ÖHD Mersin Şubesi’nden 36 avukatın İmralı tecridine karşı Mersin Barosu’na yaptıkları başvuru ‘yetkisiziz’ denilerek reddedildi
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin Şubesi’nden 36 avukat, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 23 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile diğer tutuklular Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’ın aile ve avukat görüşünün engellenmesine dair Mersin Barosu’na başvuruda bulundu. Yapılan başvuruya ilişkin Şube Eşbaşkanları Serap Angay Ülgül ve İbrahim Kaya değerlendirmelerde bulundu. Türkiye gibi insan hakları bağlamında gelişmekte olan ülkelerde ulusal yasaların uygulanmasının hiçbir zaman politik, ekonomik ve sosyal konjonktürden bağımsız düşünülemeyeceğini belirten Eşbaşkan Serap Angay Ülgül, politik konjonktüre bağlı olarak özellikle temel haklar ve özgürlükler konusunda kanunların sıklıkla esnetildiği veya başka uygulamalarla ikame edildiğine tanıklık edildiğini söyledi.
Uyuşmazlık var
“Ülkelerin onayladıkları uluslararası sözleşmeler temel haklar ve özgürlükler konusunda garanti olamıyor veya bu hakların korunmasını sağlamıyor mu?” diye soran Ülgül, “Bu konuda Anayasamızın 90. Maddesi, uluslararası sözleşme hükümleri ile çelişen yasa hükümlerini dolanarak sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilir. Fakat çoğu zaman uluslararası sözleşmeler de tam olarak uygulanmıyor veya esnetilebiliyor. Örnek vermek gerekirse; Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 87, 98 ve 151 sayılı sözleşmeleri bütün çalışanlara toplu sözleşme ve grev hakkı tanımakta fakat Anayasanın 53. maddesinde kamu çalışanları sendikalarına grev hakkı tanınmamıştır. Bu durumda Anayasa ile uluslararası sözleşmeler arasında bir uyuşmazlık vardır ve Anayasanın 90. maddesi uluslararası sözleşmenin üstünlüğünü esas alır ancak bu durum uygulanma imkanı bulamamıştır” diye belirtti.
‘Umut hakkı en insani hak’
Abdullah Öcalan ve İmralı Cezaevi’nde diğer tutuklulara yönelik derinleştirilen tecridin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve diğer tüm uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunun altını çizen Ülgül, “Bir dönem İmralı’da aile ve avukat görüşmeleri yapılabiliyor, haber alınabiliyordu çünkü politik iklim ve bu iklimi belirleyenler buna izin veriyordu. Ancak bunun öncesinde aile ve avukat görüşlerinin yapılamadığı zamanlar yine yaşandı. Bundan sonraki süreçte de tecridin devam edip etmeyeceği veya ne kadar süreyle devam edeceği soruları da cevaba muhtaç sorulardır. Yahut tecridin yoğun bir şekilde devam ettiği bir süreçte aile veya avukatlardan olmayan bir insanın gidip görüşebiliyor olması kanun veya temel hak ve özgürlükler konularının esnetilmeye ne kadar açık olduğuna dair en net göstergelerden biridir. Unutmamak gerekir ki umut hakkı en önemli insan haklarındandır. Süresiz tecrit ve sonu olmayan mahkumiyet şeklinde bir hukuki uygulamanın olması kabul edilebilir değildir” ifadelerini kullandı.
Barodan ret
Eşbaşkan İbrahim Kaya ise, avukat görüşünün engellenmesine karşı 36 avukatla Mersin Barosu’na başvurduklarına işaret ederek, “Ancak başvurumuza ilişkin Mersin Barosu Yönetim Kurulu tarafından 22 Aralık’ta tarafımıza tebliğ edilen kararda, ‘Belirtilen konularda vekilleri aracılığı ile başvuru haklarının bulunduğu, ayrıca vekilleri aracılığı ile ilgili hakimliğe başvuruda bulundukları ve de ilgili cezaevinin Bursa ili sınırları içeresinde kaldığı’ gerekçeleriyle başvurunun ret edildiği belirtildi” bilgisini paylaştı.
Kaya, ret kararına herhangi bir gerekçe belirtilmediğini belirterek, kararda Öcalan, Konar, Aktaş ve Yıldırım’ın isimlerinin geçmediği, İmralı’nın isminin geçmediği ve tecrit kavramının da kullanılmadığını ifade etti. Baronun ihlal edilen haklara vurgu yapması gerekirken “yetkisizlik” iddiasında bulunduğunu kaydeden Kaya, “Söz konusu değerlendirildiğinde mesele Kürdün hakkı olduğunda, hak ihlalinin öznesi Kürt olduğunda bir meslek ve hukuk örgütü olma misyonunu bir tarafa bırakıp, resmi ideoloji çerçevesinde pozisyonunu belirlediğini ifade edebilmek mümkün” dedi.
Halkların iradesi tecrit ediliyor
Tecridin son bulması gerektiğine vurgulayan Kaya, “Çünkü tecrit edilen sadece İmralı Ada Hapishanesi’nde bulunan Sayın Abdullah Öcalan, Sayın Ömer Hayri Konar, Sayın Veysi Aktaş ve Sayın Hamili Yıldırım değildir. Halkların Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesi yönündeki iradesi tecrit ediliyor” diye kaydetti.
‘Hamdullah Yağız Kesen / Mersin-MA