Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Emrullah Acar ‘Gökyüzünü görmeyen tekli hücrelerde tutuluyoruz’ diye yazdı
Ankara merkezli bir soruşturma kapsamında 8 gazeteci arkadaşım ile 25 Ekim’de gözaltına alınıp tutuklanan gazeteci Emrullah Acar hapishanede yaşadıklarını MA’ya yazdı
İç yönetmelikler farklı
Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 2014 yılındaki kararı ile devreye konulun “Çöktürme Planı” ile Kürt Özgürlük hareketinin tasfiyesi için yeni tip cezaevlerinin yapımına hız verildi. Bu kapsamda Kurdistan ve Türkiye’nin birçok ilinde yeni kampüs cezaevleri inşa edildi. Tutukluların fiziki yapısından kaynaklı “uzay mekiğine” benzettiği YGC’leri, diğer cezaevlerinden ayıran sadece yapısı değil. İç yönetmelik esaslarından, personel seçimine kadar birçok farklılık söz konusu. Cezaevinin içi ve dışı her yönüyle yapay zekâ teknolojisine göre dizayn edilmiş ve tüm işleyiş bu dizayna göre icra edilmekte.
Mimari yapı
4+1 bloktan oluşan YGC’lerin dört bloğunun tamamı tek kişilik, diğer bloğu da üç kişilik hücrelerden oluşuyor. A-D ve B-C Blokları arasında kalan E bloğunun diğer bloklardan ayrıştığı nokta, sadece üç kişilik hücrelerden oluşması değil, bu blok tek başına diğer iki bloktan daha büyük bir alanı kapsamaktadır. Zemin katın bir bölümü idareye, bir bölümü açık-kapalı ziyaret, avukat mahalli, kapalı spor sahasına ayrılmış durumda. Bu katta ayrıca kullanıma kapalı alanlar mevcut. E bloğun orta katının bir bölümü kütüphane, revir, depo, havalandırma, spor sahalarına ayrılmış kalan bölümlerde üçlü hücreler yer alıyor. Bu hücrelerde tutulan tutukluların büyük bir bölümü “işçi mahkûm” statüsünde tutulan, günde bir paket sigara (30-35tl) karşılığında sabahtan akşama kadar köle gibi çalıştırılan tutuklulardan oluşuyor. Tek tip elbise giyen tutuklular cezaevi içinde temizlikten mutfağa, kantinden yemek dağıtımına kadar birçok işte emekleri sömürülerek çalıştırılıyor.
Güvenlik önlemleri
E bloğun çeperlerinde inşa edilmiş dört ayrı (A-B-C-D) blok bulunmaktadır. Her blokta beş kısım ayrı bir blok olarak inşa edilmiştir. Bu kısımlara “modül” denilmektedir. Uzay mekiklerinde olduğu gibi ön modüllerin her birinin bir işlevi var ve diğerleri ile bağlantısı sadece dışarıdan sağlanmaktadır. 3’e 6 modüller ile toplam 18 hücre ve 1 havalandırma şeklindedir. Üç katlı modüllerin her katının girişinde bir adet “güvenlik kulübesi” bulunmakta. Hücrelerin kapıları bu kulübeden basılan otomatik bir düğme ile açılıp kapanıyor. Bu kulübeye lokal kapı paneli (LKP) deniliyor. Bunun yanında merkezi kapı paneli (MKP) bulunuyor ve LKP’leri izleme işlevi görüyor.
Gökyüzü bile görünmüyor
Modül hücreleri banyo-tuvalet ve mutfak tezgâhı ile birlikte 13 metrekare büyüklükte “güneşlik” denilen apartman boşluğuna benzeyen boş bir alana açılan birer pencereleri bulunuyor. Demir korkuluk ve eleğe benzeyen çelik bir ağla kapatılan pencereden birinci ve ikinci katlardan gökyüzünü görmek mümkün değil. Bir aydan fazla süre tutulduğumuz alt katlara yıl boyunca hiç güneş girmezken, üst katlara yılda 3-4 ay günde sadece 1-2 saat güneş vuruyor. Pencerelerin önünü kapatan çelik “kafes” (alt katta deliklerinden pipet bile geçmiyor. Üst katlar ise parmak kalınlığında) vahşi hayvanların tutulduğu yerleri andırıyor. Hücrelerin içini görecek şekilde “güneşlik” denilen alana biz tutuklandıktan kısa bir süre sonra kameralar takıldı. Bununla tutukluların penceresinden giren hava da kontrol altına alınmak isteniyor. Bu adeta “nefes alışverişinizi de izliyorum” diyen George Orwell’in Büyük Birader’ini hatırlatmaktadır.
Havalandırma hakkı keyfi
Modüllerde 18 hücreye karşı sadece biri havalandırma bulunuyor. Mevcut yönetmeliklerde en az bir saat havalandırma hakkı tanındığı için zorunlu olarak aynı katlarda bulunan tutuklular birden fazla (en çok aynı katta bulunan 6 kişi) havalandırma çıkabiliyor. Tutuklu ve ağırlaştırılmış müebbet olmayanların “gün doğumundan gün batımına kadar havalandırmaya çıkma hakları” uygulanmıyor. 4 gazeteci olarak biz 1 ayı aşkın süre tek başımıza günde bir saat havalandırmaya çıkabildik. Tutukluların tek başına tutulduğu hücrelerden başka bir tutuklu ile temasa geçmesi fiziki olarak mümkün değilken, yan hücrede bulunan tutsağın ayak sesini duyabilecek şekilde mimari dizayn var.
Kürtçe yasağı
Kürtçe kitap, dergi, mektup ve hatta dua kitapçığın bile cezaevine girişine izin verilmiyor. Keza yasal hiçbir takibata uğramamış, toplanma kararı olmayan ama politik düşünceye dair içeriğe sahip olduğu düşünülen Türkçe yayınlar bile tutuklulara verilmiyor. Hiçbir izahı olmayan bu yasakların neden keyfi yasaklar olduğunu şu yasaklar aslında açıklıyor: Mekap marka ayakkabı, yöresel kıyafetler, yeşil-sarı-kırmızı renklerin bulunduğu aile fotoğrafları, yöresel kıyafetlerle çekilmiş fotoğrafların tutuklulara verilmesi yasak.