Uğur Kaymaz’ın 13 kurşunla katledilmesinin üzerinden 18 yıl geçti. Davasındaki cezasızlık politikasına dikkati çeken Avukat Reyhan Yalçındağ, bunun yeni ölümlere neden olduğunu söyledi
Yadigar Aygün / İstanbul
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 21 Kasım 2004’te babası Ahmet Kaymaz ile birlikte yaylım ateşine tutulan 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın öldürülmesinin üzerinden 18 yıl geçti. Evlerinin önünde gerçekleştirilen saldırıda ayağında terlikleriyle öldürülen Uğur’a yapılan otopsi işleminde bedeninden 13, babası Ahmet Kaymaz’ın bedeninden ise 8 kurşun çıkarıldı. Uğur ve babasının öldürüldükten sonra yanına bırakılan kalaşnikof marka silah ile çekilen fotoğrafları hafızalara kazınmıştı. Öldürülenlerin kamyon şoförü Ahmet Kaymaz ve 12 yaşındaki oğlu Uğur Kaymaz olduğunun ortaya çıkmasının ardından yetkililer sessizliğe büründü. Ailenin ve avukatlarının çabası ile cinayete ilişkin soruşturma başlatılırken olayda failler cezalandırılmak yerine ödüllendirildi. Cezasızlık politikası nedeniyle Uğur’dan sonra Enes Ata, Ceylan Önkol, Cemile Çağırga, Nihat Kazanhan, Tebriz Dora, Mazlum Turan, Fatma Elarslan, Orhan Aslan, Muhammet Aydemir ve Ali El Hemdan gibi yüzlerce çocuk benzer bir şekilde katledildi. Failler ise hep cezasız bırakıldı.
Cezasızlık politikası sürüyor
Dünya Çocuk Hakları Günü Haftası’nda Uğur Kaymaz’ın katledildiğini hatırlatan davanın avukatı Reyhan Yalçındağ, dava süreçlerinde pek çok hak ihlali yaşandığını söyledi. Faillere karşı cezasızlık politikası uygulanmasından kaynaklı olarak yeni cinayetlerin yaşandığını vurgulayan Yalçındağ, “Uğur Kaymaz, 12 yaşında bedeninden 13 kurşun çıkan bir çocuk. Dosyada erişilen bütün belgelerde, bilgilerde, tanıklık bilgilerinde, video kayıtlarında aslında Uğur ve babasının kasten bilinçli bir şekilde öldürüldüğünü ortaya koydu. Yargılamaların başından itibaren fail olan kolluk güçleri lehine sürdüğü bir cezasızlık politikası var. Uğur Kaymaz’dan Ceylan Önkol’a, Aydın Erdem’den Medeni Yıldırım’a ve Kemal Kurkutlara kadar bu cezasızlık politikası sürüyor. Cezasızlık politikası, yeni hak ihlallerini doğurdu. O günden bugüne kadar güvenlik güçleri tarafından 300’ün üzerinde çocuk öldürüldü” dedi.
Yalanları ortaya çıktı
Dava sürecinde delillerin karartıldığını belirten Yalçındağ, faillerin yalan beyanlarına dikkati çekti. Yalçındağ, “Uğur Kaymaz ve babası Ahmet Kaymaz, kendi avlusundan kamyona doğru erzak battaniye götürürken öldürüldü. Kaymaz’ın ayağında çorap yok, terlikleriyle üzerindeki kıyafetler belli. Ellerinden alınan el swap izlerinde hiçbir şekilde silahla en ufak bir temaslarının olmadığı ortaya çıktı. Silahı kendileri bırakarak çatışma süsü verildi. Her seferinde bunların yalan olduğu ortaya çıktı. Bunu bütün kamuoyu biliyor” diye konuştu.
AİHM kararına uyulmadı
AİHM’in (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi), Uğur ve Ahmet Kaymaz’ın katledilmesine ilişkin yaşama hakkını düzenleyen 2. maddenin ihlal edildiğine karar verdiğini hatırlatan Yalçındağ, Türkiye’nin bu karara uymadığını vurguladı. Türkiye’nin sadece tazminat ödeyerek AİHM kararını yerine getirdiğini belirten Yalçındağ, “Anayasa’ya göre yargılanmanın yenilenmesi ve faillerin hak ettiği cezaya çarptırılması gerekiyordu. Yeniden yargılama talebimiz Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi. Faillere hak ettikleri cezalar verilmedi” dedi.
Caydırıcı cezalar verilmeli
Sonuna kadar adalet mücadelesi vereceklerini söyleyen Yalçındağ, “Cezasızlıkla mücadelenin hiçbir zaman bırakılmaması gerekiyor. Yeni ölümlerin olmaması için caydırıcı cezalar verilmelidir” diye konuştu.