Kültürün oluşmasında zaman ve mekân iki önemli belirleyendir. Zaman mana yükleme, anlama, kavrama fiillerinin gerçekleşme anı iken, mekân kültür için uygun koşulların somuta ermesi anlamına gelir. Başka bir ifade ile mekân, kültürün görünür olduğu, akışkanlık kazandığı yerin ismidir. İnsanlığa, toplumsallığa, komüne ait ilklerin yaşandığı mekanlar tarihin her döneminde egemenler tarafından zulme uğramıştır; bu zulüm hala devam etmektedir. Komün gücünün yaşam bulduğu mekanlar kan, gözyaşı, savaş, katliam, kaos imgeleri olmadan düşünülemez.
Kürt – Alevi süreklerinin yoğun olarak yaşadıkları, “Komün gücünün” hala canlı olduğu bölgelerden biri de Maraş merkezli “İçtoroslar havzası”dır. Anti – Toroslar, İçtoroslar veya Orta İçtoroslar olarak tanımlanan bu bölge; coğrafik, dinsel, kültürel özellikleri itibariyle farklılıkları bir arada barındıran özelliğe sahiptir. Maraş merkezli bu bölge, Malatya, Adıyaman, Antep, Adana, Kayseri ve Sivas illerinin bir kısmını içine alan geniş bir coğrafyayı kapsamaktadır. Rıza toplumu süreklerinin güçlü olduğu bölge çok kültürlülüğünden dolayı “dinsel mayalanma” alanı olarak adlandırılır. Bu bölgede güçlü bir kültürel direniş damarı mevcuttur. Samsatlı (Adıyaman) olan Baba İshak’ın önderliğinde meydana gelen Baba İlyas ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin de katıldığı Babaî İsyanı da İçtoroslar bölgesinde meydana gelmiştir. Bu kültürel direniş damarı Baba İshak isyanına altyapı oluşturmuştur. Bu özelliğinden dolayı bu hattı Baba İshak hattı olarak da adlandırmak isabetli olur.
İçtoroslar havzası aynı zamanda Alevi Kürt aşiretlerin yoğun yaşadığı bir bölgedir. Cumhuriyet modernitesi tarafından Maraş merkezli İçtoroslar bölgesi sürekli denetim ve gözetim altında tutulmuş, bölgedeki kültürel direniş damarının öncüleri devamlı baskılara maruz kalmış, bölge halkı adeta bir katliam eşiğinde yaşamını devam ettirmiştir. Yetmişli yıllarla beraber Türkiye’deki sol-sosyalist hareketin öncü kadroları da bu bölgede büyük baskılara uğramış, birçoğu bu bölgede serinden geçmiştir. 1968 Elbistan, 1975 Malatya, 1978 Malatya, Sivas ve Maraş katliamları bölgede yaşanan yakın dönem katliamlardır. Bu coğrafya kültürel direniş damarının coğrafyasıdır. Baba İshak hattının kök karakteri toplumsallığa dayalı olmasıdır. Bu hat Kürt Alevi inancının temel değerlerinin gizli olduğu hattır. Bu hakikatten dolayıdır kadimden bugüne kadar baskılara maruz kalmıştır.
19-26 Aralık 1978’de meydana gelen ve Türkiye’yi 12 Eylül askeri darbesine götüren süreç aslında bir sonuçtur. Tekçiliğe dayalı egemen ulus devlet olma hastalığı farklılıkları felakete uğratan en büyük toplumsal hastalıktır. 1921 Anayasası ve birçok toplantı, tamim ve belgede resmileşen çok kültürlü yapının varlığı daha sonraları yadsınması toplum tarafından kabul görmedi. 1925’deki yeni Cumhuriyetin otoritesinin merkezileşmesine karşı tertiplenen hareketlerden sonra “Takrir-i Sükûn” yasası ve “Şark Islahat Planı” çıkarıldı. Cumhuriyet modernitesinin resmi siyaset belgesi durumunda olan bu yasa ve planlarla farklılıklara yönelik asimilasyon ve göçertme uygulamalarına meşruiyet sağlandı. Maraş katliamı ile beraber “Şark Islahat Planı ve Takrir i Sükûn” yasası yeniden uygulandı.
1970’li yıllarında İçtoros havzasında başlayan sol – sosyalist hareket Alevi Kürt toplumunda karşılık buldu. Bölgedeki Alevi Kürt aşiretleri kendi tarihsel hafızaları ile birleşme arayışına girdiler. Egemen akıl tarafından kültürleri, dilleri, inançları, tarihleri, gelenek, görenekleri, ahlaki ve politik yapısı yok sayılmış ve inkar edilmişti. Bu yadsımaya karşı bir politik duruş söz konusuydu. Ayrıca bölgedeki Kürt aşiretlerinin tarım, hayvancılık, sanayi ve finans sektöründe belirleyici olmaları Türklük kimliğini egemenlik konusu yapan burjuva sınıfının işine gelmiyordu.
Maraş katliamı son derece planlı, programlı, günler öncesinden tertiplenen bir katliamdır. Günlerce etnik ve inançsal açıdan karşıtlık derinleştirilmiş, “düşman kitlenin” mekanları ile ilgili çalışmalar yapılmış, kapılar işaretlenmiş, Aleviyi öldürürken cennete gidecek kitle belirlenmiş, cami minarelerinde toplum kışkırtılmış; gavur, komünist, Alevi, Kürt kavramları üzerinde sürü kültürü oluşturulmuştur. Türklük ve Müslümanlık adına yapılan, yaşlı – genç, kadın – erkek, zengin – fakir ayrımı yapmadan hedef kitle katliama uğratılmıştır.
Hizaya getirme, terbiye etme, kontrol ve denetim altına alma çerçevesinde Maraş’a yapılan katliamın etkileri hala devam ediyor. Bölgede göç en üst düzeyde yaşanmış, demografik yapı değiştirilmiş, toplum çökertilmiştir. Binlerce yıldır bu coğrafyada yaşayanlar, Avrupa ve Türkiye metropollerinde adeta “muhacir” hayatı yaşamaktadır.
“Koçgiri ve Dersim katliamları ile Fırat havzasına büyük bir darbe vurulurken; son elli yıllık Türkiye tarihinde de, Alevi katliamlarının yayılım alanı daha çok İçtoroslar Kızılbaş – Kürt bölgesidir.”