87 yaşındaki Sekvan Mutlu’nun üç çocuğu Kurdistan’ın üç parçasında hayatını kaybetti; Tek isteğim bu zulmün bitmesi ve başarmamızdır
Kürt halkına karşı yürütülen soykırım ve imha politikalarına karşı dört parçada büyük bedellerle verilen mücadele ile Kürtler bugün dünyada adını en çok duyuran halklardan oldu. Rojava devriminden, Başur, Bakur ve Rojhilat’a kadar büyük bir mücadele ile elde edilen her kazanımda Kürt halkının büyük emeği söz konusu. Bu mücadele birçok aile ise verdiği kayıplar ile adete Kurdistan tarihi gibi.
Onlardan biri de Mutlu ailesi. 87 yaşındaki Sekvan Mutlu’nun üç çocuğu Kurdistan’ın üç parçasında hayatını kaybetti. Çocuklarından biri Cizîr’de, biri Zap’ta, bir diğeri de Amudê’de hayatını kaybetti.
Bitmeyen bir baskı
Mutlu, 15’li yaşlarından bu yana Nisêbîn’in (Nusaybin) Zivingê köyünde sürdürdüğü yaşamını baskılara karşı mücadele ile geçirdi. Köy boşaltmalarından, infazlara kadar birçok olaya tanıklık eden Mutlu, 1990’lı yıllarda köyleri zorla boşaltılınca Nisêbîn’e bağlı Bamidê köyüne göç etmek zorunda kaldı. Uzun yıllar göç hayatı yaşadıktan sonra 2000’li yıllardan sonra köye geri dönebilen Mutlu, bitmek bilmeyen askeri operasyonlara rağmen, kendi toprağında yaşamakta ısrarcı.
Aynı ismi aldılar
Çocuklarına küçük yaştan itibaren özgürlük ve toprak bilinciyle yetiştiren Mutlu’nun 3 çocuğu özgürlük mücadelesini seçti. Oğlu Abdullah (Dilxwaz Agir), 2011’de PKK’ye katıldı. 2016 yılında başlayan özyönetim direnişlerine katılmak için Şirnêx’in Cizîr ilçesine geçen Abdullah, burada girdiği bir çatışmada hayatını kaybetti. Kızı Songül ise (Eylem Dilxwaz), 2014’da PKK’ye katıldı. Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’ne dönük başlattığı saldırılarda Kasım 2020’de Avaşîn’de hayatını kaybetti. Oğlu Osman da kardeşlerinin ismini alarak Dilxwaz Agir ismiyle Kuzey ve Doğu Suriye’ye geçerek, özgürlük mücadelesinde yerini aldı. Osman Mutlu da, Türkiye tarafından 3 Aralık’ta Amude kentine gerçekleştirilen hava saldırısında hayatını kaybetti.
‘Tek bildiğimiz Kürt olduğumuz’
Çocuklarını mücadeleye katıldıktan sonra hiç göremeyen Mutlu, sadece oğlu Abdullah’ın cenazesini Nisêbîn’de defnedebildi. Kızı Songül, Avaşîn’de, Osman ise Amudê’de defnedildi. “Ben 3 şehit babasıyım” diyerek sözlerine başlayan Mutlu, “Neden bu zulüm başımızdan eksik olmuyor. Bildiğim bir şey var o da biz Kürt’üz. Hepsi Kürtlüğümüzden kaynaklanıyor. Bu kadar zulüm, Kürt olduğumuzu söylediğimiz için bize uygulanıyor. Türkler var, Araplar var, bir tek bizim ismimiz mi yasak? Halkımız baskılar nedeniyle Avrupa’ya gitmek zorunda bırakıldı. Denizlerde ölenler, yollarda ölenler oldu” sözleriyle Kürtlere yönelik politikalara dikkat çekti.
‘Barzani çocuğumu öldürdü’
Ömrünün tamamını devlet baskısı altında geçirdiğini kaydeden Mutlu, “Dışarıya çıkmamız bile yasaktı. Bugün de aynı şeyi yaşıyoruz” dedi. Türkiye’nin Kürtlere dönük savaşının, öldürmelerin anlamsız olduğunu kaydeden baba Mutlu, Türkiye’nin günü geldiğinde Kürtlere muhtaç olacağını belirtti. Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’nde gerçekleştirdiği saldırılarda Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) işbirliğine de değinen Mutlu, “Barzani çocuğumu öldürdü. Yine diğer iki çocuğum da bu şekilde yaşamını yitirdi. Kürt, kendi halkından olan kişilere bu kötülüğü yapıyor. Diyalog kursalar silahtan daha iyi değil mi?” diye tepkisini dile getirdi.
‘Dünyada Kürt olmasın istiyorlar’
Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerinde HPG’ye karşı silah kullanılmasına tepki gösteren Mutlu, “Avrupa’da kullanılamayacağını söylüyorlar ama görüyoruz ki her gün defalarca kullanıyorlar. Ancak Avrupa’da bu duruma sessiz kalıyor. Herkese karşı kullanmak yasak bir tek biz Kürtlere karşı kullanmak serbest. Bizleri kabul etmiyorlar. Kürtler olmasın, dünyada Kürt olmasın istiyorlar. Tek isteğim bu zulmün bitmesi ve başarmamızdır” dedi.
Kaynak: Ahmet Kanbal / Mêrdîn-MA