Taksim’de ikisi çocuk altı insanın öldüğü bombalı saldırının üzerinden 13 gün geçti. Şimdilik bu saldırının iki sonucu oldu; birincisi saldırıya misilleme olduğu gerekçesiyle Türk Devleti Rojava’ya hava saldırısı başlattı, ikincisi Taksim saldırısının PKK-YPG tarafından yapılmadığı, aksine PKK-YPG’nin savaştığı cihadçı çeteler tarafından gerçekleştirildiğine yönelik somut bulgular kamuoyuna sızdı.
İktidarın planları işte burada tökezlemeye başladı ama destek ummadığı yerden geldi.
Her geçen gün sızan bilgi ve bulgular bu saldırının Suriye’de bulunan cihadçı terör örgütleri eliyle gerçekleştirildiğini gösteriyor. Saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilen Albashir’in 3 abisinin Suriye’de cihadçı çetelerin saflarında savaşırken öldüğü bilgisi sızan ifadelerde görülüyor. Bizzat Sabah gazetesinin ilk olarak servis ettiği ifade tutanağında yer alan bilgilerde Albashir’in abilerinin ÖSO savaşçısı olduğu yönünde. Ortaya dökülen bilgilerin en kritik ve saldırının ilişki ağına dair bulgu; MHP Güçlükonak ilçe başkanı Mehmet Emin İlhan üzerine kayıtlı telefon hattından Ahlam Albashir ile gerçekleştirilen telefon görüşmeleri. MHP’nin sınır bölgesindeki korucular eşliğinde sınırın diğer tarafındaki cihadçı örgütlerle olan ilişkileri sır olmayan bir gerçek.
Saldırının cihadçı çeteler eliyle gerçekleştirildiğine yönelik daha birçok somut durumu söyleyebiliriz ancak bu kadarı dahi bu saldırının nereden doğru hangi amaçlar içerisinde yapıldığına dair tabloyu netleştirmekte.
2015 süreci henüz hafızalardayken ve iktidarın yaklaşan seçimler öncesinde özellikle HDP oylarının, RTE karşısındaki ortak adaya gitmemesi adına, her türlü kötülüğün planlanabileceği bilgisi tecrübeyle sabitken, Taksim saldırısının kimlerin eliyle ve hangi amaçlar çerçevesinde yapıldığı kamuoyunun malumu.
Rojava saldırısı ve işgal girişimi hedefinin, sadece içeride seçim kazanmak olduğunu söyleyemeyiz. Bu saldırı aynı zamanda Rojava’dan tüm dünyaya model olmaya başlayan demokratik yaşamın olasılığını ortadan kaldırmaya yönelik daha kapsamlı ve iktidarın ideolojik zeminden doğru hesaplaşma hedefli olduğunu da belirtmek gerekir. Ancak biz şu anda saldırının iç siyasette özellikle seçim sürecine dair iktidarın hangi eksende işine yarayabileceğine bakalım; Kamuoyu tüm gerçekliği görüyorken ve iktidarın seçimleri kazanabilmek adına işleme koyduğu bu kanlı senaryoya, Millet İttifakı’nın destek vermesi 6’lı masaya bel bağlamış kesim için büyük hayal kırıklığı yaratmaktadır.
Rojava saldırısı iktidarın muhalefeti peşine takarak suça ortak etme planıdır. Kürt halkına “evet sizi haksız yere öldürdük ama yalnız değildik, 6’lı masa da destek verdi” diyebileceği bu senaryo, şimdilik iktidar açısından planlandığı gibi gitmekte. Bu planın işlemesini ise milyonların bu diktatörlükten kurtulma anlamında umut bağladığı Millet İttifakı sağlamaktadır.
Bu umutsuzluk siyasetini yaratan muhalefet parti sözcülerinin ve başkanlarının yaptığı açıklamaları görmeyenler için burada yeniden hatırlatalım;
*CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztırak, Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi ve Rojava’ya düzenlediği hava saldırıları hakkında, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teröre ve terör örgütlerine karşı mücadelesini destekliyoruz” açıklamasını yaptı.
* İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Gece geç saatlerde başlayan sınır ötesi harekât için Türk ordusuna başarılar diliyorum. Askerlerimizin ayağına taş değmesin. İnşallah her şey bizim öngördüğümüz gibi milletimizin hissiyatına uygun olarak gelişir. Zorlu bir süreçtir, Allah kolaylık kılsın” dedi.
*Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Ülkemize yönelik terör tehdidine karşı başlatılan sınır ötesi harekatta kahraman silahlı kuvvetlerimize başarılar dilerim” diyerek destek verdi.
Muhtemelen saray dahi, planladıkları senaryonun adeta çırılçıplak Taksim Meydanı’nda kalması sonrası, Millet İttifakı’ndan böyle güçlü bir destek beklemiyordu. Millet İttifakı’nın bu desteği devam ettirmesi, iktidarın Rojava saldırısı konusunda cesaretlenmesine ve seçimin kaybedilmesine neden olacaktır.
Kendi tabanlarının ferasetinden ve politik okumasından dahi geride kalmış bir Millet İttifakı iktidarı saraya tepside sunmak üzere. Saniyelerin dahi önemli olduğu bu süreçte sarayın kanlı seçim senaryosuna alet olmamaları, toplumsal büyük farkındalığı ve talebi görmeleri gerektiği uyarısını buradan bir kez daha yapalım.
İktidarın kanlı planını gören halklar savaş değil barış istiyor.