25 Kasım’a giderken Birleşik Krallık’taki kadınların durumunu değerlendiren gazeteci Bethany Rielly, kadınlara yönelik saldırılara karşı önemli olanın ‘mücadeleleri birleştirmek’ olduğunu belirtti
Dünyanın her yerinde şiddet ve kadın kırımına karşı kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü sokakta olmaya hazırlanıyor. JINNEWS’in 25 Kasım’a giderken dünya kadınlarıyla yaptığı söyleşiler serisi kapsamında görüştüğü gazeteci Bethany Rielly de, Birleşik Krallık’taki kadınların durumunu değerlendirerek, dünya kadınlarının dayanışmasına değindi.
Hala çok büyük sorunlarımız var
İngiltere merkezli günlük gazete olan Morning Star’ın mülteci sorunları, insan hakları ve göçmenlik alanında yazan muhabirlerinden olan Rielly JINNEWS’ten Melek Avcı ile yaptığı söyleşide, “Cinsiyetler arasındaki ücret farkı zamanla daralmış, kadınlar iş kollarında daha çok yer almış ve işyerinde ayrımcılıkla karşılaşmaları azalmıştır” diyerek, “Ama görünen o ki hala büyük sorunlarımız var. Bence şu anda bölgede konuşulan en acil şey, kadın hakları meselelerinde ülke çapında polisin muamelelerinden ve birçok farklı nedenden dolayı polise duyulan güvenin rekor düşük seviyelerde olması” diyerek hükümetin de bu konuda yavaş hareket ettiğini ve bunun tepkilere yol açtığını söyledi.
Kadınlar tehlike altında
Yine özellikle korona sürecinin kadın kazanımları konusunda ciddi olumsuzluklar yarattığına vurgu yapan Rielly, “Salgın kadınlara büyük bir yük oldu ve on yıllar boyunca kazandığımız birçok hakkı geriye götürdü. Ülkede aile içi istismar ve ayrıca cinsel şiddetle ilgili büyük bir sorun var. İngiltere’de her üç kadından birinin cinsel saldırıya uğradığını söyleyebiliriz ve bu kadınlar geceleri eve giderken çok ihtiyatlı olmaya itiliyorlar. Bu nedenle, Birleşik Krallık’ta kadınlara yönelik şiddetin muhtemelen en yaygın biçiminin cinsel saldırı olduğunu söyleyebilirim.” dedi.
Çok ciddi hareketler var
Kadınların şiddete karşı örgütlenmelerine de değinen Rielly, “Kadına yönelik ihlal kampanyalarında birçok farklı sivil toplum kuruluşu var. Sisters Uncut adlı bir grup var, bu ülkede harcama kesintileri gibi kemer sıkma politikalarının kadınları ve beyaz olmayan kadınları orantısız bir şekilde nasıl etkilediğini vurgulamak için büyük protestolar ve eylemler yapıyor. Cezaevi sistemi içerisinde de polisi ortadan kaldırmak istediklerini açıkça söylüyorlar. Dünya Kadınlar Günü’nde büyük yürüyüşler yapıyoruz. Pek çok hayır kurumu var, bunlar bir nevi kadınları korumak, kanun çıkarmak için hükümet politikasını etkilemeye çalışıyor. Ayrıca eğitimde de artık genç erkek çocukları ve erkekleri bilinçlendirmeye yönelik büyük bir hareket var” diye belirtti.
Her ülkede ayrı baskılar var
İran’da yaşananlara ve kadınların öncülük etmesine ve dünyadan yansımasına değinen Rielly, “Genç kadının öldürülmesinin ardından orada patlak veren protestolara müdahale edildi. Bence Avrupa’da gerçekten vurucu bir his yarattı. Bu aslında tüm Avrupa’da protestoları tetikledi ve insanlar dayanışma için saçlarını kesti. Ortadoğu’daki kadınların durumu, ülkeden ülkeye değişiyor ama sanırım bunu, özellikle İran gibi, kadınların istediklerini giyemedikleri veya bir tür dini inanç ve dini bir diktatörlük tarafından baskılandığı, kadınların potansiyel olarak daha az özgürlüğe sahip olduğu yerlerde görüyoruz. Ama bence Avrupa’da da aşırı cinselleştirilmiş bir şekilde bastırılmış ve belli bir şekilde davranması ve erkekleri memnun etmesi beklenen kadınlar var. Yani kesinlikle bir taraftan kadınlar baskı altında, bir taraftan da özgürler, bence farklı ülkelerde farklı türden baskılar görülüyor” diyerek özellikle eylemlerin bir dayanışma yarattığını söyledi.
Değişim her alanda olmalı
Direnişlere rağmen dünyada kadın haklarının ciddi bir saldırı altında olduğuna da vurgu yapan Rielly, “ABD’nin, kürtaj haklarını yürürlükten kaldırma yaklaşımı ve pandeminin kadınları eve geri döndürme biçimindeki adımlarına bakarsak, yapılacak çok iş olduğunu düşünüyorum. Bunun kadınlar için bir yüzyıl olacağını düşünmek isterdim ama bence birçok açıdan buna uzağız ve Birleşik Krallık’ta da adalet sistemi ve polis açısından kadınların durumunun daha da kötüye gittiğini görüyoruz, ama aynı zamanda son yıllarda bir uyanış çağrısı da var elbette. Eğer bir değişiklik olacaksa, her alanda gelişme olmalıdır” dedi.
‘Korkusuzca haber yapmanız takdire şayan’
Son olarak kadın gazetecilere yönelik baskılara da değinen Rielly, “Bence İran’da kadınlara gösterilen dayanışma, onlara hakları için mücadeleye devam edebileceklerini hissettirdiğine eminim. Dolayısıyla, kadınların yüzyılına sahip olabilmek için, uluslararası dayanışmanın, birbirinin birliğini desteklemek ve farklı kampanya araçlarını benzer şekilde kullanmak için mücadele edilmesi gerekildiğini düşünüyorum. Bence Türkiye’de de şahit olduğumuz gibi, Türk yetkililerin baskısına, kadın gazetecilerin gözaltına alınması ve devletin bu zulmü sürdürmesine rağmen korkusuzca haber yapmaya devam etmeleri takdire şayan bir durum. Bu, dünyadaki kadın direnişinin bir sembolü gibi görülebilecek bir şey ve bu mücadeleleri birleştirmek gerek” dedi.
HABER MERKEZİ