Yeni yıla bu yıl, doğa ve yaşam savunucuları ile birlikte Muğla Milas’ta ki Akbelen Ormanı’nda girdik. Ülkemizde son yıllarda doğal varlıklara ve yaşam alanlarına yönelik artan saldırılara karşı direnişin sembolü olan Akbelen, umudun ve başarmanın yolunu gösteren bir deneyim.
Her yeni yıla girildiğinde gelenektendir, iyi yıllar dilenir, umuda dair güçlü cümleler kurulur. Bu iyi niyet dilekleri kimileri için gerçek olur, kimileri için ise tersine hayal olmaktan öte geçmez.
Ancak hiç bu denli yeni bir yıla girerken umuda ve kararlı bir duruşa ihtiyacımız olmadı sanırım. En azından benim hafızam böyle. 12 Eylül darbe yılları dahil zorluklar, işkenceler, yaşanan zulümler karşısında gelmekte olan yıla hep iyi dileklerle girmişizdir. İlk kez bu yıl insanların geleceğe dair umutlarında zayıflama ve belirsizlik hissediliyor.
Akbelen’deki direniş çadırında son yıllarda yaşadığımız zorlu zamanları düşündüm. Bu zorlu zamanların içinde hep mağdurların, ezilenlerin, sömürülenlerin hikayelerini anımsadım. Özellikle 12 Eylül 1980’den bugüne, ülkenin demokratikleşmesi mücadelesi açısından çok sayıda mücadele pratikleri, fikri açılımları, tartışmaları yaşadık.
Günün sonunda geldiğimiz nokta özellikle 1980 öncesi süreci yaşamışlar açısından, önemli deneyimlerin biriktirilmiş olduğu bir süreç olarak yaşandı. Bugünden geçmişe doğru baktığımızda ne dünya eski dünya ne de biz eski biziz.
Geçmişte bizleri bir arada tutan ideolojik belirlemelerimiz politik birlikteliklerimiz rengini o günün dünyasından ve siyasal gerçekliğinden almaktaydı. Sonrasında yaşanan siyasal gelişmeler bizlerin dünyasında da önemli kırılmalara, yol ayrılıklarına ve gelişen yeni durum karşısında farklı politik tutum alışlara neden oldu.
Bugün artık yeni bir yüzyılın ilk çeyreğindeyiz ve bu yüzyıl artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına işaret etmektedir. Küresel kapitalizmin yönelimleri açısından da kapitalizme karşı mücadelenin yeni dinamikleri açısından da eskiyi aşmamızı gerektiren ve yeninin kodlarına çalışmamız gereken bir eşikteyiz.
Ekoloji mücadelesi bu yeni durumun en öne çıkan bir mücadele dinamiği olarak kendini göstermektedir. Yaşam alanları üzerinde uluslararası sermayenin neoliberal saldırısı ülkemizde de siyasal iktidarın ranta ve talana dayalı politikalarıyla bütünleşmiş olarak pervasızca sürdürülmektedir.
Doğasını, ağacını, deresini korumak isteyen yurttaşlarla sermaye şirketleri ve siyasal iktidar karşı karşıya gelmekte ve bu alanda kıyasıya bir itiraz ve direniş yükselmektedir. Akbelen bu mücadelenin toplumdaki direnme refleksinin en sembol olmuş direniş noktalarından biridir.
Dolayısıyla bu yıl 2023’ü Akbelen Ormanı’nda karşılamak anlamlı ve bir o kadar da stratejik yönelimimize işaret eden bir duruş oldu. Akbelen köylüleriyle kurulan siyasal ilişkide önümüzdeki dönemin mücadelesine yol göstermektedir. Üstenci olmayan, dayatan ve öğreten bir yoldan ilerlemeyen bir hareket Akbelen’den filizleniyor diyebiliriz.
Aslında Akbelen deneyimi hepimize yol gösteren ve farklı bir deneyimi tarihe not düşen bir mücadele pratiği. Farklı kimlikten ve siyasal tercihlerden yana olan çevreler Akbelen’den çok şey öğrenmekteler. Ekoloji mücadelesi bu yönüyle de yeni yüzyılın mücadele hattını, ilişkilerini ve büyüme stratejisini geliştiren bir yeni duruma işaret etmektedir.
İçinde olduğumuz yeni yüzyılda ezilenlerin mücadelesinde yeni bir sayfa bu zeminden açılmakta ve ekoloji politik bir hat üzerinden emek mücadelesiyle, kimlik mücadelesi, kadın hareketi ile ekoloji hareketinin siyasal zeminde buluşturulması öne çıkmaktadır.
2023 seçimlerinin toplumsal ve siyasal muhalefetten yana sonuçlar üretmesinin esas yolu bu mücadele ortaklığının geliştirilmesine bağlı aslında. Soyut restorasyonla sınırlı bir siyasal operasyonla sınırlı olmayan, rejimi cepheden sorgulayan ve bir düzen değişikliğine yoğunlaşan mücadele dinamiği yaşam alanlarını savunan ekoloji mücadele zeminleri üzerinden inşa edilebilir.
Elbette tek başına ekoloji mücadelesi yeterli olmaz. Yukarıda da ifade ettiğim gibi muhalefet zeminin güçlü dinamikleriyle ekoloji mücadelesini buluşturmak önemli. Tabi ki, bu mücadelenin öznelerini, asli sahiplerini, toprağını, yaşam alanlarını savunan köylüleri, kentlileri, kadınları işin merkezine koyarak ve politik önderliğini geliştirerek başarılı olmayı esas alabilirsek.
Yeni yıl vesilesiyle Akbelenliler şahsında sahada direnişi örgütleyen ve itirazı ortaklaştıran bütün ekoloji hareketlerini ve öznelerini selamlar, yeni yılın ekolojik ve demokratik bir yaşam mücadelesinin yılı olmasını temenni ederim.