Göknur Meyve Suyu Fabrikası’nın atıklarının 30 yıldır çevrede bulunan suları kirletmesine dair konuşan Niğde Çevre Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Abidin Özkaymak, göstermelik para cezaları verildiğini, arıtma maliyetinden kaçınıldığını söyledi
Bir yandan iktidarın rant projeleri bir yandan firmaların kar hırsı ile doğa tahribatı her geçen gün artıyor. Niğde’ye bağlı Aktaş beldesinde bulunan Göknur Meyve Suyu Fabrikası’nın atıkları, bölgede bulunan Özü deresine akıtılıyor.
Siyah ve kirli su akan derede toplanan kirler, katranı andırırken, Niğde Çevre Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Abidin Özkaymak, söz konusu kirliliğin bölgede bulunan tek fabrika Göknur Meyve Suyu Fabrikası’na ait olduğunu belirterek, bu durumun 30 yıldır sürdüğünü aktardı.
Para cezası verilip bırakılıyor
Fabrikanın 97 yılında kurulduğunu, söz konusu durumun ise 30 yıldır sürdüğünü vurgulayan Özkaymak, yabancı sermayedarlar tarafından işletilen fabrikaya yönelik denetimlerin eksik olduğuna işaret ederek, “Arıtma tesisleri yetersiz ya da hiç çalıştırmıyor. Fabrikanın kenarında küçük bir arıtma havuzları var ama o devasa üretime o havuz yeterli değil. Yerel halk havuzun hiç çalıştırılmadığını da söylüyor. Daha önce orada tarlası olan bir vatandaş Çevre İl Müdürlüğü’ne şikayette bulunmuş, müdürlük konuyla ilgileneceğini söylemiş. Müdürlük işletmeye çevreyi kirletmesi nedeniyle 13 bin lira değerinde ceza yazıyor. Firma suyun aktığı kanalın bir kısmını temizleyip cezayı ödüyor ama suyu aynı yere akıtmaya ve aynı yeri kirletmeye devam ediyor. Bu olaydan sonra da bir denetimin yapılmadığını gözlemledik. Bir arıtma tesisinin maliyeti çok daha fazla” diyerek bu yüzden yapılmadığını belirtti.
Sular kirlenmiş durumda
Fabrika atıklarının aktığı bölgenin doğal su kaynağı olduğunu ifade eden Özkaymak, “Yer altı suları kirlenmiş durumda. Yöre halkı durumun çok vahim olduğunu söylüyor. Teknik analizin sonuçlarına ulaşamıyoruz. Oralardaki kuyularda bulunan yer altı suyu zifiri karanlık ve böyle bir su aktığı için kirlendiği apaçık ortada. Çiftçiler hem bahçelerini hem tarlalarını hem de hayvanların sulanması için yeraltı sularına bağımlılar. Yerel halk suyu içmekten çekindiklerini söylüyor, hayvanların çok susuz kaldığı takdirde o suyu içtiğini söylüyor. Hayvanların içtiği o su sofralarımıza et ve süt olarak geri dönüyor” dedi.
‘Yasal haklarımızı kullanacağız’
Söz konusu çevre kirliliğinin son bulması adına su ve topraktan sorumlu kurum ve kuruluşlar başta olmak üzere, Tarım İl Müdürlüğü, Çevre İl Müdürlüğü ve belediyelerle görüşmeler gerçekleştirmeye çalıştıklarını söyleyen Özkaymak, “Bu çevre, canlı yaşamı katliamının durdurulması yönünde çağrıda bulunuyoruz. Bunu için de yasal haklarımızı kullanacağız” dedi.
İSTANBUL