Metalurji Mühendisi Cemalettin Küçük, “Uşak Eşme’de yer altı suyunda arsenik miktarı 280 miligrama çıkmıştır” diyerek uyardı
Türkiye’de bulunan 13 bin 418 maden ocağı, Gayri Safi Yurtiçi Hasılatı (GSYH) içinde yüzde 1,3 pay tutuyor.
Bin 74 Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusunun yapıldığı Meletî’nin (Malatya) Yeşilyurt Şerefhan sahasındaki aktif altın madeni bunlardan sadece biri. Yine Wêranşar (Doğanşehir) ilçesine bağlı Hudut, Kalecik, Dedeler ve Bahçeler kırsal mahallelerinde ise, altın arama faaliyeti için 40’tan fazla sondaj çalışması başlatıldı.
MA’dan Ömer Akın’a konuşan Metalurji Mühendisi Cemalettin Küçük, yurttaşların arsenikle zehirlendiğini ifade ederek uyarılarda bulundu.
Hayat bitmiş olur
Maden arama işlemi ile maden işletmeciliğini birbirinden ayırmak gerektiğine dikkat çeken Küçük, “Arama işlemi sırasında tartışıp bitirmemiz gerekiyor. Çünkü işletmeye geçildiği zaman iş işten geçmiş olur. O zaman sondaj çalışması, kayaçların kaldırılması, topografyanın değiştirilmesi, ormanın sıyrılması, toprağın yok edilmesiyle hayat bitmiş olur” dedi.
100 sene dünyaya yeter
Yüksek ihtisasını siyanürle altın arama üzerine yaptığını kaydeden Küçük, “Tarihsel süreçte dünyada 200 bin tona yakın altın üretilmiştir. Bugün yıllık üretilen altının ortalaması 3 bin tondur. Bunun sadece yüzde 1’i zorunlu kullanılmaktadır. 3 bin ton altın ürettiğinizde yüzde birini zorunlu kullanıyorsanız, 3 bin tonu 100 sene dünyaya yeter. Bugün altın Afrika’da yerin derinliklerinden çıkarılır ve soygunlara karşı yüksek güvenlikle New York ya da Paris’te yerin derinliklerinde saklanır” diye belirtti.
Arsenik uyarısı
Siyanürlü altın işletmeciliğinin iki yöntemle yapıldığını ifade eden Küçük, şöyle dedi: “Erzincan’ı ele aldığımız zaman sülfürlü bileşikler var ya da başka yerde arsenikli bileşenler var. Malatya bölgesine baktığımız zaman Adana’nın doğusundan Hekimhan’a, Sêwas’tan İzmir’e kadar ki bölge yoğunluklu arsenikli bir coğrafyadır. Arsenik, kimyasaldır. Halk arasında adı zırnıktır. Siyanür kullanıldığında arsenik hemen ortaya çıkar. Ama genel olarak hiçbir şey kullanmasanız bile tane serbestleşmesinden ortaya çıkar. Bu kadar yoğun birliktelik içerisinde yaşayan kayaçların mikron düzeyinde bölünmesiyle tane olarak ortaya çıkar. Dünyanın iki keskin kimyasalı vardır. En önemli kimyasallardan biri sudur. Suyla temas ettiğinde tepkime başlar. İkincisi de havadır. Havada azot, oksijen, hidrojen var. Doğanın içinde milyonlarca yıl kapalı olarak tutulan kimyasallar bu iki kimyasalla buluşunca tepkime başlıyor. Doğada bunlar karşılaştığı zaman hiçbir işlem yapmasınız bile yeni kimyasal bir süreç başlatılmış oluyor.”
Uşak için kritik uyarı
Altın işletmeciliğinin açık alanda yapıldığına dikkat çeken Küçük, “Bu süreçte hidrojen ve siyanür kullanılır. Bunda basınç koşulları, sıcaklık farklılığı, konsantrasyon farklılığı, rüzgar süpürmesi, diğer gazlarla birlikte taşınması gibi birçok etkenle doğaya yayılıyor. Doğaya yayılan hidrojen ve siyanür, siyanik asit olarak doğada yerini alır. Bu çok zehirleyicidir. Hem yavaş yavaş zehirlenmelere hem de doğada asit zehirlenmelere neden olur. Daha büyük tehlikesi doğada, başta arsenik olmak üzere ağır metalleri çözer. Arseniği çözdüğü zaman herkesin suyunda zırnık olur. Şu an bu değerlendirmeleri yaptığımızda Uşak Eşme’de yıllardır işletilen altın madeniyle ilgili olarak Eşme Bölgesi’nde yeraltı suyuyla ilgili yapılan çalışmalarda 10 miligramın üstünde olmaması gereken arsenik miktarı 280 miligrama çıkmıştır. Bu su sulama yoluyla besin zincirine giriyor ve insan bedenine girdiği zaman özellikle böbreklerde zararı oluyor. Arsenik, insan bedenine girdiği zaman iç kanamalara neden olur” diye belirtti.
MA