PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik “işkence ve kötü muameleye” dair avukatlarının 2010 yılında yaptığı başvuru Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından reddedildi. Öcalan’ın avukatlarından olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Milletvekili Ebru Günay, AİHM’in kararını değerlendirdi. AİHM’nin hükümetlerin çıkarlarına göre karar aldığını bir kez daha ispatladığını belirten Günay, “Sur, Cizre döneminde ve uzun zamandır Türkiye’deki hak ihlallerine yönelik kararlarında AİHM’in olumlu kararı olmadı. Öcalan hakkında alınan kararda da benzer bir durumla karşılaştık” diye belirtti.
Sanki görüşme varmış gibi…
“AİHM sanki müvekkilimiz Sayın Öcalan istediği zaman istediği koşullarda her an avukatına ulaşabilecek, her an bağımsız bir sağlık heyeti tarafından muayene edebilecek de bu haklarını kullanmamış gibi algıyla hareket ediliyor. Ama öyle bir şey yok” diyen Günay, avukatların müvekkillerinin şikâyetine bakmaksızın hak ihlali ve kötü muamele tespit edildiği anda şikâyetçi olup, hukuki süreci başlatacağını hatırlattı. AİHM’in verdiği kararı iki yönlü okumak gerektiğine dikkat çeken Günay, “Burada hem tecridi yokmuş gibi sayan bir noktadan hem de avukatlık mesleğini ayaklar altına alan, avukatın müvekkili hakkında işlem yapma kabiliyetini, kanunun verdiği yetki dayanaklarını kullanmayı yok sayan bir gerekçe ile karar veriyor” diye konuştu. Günay, yaşam hakkı ihlali, işkence ve kötü muameleye dönük başvuruları dışında etkili bir soruşturma yürütülmesine dair de başvuruları olduğuna dikkat çekerek, “Bunu değerlendirme ihtiyacı bile duymamışlar” dedi. ‘AİHM ile CPT çelişiyor’ AİHM’in, CPT raporlarını dayanak göstererek, pratisyen hekimlerin muayene ettiği vurgusunu esas almasına tepki gösteren Günay, şöyle konuştu: “CPT, pratisyen hekimin yaptığı muayenenin yeterli olmadığını söylüyor. AİHM ise pratisyen doktorların muayenesini yeterli görüyor. Bu iki kurum da Avrupa Konseyi’ne bağlı. Karar AİHM’in İmralı’daki tecridi onayladığını gösteriyor.”
‘Karar bir başlangıç
AİHM kararının bundan sonra Türkiye’de yaşanacak hak ihlallerine karşı yaklaşımın bir başlangıcı olduğunu aktaran Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir gerçeklik var. AİHM, CPT ve uluslararası mekanizmaların kendisi Öcalan’a, İmralı Adası’na nasıl yaklaşıyorsa onun başka bir haliyle diğer sorunlara da aynı yaklaşıyor.”
‘Karar taraflı’
AİHM’in artık etkili bir hukuk yolu olup, olmadığını tartışmak gerektiğini kaydeden Günay, “Devletin işkence yapmadığını ispatlaması gerekir. Ama AİHM hiçbir şeye gerek duymadan 8 yılın sonunda, yerel hukuk mekanizmalarının verdiği ret kararlarını aynı cümlelerle bize sunuyor. Gerekçeli karar dışında inceleme girişimi olmadı. Çok taraflı ve insan haklarına uzak bir noktadan bakarak, karar verilmiş” diye belirtti. İmralı’da uygulanan tecrit ve alınan son kararla birlikte siyasal yaklaşımın bir kez daha ayyuka çıktığına işaret eden Günay, şunları söyledi: “AİHM’i oluşturan, sözleşmeye imza atan ve üye devletlerin mahkeme salonlarında temsiliyeti bulan yargıçların olaya yaklaşımının göstergesidir. Öcalan ve İmralı üzerinden deneyimlerimizden yola çıktığımızda yargı bağımsızlığı siyasal çıkarlar söz konusu olduğunda bir karşılık bulmuyor. İş bir anda politik tutuma dönüşüyor. Sayın Öcalan hakkında alınan karar da siyasetin hukuka yansımasıdır.”
ANKARA