CPT heyetinin Eylül ayında yaptığı görüşmeye katılmayan PKK Lideri Abdullah Öcalan, tecritte CPT’nin rolüne vuru yaparak, sorumlu olduğunu belirtmişti
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında kendilerinden haber alınmayan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile diğer tutuklular Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım ile görüşmek için şimdiye kadar yapılan tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı.
Abdullah Öcalan ve beraberindeki tutuklulara dair endişeler sürerken, Avrupa Konseyi’ne bağlı İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), 20-29 Eylül tarihlerinde İmralı’ya ziyaret gerçekleştirdi. Asrın Hukuk Bürosu avukatı dün yaptıkları açıklama ile Abdullah Öcalan’ın CPT heyetiyle görüşmeye çıkmadığı duyumuna sahip olduklarını açıkladı.
Abdullah Öcalan’ın, kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021’de yaptığı telefon görüşmesinin kesintiye uğraması ve CPT ziyaretine çıkmaması, avukat görüş engeline yönelik protesto olarak yorumlanırken, bu durum Abdullah Öcalan’ın daha önceki yıllardaki CPT’ye dair değerlendirmelerini getirdi.
Mezopotamya Ajansı’dan ( MA) Özgür Paksoy’un derlediği görüşlerinde Abdullah Öcalan, İmralı’nın CPT projesi olduğunu, Avrupa Konseyi’nin İmralı koşullarından haberdar olduğunu, uluslararası komployla 15 Şubat 1999’da getirildiği İmralı’da kendisini CPT yetkilisinin karşıladığını belirterek, İmralı tecrit sisteminden de CPT’nin sorumlu olduğuna işaret etti.
‘Pazarlık doğru siyaset yaptırmaz’ uyarısı
Abdullah Öcalan, İmralı’da aile ve avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde sık sık CPT’nin rolüne değinirken, 30 Nisan 2003 tarihli avukat görüşmesinde, “İlk geldiklerinde Norveçli bir kadın, ‘Siz biraz dayanın, biz bunu Avrupa Birliği’nin gündemine getireceğiz’ dedi. Hani nerede? Yalan söyledi. Şimdi Türkiye’yi AB (Avrupa Birliği) çizgisine çekmek istiyorlar, ABD, Yunanistan ile birlikte. Avrupa, ABD ve İsrail’in parmağı var bu işte. Bu yeni durumun arkasında ABD ve İsrail’in rolü var. Girdiğim süreç bu. Bana ayrımcılık yapın demiyorum. Sadece haklarım neyse onu uygulasınlar. Hukuku uygulasınlar. Benim üzerimden pazarlık yapıyor. F tipi kuralları neyi gerektiriyorsa, onu yapsınlar. Yanlış bir politika Türkiye’yi felakete götürür. Ben bir saat, üç saat pazarlığı istemiyorum. Ben hukuku istiyorum. Pazarlık kötüdür. Doğru siyaset yaptırmaz” uyarısında bulundu.
‘Gelip 24 saat kalsınlar’
PKK Lideri, İmralı’da yasaların uygulanmadığını belirttiği 10 Eylül 2003 tarihli avukat görüşmesinde de, “Bana bir şey olursa, Türkiye’nin üzerine kalabilir. Bunun için bu heyeti (CPT) önemsiyorum. Bunları burada müdür beye de anlattım. Bağımsız heyet gelirse, üç gün 24 saat boyunca buradaki yaşantımı gözlesinler. Siz de her hafta gelin. Gelmediğiniz her hafta sistem ağırlaşıyor demektir” diye belirtti.
Düzenli avukat görüşü olmalı
Tecridin kabul edilemez olduğunu ifade eden Abdullah Öcalan, 24 Eylül 2003 tarihinde avukat görüşünün önemine değinerek, “Haftada en az iki saat avukat görüşmesi olmalı. Eğer aile gelirse, bir saat aileye ayrılabilir, bir saati sizinle (avukat) olabilir. Ama gelmezse haftada en az iki saat sizlerle görüşmem sağlanmalı. Mektup ve yazışmalara kısıtlama konulmamalı, bazı şeyleri yazmak istiyorum, mektup alınıp verilmesi gerekiyor. Yayın hakkının da olması gerekiyor. Avrupa Konseyi’ni harekete geçirin. Adalet Bakanlığı’na gidin. Tecrit kaldırılsın, koşullar düzeltilsin. CPT’nin ilkeleri uygulansın” diye konuştu.
‘Sorumlulukları var ‘
Avrupa Konseyi’nin İmralı koşullarından haberdar olduğu tespitinde bulunan Abdullah Öcalan, 13 Eylül 2007 tarihli görüşmede ise, şunları söyledi: “Buraya getirildiğimde CPT’den bir kişi de buradaydı. Koşullarımı onlarla görüşüp öyle belirlemişler. 15 Şubat’ta buraya getirildiğimde, CPT yetkilisi de o gün buradaydı. Hatta o zaman bana, ‘Şimdi koşullarınız bu, ama biz izlemeye devam edeceğiz’ diyordu. Bu nedenle onların da sorumluluğu var.”
‘Bizi kandırmaya çalışmasınlar’
PKK Lideri, İmralı’nın CPT ve AİHM’in önerisi olduğuna işaret ettiği 25 Kasım 2009 tarihli avukat görüşmesinde, şöyle konuştu: “Burası onların bir projesidir. Benim buraya konulmam da onların bir projesiydi. Bu durum böyle bilinmeli. CPT sorumludur. Buraya gelmek zorundalar. CPT kendisi geldi buraya incelemelerde bulundu. F tipine nakledilmem gerektiğini, F Tipi cezaevi inşaatının yapılması ve benim buraya nakledilmem gerektiğini CPT söyledi. Bütün bunları CPT istedi. Bana burada buradaki koşullarımın eskisine göre daha iyi olacağını belirttiler ama hiçbiri olmadı. Koşullarım daha da kötüye gitti. Buraya gelip kendi yarattıkları eserlerini görmeliler. Bizi kandıramazlar, kandırmaya çalışmasınlar.”
‘Hem siyasi hem hukuki bir sorun’
Abdullah Öcalan, kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021’de gerçekleştirdiği “kesintili” telefon görüşmesinde de avukat görüş engeline tepki göstermişti. PKK Lideri, 4 buçuk dakika süren görüşmede, “Bu yapılanlar için hem sen hem de devlet yanlış yapıyor. Nedeni şudur; bir yıldır hiçbir şekilde görüşme yok. Bu yapılanlar ne devlet hukukunda ne de başka bir hukukta yer alıyor. Senin gelmen yanlış ve çok tehlikeli. Devlet de çok tehlikeli. Bu doğru bir şey değil. Bir görüşme olacaksa, hukuksal çerçevede olmalıdır. Bir yıl sonra kendi istekleri üzerine telefonla görüşmesi yaptırmak olmaz. Bu yaptığınız çok yanlış. Devlet de yanlış oynuyor, siz de. Bu asla kabul edilemez. Bu aynı zamanda çok tehlikelidir. Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Avukatlarımın buraya gelerek benimle görüşme yapmasını istiyorum. Bu hukuki bir şeydir. 22 yıldır buradayım. Bu sorun gelecekte nasıl olacak? Bu sorun ancak hukukla çözüme kavuşturulabilir. Çünkü bu durum hem siyasi hem de hukukidir” ifadelerini kullandı.
AMED