GÖÇİZDER üye ve yöneticilerinin yargılandığı davanın duruşması görüldü. Davada tutuklu yargılanan 13 kişinin tamamı hakkında adli kontrol şartı ile tahliye kararı verildi
Göç İzleme Derneği’nin (GÖÇİZDER) yönetici ve üyelerinin de aralarında bulunduğu 13’ü tutuklu 23 kişi hakkında açılan davanın 2’nci duruşmasının 2’nci oturumu, Silivri Kapalı Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye devam etti. Duruşmayı Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların yanı sıra Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) temsilcileri, İnsan Hakları Derneği (İHD) üyeleri ve çok sayıda hukukçu da takip etti. Kadın örgütleri, insan hakları savunucuları ve sanatçılar da dayanışma amaçlı duruşmaya katıldı.
Soyut iddialarla şişirilen bir iddianame
Tutuklu yargılanan GÖÇİZDER üye ve yöneticilerinin savunmalarıyla devam eden duruşmada ilk olarak Makbule Altıntaş’a söz verildi. Bir dönem dernekte çalışma yürüten Altıntaş, “Soyut iddialarla şişirilen bir iddianame söz konusu. Onlarca insanın hayatından 7 ay çalındı, bunun hesabını kim verecek bilmiyorum. Hayatlarımızı bıraktığımız gibi sürdüremeyeceğiz. Ailelerimiz, yakınlarımız, hepimiz bu süreçten yara aldık. 16 yıldır sivil toplum çalışmalarında yer alıyorum. İki yıl boyunca Sığınma Evi Koordinatörlüğü yaptım. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusundaki deneyimlerimi sunumlarla paylaştım. GÖÇİZDER’le tanışma sürecim Ekim 2020 tarihinde oldu. Dernekte kurum içi kapasite geliştirme üzerine sigortalı bir şekilde çalıştım. Haziran 2021’de de bu çalışmamız sonuçlandı. İddianamede birçok şey uydurulmuş. Bize suç üretmeye dair itham söz konusu” dedi.
Kadınlar öldürülürken sokakta olurum
EFT’lerin “suçlama” konusu yapıldığına dikkat çeken Altuntaş, “Katıldığım programlar ve konferanslar için hesabıma harç yatırılmış. Yatırılan tüm harçları hatırlamak zorunda değilim. Terzi arkadaşıma kıyafet diktiği için gönderdiğim paranın iddianamede yer alması çok komik. Şu an içtiğimiz kahvenin, çayın hesabını mı vereceğiz? Bunların ‘suç’ olarak önümüze getirilmesi trajikomik bir durum. Diğer trajikomik bir olay da amcam vefat ettiği için taziyesine gitmemin ‘illegal cenazeye katılmakla’ suçlanması. Kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda çok duyarlı bir insanım. Kadınlar öldürülürken ben evde olamam, sokakta olurum. Bu konuda da suçlanmam beni caydıramaz bu mücadeleden” sözleri ile ifadesini tamamladı.
Bilet kesmek suç oldu
Daha sonra savunma yapan ve sırf derneğe bilet sattığı için tutuklanan özel bir şirket çalışanı Mehmet Baran da, “Paravan şirket suçlaması ithaf edildi. GÖÇİZDER’e bilet kesmekle suçlanıyorum. GÖÇİZDER’e kestiğim biletler yüzde 1’e bile tekabül etmiyor. Her kesimden müşterim var ama iddia makamı sadece GÖÇİZDER’e bilet kestiğim için suçladı ve tutuklandım. İki aydır süren tutukluluğumun son bulmasını istiyorum” dedi.
Algı yaratılmaya çalışılıyor
Tutuklu yargılanan GÖÇİZDER Eşbaşkanı Mehmet Boğakan ise, “7-8 yıldır sosyal medya hesaplarımda hiçbir paylaşım yapmadım. O zaman yaptığım paylaşımlarımdan da bir algı yaratılmaya çalışılmış. Suçlamaları kabul etmiyor, tahliyemi talep ediyorum” sözlerini kullandı.
Ailemle konuşmalarım dinlenmiş
Daha sonra savunma yapan yüksek tansiyon ve kalp hastası olan eski GÖÇİZDER Eşbaşkanı Ramazan Kırkpınar da, 2003 yılında ekonomik nedenler yüzünden Amed’in Bismil ilçesinden İstanbul’a göç ettiğini belirterek ifadesini şu sözlerle tamamladı: ““Göç mağduru olduğum için de bu alan üzerinde çalıştım. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile ilgili suçlamalar yapılmış iddianamede. 12 yıl önce kapatılmış bir parti ve sanki bunun üzerine çalışıyormuşum gibi yansıtılmış. Yine avukatıma gönderdiğim 1000 lira suçlama konusu yapılmış. Yine afiş çalışması için Türkçem iyi olmaması nedeniyle bir arkadaşımdan yardım istemem ‘örgütsel çalışma’ olarak gösterilmiş. Tam 6 sayfa ailemle konuşmalarım dinlenmiş” dedi.
Yine olsa yine yardım ederim
Psikolog Zelal Coşkun ise, “Genelde kadın ve çocuk alanında çalışıyorum. GÖÇİZDER’in de kadın ve çocuk çalışması yaptığını duyup iletişime geçerek onlara cüzi bir yardım yaptım. Bunu şu anda söylerken de utanıyorum açıklamak zorunda kaldığım için. Yine olsa yine yardım ederim” şeklinde konuştu.
Yurtdışı yasakların kaldırılması talep edildi
Tutuklu yargılanan 13 GÖÇİZDER üye ve yöneticisinin konuşmaları ardından tutuksuz yargılananlara söz verildi. Tutuksuz yargılanan dernek üye ve yöneticileri Süleyman Yıldız, Şeref Kaya, Veysi Yıldız ve İskan Teker’in avukatlarının duruşmada bulunmaması nedeniyle savunmaları alınmazken, yurt dışı yasaklarının kaldırılması talep edildi. Derneğin eski Eşbaşkanı Songül Köse de duruşmalardan vareste tutulmasını ve yurt dışı yasağının kaldırılmasını talep etti. Bir diğer tutuksuz yargılanan GÖÇİZDER Eşbaşkanı Kamile Kandal da yurt dışı yasağının kaldırılması talebinde bulundu.
İddianame kendi içinde çelişkili
Daha sonra ise avukatların savunmalarına geçildi. İlk olarak savunma yapan avukat Serhat Çakmak, “İddianamedeki temel suçlama, yurt dışından alınan paralarla örgüt için kullanıldığı. Peki örgütün hangi faaliyeti için kullanıldı? İddianame kendi içinde zaten bu çelişkiyi barındırıyor. Raporların örgütsel bir done olarak kullanılamayacağını hepimiz biliyoruz. Faaliyetleri için kullanılan giderler matbaa masrafları gibi birçok şey barındırıyor. Peki bunlar faaliyetler için kullanılıyorsa örgüt giderleri nelerdir?” cümlelerini kullandı.
Çakmak, ayrıca delil elde etme aracının sağlıklı bir şekilde yürütülmediğini söyleyerek dosyada sabit bir delil bulunmadığı için müvekkillerinin tahliyesini talep etti.
Ardından duruşmaya bir saatlik ara verildi.
Kaynak: JinNews