Gazeteci Musa Özuğurlu, Rojava’ya dönük olası kara harekatının Türkiye’ye kaybettireceğini söyledi
Türkiye’nin Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine dönük saldırıları 7’nci ayını geride bıraktı. Burada istediği sonucu alamayan Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik 20 Kasım’da başlattığı hava saldırıları devam ediyor. Savaş uçakları ve Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) ile gerçekleştirilen saldırılarda, özellikle bölgenin alt yapısı ve hizmet veren kurumlar hedef alınırken, IŞİD’lilerin bulunduğu Qamişlo Cezaevi ile ailelerinin kaldığı Hol Kampı da saldırıların hedefi oldu.
Ortadoğu Uzmanı Musa Özuğurlu, Rojava’ya yapılan saldırılar ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Esra Solin Dal’a değerlendirmelerde bulundu.
Saldırıların nedeni
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları altındaki nedenine dikkat çeken Özuğurlu, Türkiye’nin YPG’yi kendisine bir tehlike olarak gördüğünü vurguladı. Türkiye’nin, milli güvenlik düşüncesi altında bir takım düşüncelere sığındığını dile getiren Özuğurlu, şöyle konuştu: “Suriye’ye yapılan bu türden operasyonlar şimdiyle ilgili değil, gelecekle ilgili. Çünkü Suriye’de herhangi bir kazanım, yani SDG’nin orada Suriye yönetimiyle anlaşarak veya başka bir şekilde bir kazanım elde etmesi ileride Türkiye tarafına da sirayet edecek demokratik öz yönetim modelidir. Türkiye’nin kaygı ve korkusu demokratik özerk yönetim fikridir.”
Geleceğe dönük
Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıların geleceğe dönük olduğuna işaret eden Özuğurlu, “Türkiye orada özerk bir oluşumun olmasını istemiyor. Bunu daha çok gelecekle ilgili olarak da istemiyor. Bu nedenle şimdiye yönelik bir operasyon değil, gelecekle ilgili bir operasyon. Mesela Rusya gerçekten de bir garanti verse Türkiye’ye, ya da Suriye garanti verse, Türkiye bu türden operasyonları yapmamayı düşünebilir. Ama bu garantinin verilmesi SDG’yle Rusya arasında yapılan görüşmelerde Rusya’nın önerileri doğrultusunda belli bölgelerden çekilmesi Türkiye’nin meşru operasyon zeminini de ortadan kaldıracak. Zaten Rusya, Türkiye’ye karşı bunu kullanmaya çalışıyor. Dolayısıyla oradaki operasyonları hem gelecekle ilgili hem de şu andaki iç siyasetle ilgili olarak görüyorum” dedi.
ABD’nin tutumu
Türkiye’nin saldırılarına dönük ABD’nin tutumuna dikkat çeken Özuğurlu, ABD’nin tutumunun ilkesel olmadığını belirtti. SDG’nin de dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Özuğurlu, “Amerika’nın daha önce de birtakım konularda müttefiklerini yüzüstü bıraktığı görülmüş. Daha önce Federe Kürdistan Yönetimi referandum sırasında Amerika’nın ne yaptığını gördük. Dolayısıyla burası için de geçerli. Hatta şöyle bir örnek de var: Trump’ın döneminde bırakıyorum, çıkıyorum, beni ilgilendirmez dediğini de biliyoruz. Fakat Pentagon’un bastırmasıyla beraber o karardan dönüldü. Dolayısıyla ABD orada doğrudan kendi çıkarları için bulunuyor. Birincisi Ortadoğu’da dengeler değişti ve sadece ABD’nin her istediğini yaptırdığını görmüyoruz artık. Türkiye en yakın müttefikidir ama aralarında gerçekten problem var. Dolayısıyla ABD’nin bir yandan yeni müttefik arayışı da devam ediyor ama bir yandan da Ortadoğu’da bulunulabilirliğini de devam ettiriyor” şeklinde konuştu.
Türkiye kaybedecektir
Olası bir kara operasyonun Türkiye’ye kaybettireceğini vurgulayan Özuğurlu, “Birincisi kayıpları iç kamuoyuna anlatabilmek kolay bir şey değil. İkincisi ise uluslararası hukuk açısından birtakım itirazlar yükselecektir. Çünkü sonuç itibariyle uluslararası basında artık bu türden saldırılarda ya da harekatlarda sivil kayıpların daha çok olduğu vurgusuna yer verilmeye başlandı. Üçüncüsü ise ABD’nin Türkiye’ye yönelik doğrudan bir itirazı ya da bir hamlesi ortaya çıkabilir. Amerika’yla zaten işler hiç iyi değil. Amerikalılar Türkiye’ye karşı yeni birtakım kozları sahaya sürebilirler. Bunlar finansal olabilir ya da siyasal olabilir” dedi.
Ciddi itirazlar var
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük kara operasyonu tehdidine yönelik çok ciddi itirazlar yükseldiğinin altını çizen Özuğurlu, “Amerika Lloyd Austi’nin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’la yapmış olduğu telefon görüşmesinde belirttiği güçlü bir şekilde karşıyız ifadesi gerçekten Türkiye açısından önemli itirazlardan bir tanesi. Diğeri tabii Rusya’nın itirazı, üçüncüsü İran’ın itirazı ve dördüncüsü Suriye’nin kendisinin itirazı var ve beşincisi de aynı şekilde SDG’nin bu sefer karşılık vereceğiz açıklamaları var. Şimdi dikkat edecek olursak son gelişmelerde örneğin The Washington Post’ta Mazlum Abdi’nin makalesine yer verilmesi aslında Amerikan yönetiminin görüşlerini yansıtıyor. Çünkü The Washington Post gazetesi, Amerika’da Beyaz Saray demektir. Dolayısıyla böyle bir makalenin orada yayınlanmış olması aslında Amerikan görüşleridir. Bu nedenle Türkiye’nin saldırı olasılığının daha öncekine göre çok az olduğunu söylemek mümkün.”