AİHM’in son dönemde verdiği kararlarla kuruluş ilke ve esaslarından uzaklaşarak, taraf devletleri korumaya başladığını belirten Avukat Ercan Kanar, bunun eski Doğu Avrupa ülkelerinden gelen yargıçlarla alakalı olduğunu belirtip, ”Çünkü bu ülkelerden gelen yargıçlar, devleti koruma eğitimiyle yetişmiş yargıçlar” dedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin son olarak Öcalan’a kötü muamele başvurusunu reddetmesi AİHM’in bağımsızlığını yitirdiği yorumlarının yapılmasına neden oldu. Türkiye’den AİHM’e çok sayıda başvuru oldu ve başvuruların büyük kısmı devletten yana tavır almakla sonuçlandı. Önemli dosyalara dair yapılan başvurularda kişilerin hak ve özgürlüklerini korumak yerine kararlarında Türkiye’den yana tavır alması mahkemenin varlık koşullarını sorgulatır hale getirdi. Tanınmış ceza hukukçusu Avukat Ercan Kanar, AİHM’in dayandığı temel değer ve esasları kurulduğu günden bugüne ne kadar taşıdığını Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Yasin Kobulan’a değerlendirdi.
Kanar, AİHM’in dil, din, ırk ve siyasal görüş ayrımcılığı yapılmadan devletlerin hedeflenen Avrupa kamu düzenine aykırı ihlallerini denetlemek amacıyla kurulduğunu belirtmekle başladı.
‘Kuruluş yapısını koruyamadı’
Ancak AİHM’in kurulduğu dönemde baz aldığı ilke ve esasları, günümüzde koruyamadığını kaydeden Kanar, bunu “İş yükünden kurtulmak için birçok başvuruyu iç hukuka havale ediyor. Gelen yargıçlar devletler tarafından gönderildiği için özgürlükçü bir evrim gösteremiyor” sözleriyle dile getirdi.
‘Devleti koruma eğitimiyle yetişmiş yargıçlar’
Kanar, AİHM’in son yıllarda verdiği kararlarla daha çok taraf devletin korunmasını esas almaya başladığını da vurguladı. Kanar, “Caydırıcı kararlar giderek daha az çıkıyor. Özellikle eski Doğu Avrupa ülkelerinden gelen yargıçların katılımıyla verilen kararlarda taraf devletin korunmasında artış var. Çünkü bu ülkelerden gelen yargıçlar, devleti koruma eğitimiyle yetişmiş yargıçlar” dedi.
‘Yargıçları özerk hukuk kurumları seçmeli’
Bu durumdan kurtulmak için ise, yargıçların devletler tarafından değil, özerk hukuk kurumları tarafından seçilmesi gerektiği önerisinde bulunan Av. Kanar, yine AİHM’in devletler üzerinde yaptırım gücünün artırılması, insan hakları kurumlarının raporlarının bilirkişi mütalaası gibi kabul edilmesi, önemli ihlal başvurularında Af Örgütü gibi insan hakları kurumlarının müdahilliğinin kabul edilmesi gerektiğini belirti. Kanar, aksi halde AİHM için tam bir bağımsızlıktan bahsedilemeyeceğinin altını çizdi.
‘Önceki karara aykırı’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dair yapılan “işkence ve kötü muamele” başvurusunun AİHM tarafından reddedilmesi üzerinde de duran Kanar, bu kararın mahkemenin önceki kararları ile çeliştiğini ifade etti. Söz konusu kararın, “taraf devletin savunmasını esas aldığını” söyleyen Kanar, mahkemenin verdiği bu kararla 18 Mart 2014 tarihinde yine Öcalan’a dair verdiği önceki kararıyla çeliştiğine dikkat çekti.