İlginçtir. Yüz yıl önce çözülmemiş Kürt sorunu, yüzyıl biterken yine çözülmemiş olmakla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında nereye doğru evrileceğini belirleyebilecek bir öneme sahip. Bugün ülkede Millet ve Cumhur adlı ittifakların tek başlarına iktidara gelmeleri Kürtlerin nasıl davranacağına bağlı halde. O nedenle de Kürtler üzerinde oynanan oyunların dozu seçimlere yaklaştıkça artmakta.
Bugün devleti yönetenler, ne ölçüde farkındalar bilinmez ama Kürt sorunu üzerinden iktidar devşirirlerken aslında sosyolojik bir fay hattının üzerinde ülkenin bölünmesine yönelik işler yapmaktalar. Kürtlerin özgürlük mücadelelerini kriminalize ederek “Cambaza bakın!” nidalarıyla herkesin dikkatlerini o yöne çekerken, aslında ülkeyi hukuksuz, kanunsuz ve kuralsız bir biçimde soymaktalar.
Bugün “sınır güvenliğimiz için” şiarıyla Irak ve Suriye’deki Kürtlerin yaşadığı yerlere (Kobani gibi) bir kara harekâtı yaparak yüzlerce gencin ölmesi kararını vermek üzere olan iktidar, emin olun sonrasında oralarda yapılacak inşaatların getirebileceği zenginlikleri düşünerek bu hayalleri kurmakta. Bek’a dediğimiz de bundan başka bir şey değil.
Anlatıyorlar, şöyle yollar, şöyle barajlar yaptık, Cumhuriyetin en yüksek büyüme oranlarını yakaladık vs diye. Ben size yaptıklarını bir cümleyle anlatayım: 2020 yılı 2. çeyreğinde zenginlerin milli gelirden aldıkları pay yüzde 43 iken 2022 yılı 2. çeyreğinde bu oran yüzde 55 olmuştur. Çalışanların ise yüzde 37’den yüzde 25’e düşmüştür. Şimdi anlıyor musunuz bunların kimler için çalıştıklarını? Onun için herkes diyemeyeceğim ama toplumun oldukça büyük çoğunluğu bu palavraları yutacak durumda değil. Hele Kürtler hiç değil.
Kürtler kurulmuş bu tezgahların devamına dur diyecek bir güç oldukları için hemen her gün onların mücadele eden kişi ve kurumlarına kötü bir şeyler yapılmakta. Daha geçenlerde HDP İstanbul Eş Başkanı Ferhat Encu’ya şiddet uygulayanlar ertesi gün Eş Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ı ablukaya alarak Kadıköy ilçe binası önünde bir basın açıklaması yapmalarını engellediler. Aynı gün Yargıtay Başsavcısı, HDP’nin Hazine yardımı bulunan hesaplarının bloke edilmesini talep etti.
Bir gün sonra da HDP Diyarbekir Milletvekili Semra Güzel’in vekilliğinin düşürülmesi oylaması yapıldı ve AKP+MHP+İYİP oylarıyla vekillik düşürüldü. Bir gün sonra da, yani dün HDP’nin en önemli bileşeni olan DBP’ye baskınlar yapılarak Eş Başkan Keskin Bayındır başta olmak üzere birçok parti yetkilisi gözaltına alındı. Yine aynı gün Paris’te Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’ne bir saldırı yapıldı ve 3 kişi öldü, çok sayıda da yaralı var.
Ne hız değil mi? Bütün bunlar aşağı yukarı bir hafta içinde oldu. Bütün bu bir hafta içinde Kürtlere bu yapılanların gelmekte olan seçimlerle ilgisi yok diyecek biri var mı? Bence olmamalı. Her şey ortada.
Ortada olmayan bir tek muhalefet partilerinin tavırları. Onlar hala “Cambaza” bakmaya devam ediyorlar. Hala aralarındaki “Truva atı”nı işaretleyemiyorlar. Kürtlerle mesafelerini koruma gayreti içindeler. Yakında dünya yıkılacak ama onlar bunu fark etmeyecekler.
Ne yazık ki!