Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi’nden Bünyamin Şeker, Elazığ Cezaevi’nde işkence ve süngerli oda tehdidi olduğunu aktardı. Şeker, tutukluları tek kişilik 300 koğuşa yerleştirme uygulamasına geçildiğini de söyledi
Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi’nden avukat Bünyamin Şeker, Elazığ Cezaevi’nde kadın ve erkek tutukluların darp edildiği, işkenceye maruz kaldığı, süngerli odayla tehdit edildiğini aktardı. Şeker, tutuklara gazete, dergi kısıtlamasının getirildiğini, aramalar sırasında kadın tutukluların erkek gardiyanların sözlü tacizine uğradığının bilgisini verdi. Av. Şeker, dışarıdaki siyasi atmosferin cezaevlerine yansıdığını ve resmi olarak kalkan OHAL uygulamalarının devam ettiğini söyledi. Elazığ Cezaevi’nde tutuklulara yönelik yaşam koşullarının her geçen gün daha da zorlaştırıldığına dikkat çeken Şeker, birçok hukuk normunun bertaraf edilerek, keyfi uygulamaların yürürlüğe konulduğunu söyledi. Türkiye’de cezaevlerinde hukuk disiplininin sağlıklı bir şekilde işletilmemesinin keyfi uygulamaları getirdiğini hatırlatan Şeker, “Hukuk disiplini bertaraf edildiğinde vicdan devreye girer, vicdan olmadığında da faşizm olur. Şu an cezaevlerinde uygulamalar aslında faşizan uygulamalardır. Özelde yine bu uygulamaların başında Elazığ Cezaevi geliyor” diye konuştu.
Soruşturma sonuçsuz
Siyasi tutukluların kaldığı 113 cezaevi olduğunu ve bu cezaevlerinin tümünde hak ihlallerinin yaşandığı bilgisini veren Şeker, Tarsus, Elazığ, Van cezaevlerinin en yoğun hak ihlallerinin yaşandığı yerler olduğunu kaydetti. OHAL sonrası Elazığ 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 150 tutuklunun ayakta sayımı kabul etmediği için darp edildiğini hatırlatan Şeker, bu konuda hem tutuklular hem de Diyarbakır Barosu tarafından suç duyurusunda bulunulmasına rağmen savcılığın yürüttüğü soruşturmanın sonuçsuz kaldığını ifade etti.
300 tekli hücre
Elazığ Cezaevi Kampüsü içerisinde 1 ve 2 No’lu Yüksek Güvenlikli cezaevlerinde toplamda 300’e yakın tekli oda bulunduğunu vurgulayan Şeker, şöyle devam etti: “Tekli oda olarak adlandırdıkları, aslında hücre ve tecrit yeri olarak değerlendirdiğimiz odalar. O odalarda şu anda 60’a yakın tutuklu bulunmakta. Bazen ziyaretler gerçekleştirdiğimiz anda dahi slogan seslerine ve saldırılara tanık olabiliyoruz. Birebir görmesek de sesleri işitebiliyoruz. Tekli odalara zorla götürülmeye çalışılan tutuklular var.” Elazığ Cezaevi’nde bulunan tutukluların bir nevi tecrit edildiğini, ceza infaz yasasında tekli odalarda kalması gerekenlerin açıkça yazıldığını belirten Şeker, buna rağmen daha cezası kesinleşmemiş ve yargılama süreci devam eden tutukluların dahi tekli odalara konulduğunu aktardı.
Hasta tutuklulara tecrit
Bu uygulamaların dışında sağlık ve revire çıkmanın problemli olduğunu da hatırlatan Şeker, şöyle dedi: “Tutukluların, revir koşullarında tedavi edilememe sorunları var. Örneğin; tekli hücrede kalan kalp hastası olan Leşker Acer, Yaşar Kırmız, ağır hasta hükümlü ve tek odada kalıyor. Yine Gürbüz Topçu, bir tarafı tamamıyla felç, bir gözünü kaybetti ve tedaviye ihtiyacı var. Tekli odada tutuluyor. Temel ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda olan tutuklular ve hükümlüler de tekli odalarda tutuluyor.”
DİYARBAKIR/MA