme ağlarını herkesten iyi takip ediyor ve nerede ne olmuş her şeyi çok hızlı öğreniyorlar. Olumlu deneyimler çok hızlı yayılıyor. Örneğin parasını alamayan biri, şantiye kapısında eylem yaptığında alınabildiği için kapıya çıkıp direnişe geçebiliyor yada başka bir şantiyede kule vinç üzerine çıkıp eylem yaptığında bir başkası da vincin tepesine çıkabiliyor. Birbiri ile organik bağı bulunmayan ama birbirini takip eden eylem sayısı çok fazla. Nerdeyse her 10 direnişten 9’u kazanımla sonuçlanıyor. Yıllar önce büyük bir şantiyede yetkililerin neredeyse her işçinin sosyal medya hesaplarını incelemesini o zaman çok önemsemezken, ne kadar önemli olduğunu şimdi anlayabiliyorum.
Şimdi de onca arkadaşımız tutuklanmasına rağmen hala kamp alanındaki yüzlerce kameranın incelenmeye devam etmesi işçilerin sosyal medya paylaşımları incelenerek yaptırımlara tabi bırakılması bu işin kolay bırakılmayacağının göstergesi oluyor. Şunun çok iyi farkındalar ki, hangi nedenle olursa olsun başlayan bir tepki domino etkisi yaratacak. Servis sıkıntısı ile başlayan tepki, yemek sorununa, orada gasp edilen haklarına kadar farklı talepler ile devam ediyor. Şunu çok iyi biliyorlar şimdi gasp edilen hakkını isteyen yarın fazlasını isteyecek. O yüzden çok daha sert, çok daha örgütlü saldırıyorlar. Patronlar medyasından mahkemesine, kolluk gücünden siyasi partilerine kadar örgütlü bir şekilde davrandılar, davranmaya devam edecekler. Ezen ile ezilen arasındaki bu amansız çelişkide bizlerde kendimize yakışanı yapmalı ezilenlerin yan yana geleceği ortak mücadele pratiğini yaratmalıyız.
Şimdi ilk elden yapmamız gereken, tutuklanan arkadaşlarımız ve aileleri ile dayanışmayı büyütmek olacak. Bunun için bir platform kurulmasına çaba sarf ediyoruz. Mağduriyet üzerinden, değil haklı ve meşru bir mücadelenin yürütücüsü olduklarından, bu mücadelede yalnız olmadıklarını, yalnız olmadığımızı göstermek için dayanışmayı büyüteceğiz. Bu direniş ile ortaya çıkan kölece çalışma koşullarını her alanda teşhir edecek, bu koşulları ortadan kaldıracak pratikleri yaratmalıyız, yaratacağız. İnşaat alanında mücadele yürüten 3 sendika olarak sahada yapılacaklara dair de bir pratiğimiz olacak. Aynı şantiyede yan yana olan arkadaşlarımız birlikte hareket etmenin kanallarını yaratacak. Önümüzdeki dönemde yansımalarını göreceğiz. Belki başka bir iş kolunda olmayan dayanışmayı büyüteceğiz. Tüm farklılıklarımıza rağmen mücadele ısrarımızın ön planda olmasından, bizlere dayatılan 1800’lü yılların çalışma koşullarını ortadan kaldıracak birlikte mücadeleyi yaratacağız. 3. Havalimanı işçilerinin direnişi toplumun her kesiminde etki uyandırdı, gittiğimiz her yerde direnişin yarattığı umutlu atmosfer ile karşılaşıyoruz. Bu umudu büyüteceğiz.