DTK binasında basın toplantılarına katılmasının suç olarak yansıtıldığını belirten Gültan Kışanak, ‘Saray’ın konferans salonunda mı yapalım?’ diye sordu. Hakimin ‘Belediye başkanlığına kendi iradenizle mi aday oldunuz?’ sorusuna Kışanak, ‘Özgür iradenin olmadığı yerde demokratik nizam kurulamaz. Buna yürekten inanan bir insanım’ diye cevap verdi
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 20’nci duruşmasının 5’inci oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülmeye başlandı.
Duruşmada yaşananlar
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşma, yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın savunmasıyla devam etti.
Bulundukları odaların tadilat nedeniyle boşaltıldığını ve 4 ay boyunca evraklarına bu nedenle ulaşamadıklarını belirten Kışanak, “Odalardan sonra SEGBİS odalarında tadilat başladı ve sağlıksız bir savunma ortamı yaratıldı. Son 3 aydır ise bilgisayar odasında tadilat oldu. Orada da verimli bir çalışma yapamadan hazırlık yapmaya çalıştım” dedi.
FETÖ çöplüğüne tarama
Kobanê dosyası ile birleştirilen Malatya dosyasında yer alan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) faaliyetlerine dair konuşan Kışanak, “Bu dosya ısmarlanmıştır ve bana tutuklanma gerekçesi yaratılmak için bir DTK senaryosu yazılmıştır. 2015 yılında hakkımdaki tüm soruşturmaların yürütüldüğü bir iddianameydi ama orada bir DTK faaliyeti yoktu. Benim DTK’yla bir ilgim olsaydı bunlar 2015’teki iddianamede yer alabilirdi. 2016’da yeniden tutuklanmamız emredildiği için FETÖ’nün çöplüğünde yeni bir arama tarama yapılarak iddia çıkarmaya ve yeni kumpaslar tertiplemeye giriştiler” diye konuştu.
Kışanak, şöyle devam etti:
“DTK’da resmi bir görevim olsaydı, eş başkanı olsaydım büyük bir gururla bunu savunurdum. DTK yasadışı bir örgüt değil. Demokratik sivil bir platform. Çalışmalarda çözüm süreci içerisinde Kürtlerin sivil alanda örgütlenmesi, talepleri ve ihtiyaçlarını siyasi ve sosyal olarak ifade etmesine dönüktür.”
Hukuk faciası
Benimle ilgili söylenen iddiaların tamamı DTK binasında yapılmış basın açıklamalarıdır. Tek suç DTK binasında basın açıklaması yapmaksa buna dair bir yasa tasarısı çıkarın. Saray’ın konferans salonunda mı yapalım? Sivil platformlardan neden bu kadar korkuluyor? 2012’de bir basın toplantısı yapmışız. Demirtaş konuşmuş ben ise yanında konuşmamışım. ‘Demirtaş’ın yanında oturup ona destek verdiğiniz değerlendirilmiştir’ denilmiş. Nedir suç olan? Bu nasıl bir hukuk faciası?”
FETÖ’nün çöplüğünü karıştırdılar
“2015’te hazırlanan iddianamede kadınlarla ilgili yaptığımız bazı çalışmalar illegalize edildi” diyen Kışanak, şöyle devam etti: “Demokratik Toplum Partisi (DTP) Kadın Meclisi toplantısında kadınlar eleştiri özeleştiri yapmıştır. Orada da çok net olarak partinin kadın meclisi toplantısı denilmesine rağmen ‘KCK yapılanmasının demokratik özgür kadın hareketinin faaliyetidir’ diye bir talimat veriyorlar. KCK operasyonları sırasında kadınların evinde bir ajanda bulunmuş. Ajanda da iki yerde benim adım geçiyormuş. Her ikisi de 8 Mart ile ilgili iddianamede mevcut. 8 Mart ile ilgili çalışmalar yasadışı örgüt faaliyeti olarak konuldu. 2016’daki kumpasta getirdiler dava dosyasının içerisine 8 Mart günleri yaptığım konuşmaları eklediler. Sonrasında FETÖ’nün çöplüğünü bir daha karıştırarak vakti zamanında soruşturma açmaya tenezzül etmedikleri Mersin’deki bir kadın meclisi toplantısını konu ettiler. Kadın hareketi içerisinde kendilerince beni bir yere koymaya çalıştılar. O da 2019 yılında bir ek iddianame düzenlenerek dava dosyasına girdi.”
Roboskî Katliamı’nın yıl dönümünün yaklaştığını hatırlatan Kışanak son olarak, “Bu katliamı lanetliyorum. Roboski hakikati ile yüzleşmeye çağırıyorum. Yaşlı bir bilgeye ‘Kürt sorununu tek bir kelime ile ifade etmek istersen ne dersin’ diye soruyorlar. Cevap olarak ‘Hawar’ diyor. Unutmayın ki ‘Hawar’ bütün zalimlerle baş edebilecek kadar güçlü bir çığlıktır” dedi.
Kışanak’ın beyanlarının ardından duruşmaya 14.00’a kadar ara verildi.
Duruşma verilen aranın ardından yerine kayyum atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın savunmasıyla devam etti. Mahkeme başkanı Kışanak’a, tanık beyanlarında kendisi hakkında yer alan iddiaları sordu. Tanık beyanlarının “külliyen yalan” olduğunu vurgulayan Kışanak, “Benim kadar politik kimliği bilinen, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanlığı yaptığı bilinen biri için tanık HDP milletvekili demiştir. Bunlara itibar edecekseniz onu da siz bilirsiniz” dedi.
Hakim: Kendi iradenizle mi aday oldunuz?
Mahkeme başkanının Kışanak’a, “Kendi iradenizle mi belediye başkanlığına adaylığınızı koydunuz” sorusuna Kışanak, “Özgür iradenin olmadığı yerde demokratik nizam kurulamaz. Buna yürekten inanan bir insanım” diye cevap verdi. Kışanak, sözlerine şöyle son verdi: “HDP de ben de buradaki diğer arkadaşlar da canla başla Çözüm Süreci’ni ilerletmeye çalıştığımızı, barışı tesis etmeye çalıştığımızı ve sokakta yapılan demokratik eylemlerin birileri tarafından provoke edildiğini defalarca söyledik. Bu topraklara yeni kin ve nefret tohumlarının bu dava vesilesiyle atılmasına izin vermeyin.”
Kışanak’ın beyanlarının ardından avukat Cihan Aydın söz aldı. Mahkeme heyetinin bir önceki celse kurduğu ara kararlara değinen Aydın, “Kışanak’ın söz konusu soruşturmaya şüpheli olarak ne zaman kaydının yapıldığı bilgisinin istenmesini talep etmiştir. Siz ara kararınızda bunun davaya bir yenilik katmayacağı yönünde bir ara karar kurmuşsunuz. Siz bilmediğiniz bir konu hakkında nasıl bir fikir sahibi olacaksınız? Bunu merak ediyorum. Kışanak bu dosyada şüpheli değil, zoraki olarak, talimatla bu dosyaya şüpheli olarak kaydedilmiş. Bunun tarihini öğrenmenin, maddi gerçeğe ulaşılması açısından önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi
Aydın devamla, “Bu iddialar bir soruşturma dosyası halinde davaya kazandırılmadığı sürece bu iddialar yok hükmündedir. Mevzumuz dürüst ve adil bir yargılama yapılmasıdır. Bir soruşturma veya polis tutanağına bağlanmamış bir meseleden ötürü müvekkilimizi itham etmenizi kabul etmiyoruz” diye belirtti.
Tanık Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun gizli tanık ABC123 iken hangi prosedür üzerinden tanıklık yaptığına dair belge istediklerini ve mahkemede tanıklık yaptıktan sonra hukuki sıfatında herhangi bir değişiklik olup olmadığına dair bilgi edinmek istediklerini ifade eden Aydın, bu taleplere karşılık bulamadıklarını söyledi.
“Siz gizli tanık Ulaş’ı dinlememişsiniz, yönlendirmişsiniz” diyen Aydın, mahkeme başkanının gizli tanık Ulaş’a siyasetçilerin yüzlerini tek tek göstererek teşhis işlemi yaptırdığını vurgularken, “Tanığı hafızasını canlandırır bir şekilde yönlendiriyorsunuz. Bunu kabul etmiyoruz” sözlerine yer verdi.
‘Iydurulmuş yalanlarla Kışanak, 6 yıl 2 aydır hapishanede’
Dosyadaki gizli tanıkların Kışanak hakkındaki çelişkili ve kopyala-yapıştır ifadelerine dikkat çeken Aydın, “Saçma sapan, uydurulmuş yalanlarla Kışanak, toplamda 6 yıl 2 aydır hapishanede tutuluyor. Senaryoların hangisine inanıyorsunuz, hangisine bizim inanmamızı istiyorsunuz?” diye sorarken, tanık ifadelerinin dosyadan çıkarılması talebini yineledi.
Aydın, dosyada Kışanak hakkında 20 Eylül 2014’te yapmış olduğu açıklama dışında herhangi bir iddianın olmadığını belirtirken, “Onun dışında hepsi çöp yığınıdır. 21 Eylül 2014’te yapılacak olan bir protesto yürüyüşüne çağrı meselesi. Hepsi bu kadar. Polis tutanağından anlaşıldığı üzere bu yürüyüş de olaysız bir şekilde sona ermiş. Getirip bunu 6-8 Ekim Kobane eylemlerine bağlamak hukuki bir yaklaşım değil” dedi. Aydın, Kışanak hakkındaki kaçma şüphesinin somutlaştırılması gerektiğini dile getirdi.
Daha sonra söz alan avukat Mehmet Emin Aktar, Kışanak hakkında Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yayınlanan haberlere dair mahkeme başkanının, ‘tekzip ettiniz mi’ sorusuna karşın 2016 yılı başında Kışanak hakkında Star Gazetesi’nde bir takım haberler yayınlandığını hatırlattı.
ANF ‘sözde haber ajansı’ ise neden esas alıyorsunuz?
Aktar, “Gerçek dışı asılsız bir haber servis edildi. Bu haber benim tarafımdan tekzip edildi. Bu tekzip Star Gazetesi’ne ulaşır ulaşmaz, tekzip yayınlamak yerine başka bir haber çıkardılar. Bu haberde aynı gün tarafımızdan yine tekzip edildi ama bu tekzip de yayınlanmadı. Sonrasında suç duyurusunda bulunduk. Cumhuriyet Başsavcılığı dinleme zahmetinde bile bulunmadı, beyan bile almaksızın takipsizlik kararı verildi. Bu haberleri okuyan okuyucu nasıl bir algıya kapıldı? İktidar belediyelerin örgüte kaynak akıttığına dair her gün her yerde açıklamalarda bulundu. Tekzibin amacı düzeltme talebidir. ANF adlı kuruluş yurt dışı merkezlidir. Birçok dava dosyasında da sıklıkla karşılaşıyoruz. Bütün dosyalarımızda Hürriyet Gazetesi ya da Sabah Gazetesi’nden değil ANF’den alınan haberler var. ANF’den olmazsa habere inanmıyor savcılar. Savcı haberlere yer verirken ‘sözde haber ajansı’ diyor. Sözde ise neden esas alıyorsunuz?” sorusunu yöneltti.
Aktar, son olarak Kışanak hakkında tahliye talebinde bulundu.
Son olarak konuşan avukat Mesut Beştaş da, dosyadaki yüzlerce klasör evrakına ve karmaşıklığa dikkat çekerek, “Bunun nedeni bu karmaşıklığa kimsenin cevap vermesini istememenizdendir. Bu dosyayı öyle bir noktaya taşımışsınız ki. Yapılması gereken bu dosyanın içinden çıkarak yukarıdan bakmaktır. Bu dosya, MYK kararı neticesinde 6-8 Ekim olaylarının tamamının bir tweetten kaynaklandığı iddiasından oluşuyor. İddia edilen bu tweet ile MYK kararının varlığı kabul edilse bile bunu hukuki çerçevede gerçekleştiği ve bu tweet ile 6-8 Ekim arasında hiçbir illiyet bağının bulunmadığı gibi, yargılanan hiç kimsenin azmettirmeden kaynaklı hukuken sorumlu tutulması da mümkün değildir. Mahkemenin kuyunun dibine inerek ayrıntıda kendisini boğarak ortaya koyduklarını geçerli bulmuyoruz” dedi.
‘Hukuk hiç bu kadar aşağılanmadı’
İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nın müşteki olarak kabul edildiğine vurgu yapan Beştaş, “Dosyadaki araştırma tutanağını kolluk güçleri düzenlemiş. Bunların üstleri kim? İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı. Bunlar kim? Davanın müştekileri. Adalet Bakanlığı mahkeme heyetinin de sicil amiri. Hukuk ve adalet bu kadar aşağılanmamalı. Mahkeme heyetinin duruşunda adil yargılama vasıflarını taşıyabileceğine ve taraflara eşit davranacağına dair hiçbir emare bulunmuyor” dedi. Gizli tanık beyanlarını gizli aldınız. Kalkıp CMK hükümlerini mi size hatırlatacağım? Siz gizli dinlerken tarafların eşitliğini mi savunacaksınız” diye sordu.
Mahkeme heyetinin duruşma salonunda dinlenen tanıkları yönlendirdiğini anımsatan Beştaş, “Tanık beyanlarını alırken sanıklarla ilgili algı oluşturmayı amaç edindiniz. Teşhis nasıl yapılır? Verilen bilgi doğru mu değil mi diye yapılır. Siz her bir sanığı zorlayarak, ismini vererek teşhis ettirmeye çalıştınız. Siz teşhis tutanağını bir kenara bırakarak teşhis ettirdiniz” sözlerine yer verdi.
Devam eden avukat beyanlarının ardından duruşmaya yarına kadar ara verildi.
ANKARA