Avukat Michela Arricale, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ile ilgili taleplerinin meştu ve yasal olduğuna vurgu yaptı. ÖHD’li Şeker de tecritte CPT’nin rolüne değindi
İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridi değerlendiren Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, İmralı’da uygulanan konseptin bir parçasının da CPT olduğunu ifade etti.
Şeker, “Yani CPT’nin bu tecrit durumundaki rolü önemli çünkü gözlemci sıfatıyla, belli periyotlarla adada yaşananları ve durumları tespit eden, raporlar yayınlayan, Türkiye’de tavsiyelerde bulunan ve Türkiye’nin buna dönük iyileştirmeler yapması gereken bir kurum mahiyetinde. Ancak baktığımızda bugüne kadar CPT’nin hem yayınladığı raporların gereğini hem de Türkiye’ye bulunduğu tavsiyelerin gereğini yapma noktasında ciddi sorunlar var. Süreci takip ederken harekete geçme noktasında çok ciddi sorunlar var. Bu son gelişte de aynı sorunlar devam ediyor. CPT gerçekten bu meseleye olması gerektiği gibi kendi varlık amacına uygun bir şekilde yaklaşmıyor. O da yine Türkiye devletinin, uluslararası devletlerin ihtiyaçlarına, politikalarına göre hareket ediyor” dedi.
İmralı’ya gidilmedi mi?
İmralı’da nelerin yaşandığını toplumun bilmesi gerektiğine vurgu yapan Şeker, “Orada neler oluyor bilmiyoruz. Bunun aydınlatılması gerekiyor. Kamuoyunu ya Adalet Bakanlığı aydınlatacak ya da CPT bu konuda çıkıp raporunu yayınlayacak. O görüşmelerin neden yapılmadığını, sağlık koşullarından mı yoksa Sayın Öcalan’ın bu sürece yönelik tepkisinden kaynaklı mı, neyden kaynaklı olduğunu açıklaması gerekiyor. Ya da CPT oraya gitmedi de gitti mi diyor. Bunları bilmek gerekiyor. Bunları da en doğru bilgiyi verecek kişi ya Adalet Bakanlığı ya da CPT yetkilileridir. Bu anlamda ciddi sorunlar var. Kurumun yapması gerekenleri yapmaması ciddiyetsiz tutumu gösteriyor” diye belirtti.
İmralı tecridi herkesi ilgilendirir
Öcalan’la görüşmenin yapılması ve avukat görüşlerinin önündeki engellerin kaldırılması talebiyle 10 Haziran’da 775 avukatın Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru yaptığını anımsatan Şeker, bunun yanıtsız kaldığını söyledi.
775 avukatın yaptığı başvurunun cevapsız kalması üzerine birçok ilde barolara başvuru yaptıklarını vurgulayan Şeker, mevcut hukuksuzluğa karşı baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin harekete geçmesi adına başvuru yaptıklarını ve bunun sonucu olarak gerekli adımları ileriki süreçte atacaklarını söyledi. Öcalan üzerindeki tecridin toplumun tamamını ilgilendirdiğini ve tepkinin de tüm kesimlerce yapılması gerektiğini sözlerine ekleyen Şeker, İmralı sisteminin cezaevleri başta olmak üzere yaşamın her alanına yayıldığını kaydetti.
Abdullah Öcalan’ın düşüncelerinden korkuyorlar
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük mutlak tecrit ve iletişimsizliğin son bulması için Adalet Bakanlığı’na mektup gönderen 22 ülkeden 350 avukat arasında yer alan Demokrasi Üzerine Araştırma ve Detaylandırma Merkezi / Uluslararası Hukuki Müdahale Grubu (CRED/GIGI) Eşbaşkanı avukat Michela Arricale da JinNews’e konuştu.
Abdullah Öcalan’a dayatılan tutukluluk koşullarının insanlık dışı olduğu kadar, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü koruyan tüm önemli uluslararası yasal belgeler açısından da tamamen yasa dışı ve gayri meşru olduğuna vurgu yapan Arricale, Tayyip Erdoğan’ın Abdullah Öcalan’dan korktuğunu söyledi. Bu nedenle Abdullah Öcalan’a ‘özel’ bir muamele uygulandığına vurgu yapan Arricale, “Elbette tüm bunların hukuk devleti ve haklarla bir ilgisi yok. Öcalan siyasi bir tutuklu, bu nedenle yasa dışı tutuluyor. Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan’ın düşüncelerinden korktuğu için tecridin bu kadar derin” dedi.
Tecrit görmezden geliniyor
Adalet Bakanı’nın Avrupalı avukatların başvurusuna herhangi bir yanıt vermediğini paylaşan Arricale, “Adil yargılanma hakkının daha geniş bağlamında savunma hakkı ve etkili bir şekilde kullanılma olasılığı, bir hukuk kuralının nihai testidir. Adalet Bakanı, tahmin edilebileceği gibi başvuru talebimize yanıt vermedi. Bizim talebimiz, hukukun üstünlüğü açısından meşru bir taleptir. Ancak Öcalan meselesindeki kararlara yön veren yasal meşruiyet değildir. Öcalan’ın tecrit koşulunun yasal hiçbir yanı yoktur” sözlerini kullandı.
Uluslararası kamuoyunun Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridi görmezden geldiğine işaret eden Michela, “Uluslararası kamuoyunun Öcalan meselesine yönelik tutumu en büyük çelişkisini yansıtıyor” diye konuştu.
HABER MERKEZİ