Of Çay şirketinin Jacobs şirketine satılacağı haberleri çayda yeni bir oyun kurulduğuna işaret ediyor. Çay Kanun Taslağı’nda üretici olarak çay fabrikası sahipleri gösterilirken çiftçilerin arazilerine el koymaya hazırlanıyorlar
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Çay ve kahve ürünleri imalatı sektöründe faaliyet gösteren Of Çaysan Tarım Ürünleri Entegre Tesisleri Sanayi ve Ticaret AŞ’nin tam kontrolünün Jacobs Douwe Egberts TR Gıda Ticaret Sanayi AŞ tarafından devralınması için Rekabet Kurulu’na başvuru yapıldı. 1985 yılında faaliyet başlayan Of Çay’ın, 5 çay fabrikası ile 2 paketleme tesisi bulunuyor. Dünyanın 2. büyük gıda şirketi olan ABD’li Kraft Foods tarafından 1993 yılında satın alınan Jacobs şirketi 1940’lı yıllardan bu yana çay sektöründe de yer alıyor. Ulusal Çay Konseyi eylül ayı toplantısında Çay Kanunu’nun bir önce çıkması çağrısı yapıldı. Çay Kanun Tasarısı, Çay Kurulu’nun kurulmasının yanı sıra, çay tarım alanlarının yeniden belirlenmesi ve kota siteminin uygulanması, kuru çayın borsada satılması, çay desteklerinin yeniden belirlenmesi gibi pek çok düzenlemeyi kapsarken amacın çay üretimlerinin şirketlere devrinin amaçlandığı biliniyor.
Çay tekeli Lipton!
Dünya çay tekeli olan Unilever’in Lipton markası Türkiye’yi önemli en büyük pazarı olarak değerlendirdiğini açıklamalarında belirtiyor. Firma, Kenya’da 147 bin hektar alanda çay üretimi yapıyor. Kenya’da ve Seylan’da çay üretiminin tamamını kontrol ederken, 20 çay bölgesi ve 8 fabrikası bulunuyor. Lipton reklamasyonlarında ithal getirdikleri çaylarla Karadeniz çaylarını harman yaparak özel tatlar elde ettiğini açıklarken gelecek süreçte bölgede üretilen çaylar katkı malzemesi haline getirilme hedefinin içinde oldukları anlaşılabiliyor.
Timsah göz yaşları
Çay Konseyi, kuru çaya uzun zamandır zam yapılmamasının ve ekonomik gelişmelerin sektörü olumsuz etkilemesine vurgu yapılarak, “Bu gelişmeler sonucunda, özel sektör düşük fiyatlarda çay almak ‘zorunda’ kalmış. Çay kanunu ile birçok problemin önüne geçilebileceği aşikardır” ifadeleri adeta timsah gözyaşlarını ortaya çıkarıyor. Özel düşük fiyatla çay almak zorunda kaldı sözü oldukça manidar. Yeni sistem öncesi Başbakan olan Binali Yıldırım yaş çay fiyatını 2,45 TL olarak açıklamıştı ancak Çaykur çay alımında bilinçli bir gecikme yaratak çiftçiyi özel sektöre mahkum etmiş ve üretici çayı 1,80 TL’ye satmak zorunda kalmıştı.
Varlık fonu ve Çaykur
Dönemin Özelleştirme İdaresi Başkanvekili Ahmet Aksu 2012 yılında, Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nin (KİT) özelleştirilmesine devam edileceğini belirterek, “PTT, BOTAŞ, TİGEM ve ÇAYKUR’un özelleştirilmesinin gerekli şartlar oluştuğunda gündeme geleceğini ve bu kurumların da özelleşeceğini” açıklamıştı. Fona devredilen kurumlar içinde ise TİGEM dışında diğer 3 kurum Varlık Fonu’na devredilmiştir. 2002 yılından bu yana özelleştirilmesi gündem de olan ÇAYKUR’un fon eli ile içinin boşaltılacağını Katar’a ipotek olarak verilmesinden anlaşılabilmektedir. Bu ipoteğin bir sonraki adımı ise ÇAYKUR’un satışı olacaktır. Bu satışın yaklaştığını ise el değiştiren çay şirketleri ile ÇAYKUR’un üreticilere çayları satmayın alacağız demesine karşın çiftçiyi tüccara mahkum edip yok pahasına çayların üreticinin elinden alınıyor olmasından anlamak mümkün.
Çayda yeni oyun kuruluyor!
AKP hükümetinin eski Tarım Bakanı olan Ahmet Eşref Fakıbaba, Türkiye’de çay bahçelerinin ortalama 2 ila 2,3 dönüm arasında değiştiğine dikkat çekerek şu sözleri sarf etmişti, “Dünya artık 5 bin dönümden aşağı tarım yapmıyor. Çayın esas anavatanı Rize. Mutlaka sözleşmeli bir şekilde bu alanları büyüterek… 100 dönümden aşağı olmamak kaydıyla, emin olun buna destek verilip çayın özel sektör veya ÇAYKUR eliyle işletilmiş olsa inanıyorum ki çok daha büyük bir mesafe kat ederiz” sözleri çaylık alanların çiftçilerin elinden alınıp şirketlere devretme hedeflerini ortaya koyuyordu. Yeni bir oyun kuruluyor ve bu oyunda rol almak isteyen başta Lipton olmak üzere birçok dünya tekeli şirket sıraya giriyor. Bunun en önemli göstergesi ise Of Çayı alan Jacobs firmasıdır.
Çay kanun taslağı
Rize Ziraat Odası yöneticileri yaptıkları bir açıklamada, “İktidar tarafından ‘Çay kanun taslağı’ hazırlandığını ve bu taslağın kamuoyundan gizlendiğini duyurmuştu. Taslaktaki 2-3 madde dışında kendilerine ve kamuoyuna bilgi verilmemesine tepki gösteren yöneticiler, hazırlanmakta olan kanun taslağıyla çayın gerçek sahibi olan çay üreticisinin devre dışı bırakılacağını ve fabrika sahiplerinin üretici sıfatıyla kanun taslağında yer alacağını ifade ediyorlar. Hazırlanan kanun taslağında üretici olarak çay fabrikası sahipleri gösteriliyor. Bu çayın gerçek sahibi üreticiyi devre dışı bırakmaktır. 4-5 çay fabrikası sahibini çay üreticisi olarak göstermek çay üreticisinin burada yer alamayacak olması demektir.” sözleri gelişmelerin özeti gibi.