Kriz nedeniyle kitap satışlarının beklenenin altında kaldığı Diyarbakır Kitap Fuarı’nı değerlendiren Aram Yayınları editörü Ulaş Güldiken, yine de amaca bakmak gerektiğini söyledi ve ‘Kitap okurla buluşsun yeter’ dedi
Neğşirvan Güner/ İstanbul
Bu yıl TÜYAP tarafından 25- 30 Eylül tarihleri arasında düzenlenen 6. Diyarbakır Kitap Fuarı sona erdi. TÜYAP tarafından yapılan açıklamaya göre, 110 bin kişi tarafından ziyaret edilen fuara ilginin yoğun olduğu belirtildi. TÜYAP tarafından Diyarbakır Fuar ve Kongre Merkezi’nde organize edilen 6. Kitap Fuarı sona erdi. 120 yayınevinin ve 250 yazarın katılımıyla düzenlenen fuar; panel, söyleşi, atölye çalışmaları, ödül töreni, belgesel, şiir dinletisi, imza ve çocuk etkinliklerine ev sahipliği yaptı. Fuarın bu yılki “Onur Konuğu” Diyarbakır’ı anlatan ve kent hafızasının edebiyattaki önemli taşıyıcılarından biri olan yazar Mıgırdiç Margosyan’dı. Diyarbakır’da kültürel yozlaşma başladığı uyarısında bulunan, “Diyarbakır kaldı, kadimliği gitti” diyen Margosyan gidenlerin arkalarında bıraktığı kültürel mirasa sahip çıkılması gerektiğini dile getirdi.
Dört yıl aradan sonra Diyarbakır’da tekrar kitap fuarının açılmasını, üç insanın bir araya gelmesinden korkulduğu bir politik atmosferde on binlerce insanın gerçekleştirdiği ortak bir aktivite elbette tercih edecekleri bir şey olmadığını belirten Aram Yayınları editörü Ulaş Güldiken, “TÜYAP’ da bu baskılardan payını almış olabilir. Yoksa ne bu kent ne de bu okurun herhangi bir tavır değiştirdiği yok” dedi. Nisan ayında 23.’sü düzenlenen İzmir Kitap Fuarı’na, Diyarbakır’daki bürosuna yapılan baskınla tüm kitaplarına el konulan, 89 kitabı yasaklı Aram Yayınevi katılamamıştı. Aram Yayınevi açısından yasak demek artık bir etiket olmuş durumda diyen Güldiken, “Geçmiş dönemde Aram Yayınevi kitapları bu sayıda yasaklanırken siyasetçisinden yayıncısına kadar ses çıkarmayanlara hatırlatmıştık, bu faşizan tavrın sınırı Aram’la bitmez.” Aram Yayınları editörü Ulaş Güldiken’le 4 yıl aradan sonra tekrar TÜYAP tarafından düzenlenen fuarı ve sürekli baskılarla mücadele eden Aram Yayınları’nı konuştuk.
4 yıl aradan sonra Diyarbakır’da TÜYAP’ın çeşitli gerekçelerle ara verdiği kitap fuarını tekrar yapmasını nasıl değerlendiriyorunuz?
Öncelikle, yayınlarımızı okurla hangi şartlarda olursa olsun buluşturma ısrarımızı koruduğumuz için, bu türden fuarlara elimizden geldiğince katılmaya çalışıyoruz. TÜYAP önemli bir organizasyon ancak son 4 yıldaki gerekçelerini hiçbir zaman makul bulmadık. Kitap fuarı en zor şartlarda bile okurun zihnini besleme, kentler üzerindeki olumsuz havayı kırma adına muhakkak düzenlenmelidir. Üç insanın bir araya gelmesinden korkulduğu bir politik atmosferde on binlerce insanın gerçekleştirdiği ortak bir aktivite elbette tercih edecekleri bir şey değildi ve bu yüzden TÜYAP da bu baskılardan payını almış olabilir. Yoksa ne bu kent ne de bu okurun herhangi bir tavır değiştirdiği yok.
Diyarbakır Kürt yayıncılığın merkezleştiği bir kent, fuar yönetimi organizasyonda sizlerle ortak mı hareket etti ?
Kürt okurunda taleplerini karşılayacak bir tutum sergiledi mi ? TÜYAP yetkilileri bizlerle elbette kibar bir ilişki geliştirmek zorundalar, kurumsal bir firma ve haliyle belli şartlar karşılandıkça da diğer taraftan müşteri ilişkilerini de aksatmıyorlar. Ancak yayıncının organizasyon kurumu ile daha ileri seviyede ortaklaşmalara gitmesi mümkün değil. Öncesinde ne gibi beklentilere cevap olacaklarına dair ön konuşmalar, öneriler, eleştiriler alınıyor ama netice o yılki temaya uygun bir hava öncelikli oluyor. Özelde Kürt okur söz konusu olduğunda, Kürt yayıncılığı da nitelikli eserler de artıyor, TÜYAP’ın yapabileceği bu noktadaki en iyi iş Kürt yayıncılarının fuara katılımlarını kolaylaştırmaktır. Kabaca özetlersek, bu talep karşılandı.
Varolan ekonomik nedenlerle Türkiye’de yayıncılığın bir kriz içerisinde olduğunu biliyoruz. Birçok yayınevinin artık kitap basamayacağını duyurması, Türkiye Yayıncılar Birliği’nin kağıttan alınan verginin düşürülmesi çağrısı… Böylesi bir dönemde TÜYAP yönetimi sizlere kolaylık sağladı mı?
Bu türden kriz dönemlerinde amaca bakmak gerektiğini düşünüyoruz. Salt kültürel bir etkinlik olsun, kitaplar okurla buluşsun gibi bir kaygıyla hareket edildiğinde durum daha da kolaylaşır. Yayıncının yaşadığı zorlukları düşünerek katılım koşullarının daha da kolaylaştırılması bir yöntem olabilir ama bu dönemlerde de yaşanan sıkışmaları yeni bir ranta devşirme girişimleri bazı sektörlerde çokça denenen yollardan biridir. Elbette bu organizasyonlar zararına iş yapmazlar ancak Diyarbakır fuarına özel ya da bu kriz haline bir kolaylık mı diyelim bilemedim ama stand kiralanmasında küçük bir indirim yapıldı.
Aram Yayınevi kurulduğundan beri sürekli baskılara maruz kaldı. 89 kitabınız yasaklı. Yayınevinize ve Kürt Yayıncılığına bu tür baskılar halen devam ediyor mu?
Aram Yayınevi açısından yasak demek artık bir etiket olmuş durumda. Yasaklardan kaynaklı yayınını yavaşlatmış olabilir ama neticede devam ediyor. Açılan davaların neredeyse tamamının mevcut yasaların uygulanma tekniği bakımından bile düşmesi gerekirdi. Ama herhangi bir karar aynı kitap için başka bir mahkemede açılan davayla suistimal edilebiliyor. Sonuçta kitabın niceliksel olarak toplatılıp ortadan kaldırılması için uğraşmaya devam ediyorlar. Yoksa ortada kendi yasasını dahi tanımayan görevliler çokluğu ve kurumu pratiğinden vazgeçmiş değil. Biz ayrım gözetmeksizin, Kürt yayıncılar ve kitapları üzerindeki baskılara karşı tepkimizin aynı olduğunu dile getirmek isteriz. Geçmiş dönemde Aram yayınevi kitapları bu sayıda yasaklanırken siyasetçisinden yayıncısına kadar ses çıkarmayanlara hatırlatmıştık, bu faşizan tavrın sınırı Aram’la bitmez diye, o bakımdan karşı tavırdaki bu ikili tutumun şimdiki halinin komik olduğunu özellikle belirtmek isteriz.
Geçmişte Kürt Yayınevleri olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesiyle ortaklaşa bir fuar düzenlemiştiniz. Kayyumun gelmesiyle bunun tekrarlanamadığını gördük, TÜYAP’la karşılaştırdığımızda ne tür ayrımlar gözlemlediniz?
Amed Kitap Fuarları oldukça renkli, kolektif ve neredeyse her yayıncının memnun ayrıldığı fuarlar olmuştu. Birtakım acemiliklerle birlikte bizce layıkıyla yapıldı. Kayyum Belediyesi geçen yıl bir fuar organize etmişti. Ancak kayyum kurumu, tavrı, fikri baştan başa zaten buradaki iradeyi tanımayan bir tutuma sahip, dolayısıyla bizi organize ettikleri fuara davet edeceklerini beklemiyorduk. Haliyle yaptıkları fuarın ne kadar sönük ve yayıncılık açısından da kalitesiz olduğunu gördük. İki kez Amed kitap fuarı olarak düzenlenen halini devam etmeyecekleri zaten ortada. TÜYAP tabi ki bir firma ve katılımcıları belli koşulları karşıladığı oranda fuarına katıyor. Öncelikle standın metrekaresi belirli bir meblağa mal oluyor ve bu yayıncı için bir mesele. Bazen stand ücretini karşılamadan dönen yayıncı da oluyor. Bir diğer nokta ki önemli: Amed fuarı tabiki daha kolektif bir fikirle düzenleniyor ve bu zaten fuar günlerine, etkinliklere, okura ve hatta kente de daha farklı yansıyor. Bir diğer nokta ise ücretsiz olması. Yayıncı için bunlar önemli hususlar ki daha profesyonelce yürütüldüğü zamanlar bence TÜYAP’la karşılaştırılamaz noktalara erişecek. Temenni ve iddiamız bu türden fuarların organizasyonları teşvik etmek ve öncesindeki kolektif hazırlıklara daha güçlü katılmaktır.