Savaş ve yoksulluk pençesinde yaşamları altüst edilerek, bir 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nü daha haklarından mahrum bir şekilde karşılayan çocuklar, hayallerinin ellerinden alındığını belirtti
Savaş ve yoksulluğun hüküm sürdüğü ülkelerde, yaşam mücadelesi veren çocukları korumak ve yaşam koşullarını iyileştirmek için 20 Kasım 1989 yılında Birleşmiş Milletler (BM), Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalayarak, 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe koydu. Sözleşmede, 4 temel ilke olan “ayrım gözetmeme, çocuğun yüksek yararı, yaşama ve gelişme hakkı ile katılım hakkı” yer aldı. Sözleşmeye Türkiye de dahil olmak üzere 196 ülke taraf oldu. En fazla onaylanan “insan hakları belgesi” niteliğini taşıyan sözleşmeyi Türkiye, 27 Ocak 1995 tarihinde yürürlüğe koydu.
2 milyon çocuk çalıştırılıyor
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF’in 10 Haziran 2021 tarihinde yayınladığı rapora göre, çocuk işçi olarak çalıştırılan çocukların sayısı son dört yılda 8 milyon 400 bin artarak dünya genelinde 160 milyona yükseldi. Türkiye’de de TÜİK verilerine göre yüzde 70.6’sı erkek ve yüzde 29.4’ü kız çocuğu olmak üzere 720 bin çocuk işçi bulunmakta. TÜİK’in aksine sendika ve sivil toplum örgütleri çalıştırılan çocukların sayısının daha yüksek olduğunu kaydediyor. Çorapsız Çocuklar Derneği’nin verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 2 milyon çocuk çalıştırılıyor. Öte yandan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) 2021 raporlarına göre ise 2013-2021 yılları arasında en az 513 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi.
Her sokak başında çocuk işçi
Çocukların en çok çalıştırıldığı ve dezavantajlı konumda olduğu kentlerin başında Amed geliyor. Kentin neredeyse her sokağında, caddede, pazar yerleri ve sanayi sitelerinde her yaştan çalıştırılan çocuklarla karşılaşmak mümkün. Çocuk Hakları Günü dolayısıyla kentin sokaklarında çocukların çalışma koşullarını yerinde inceledik.
‘Hayal kurmak boş’
Seyrantepe Sanayi Sitesi’nde kurulu bir peçete fabrikasında çalıştırılan B.B. (17), ailesinin ekonomik koşullarından ötürü çalışmaya mecbur olduğunu belirterek, en çok özlediği şeyin okul olduğunu söyledi. Günde en az 12 saat çalıştığını dile getiren B.B., “Ancak ailemin beni okutacak gücü yok. Sanayide çalışmak gerçekten zor, bu genç yaşta insanlarla uğraşmak oldukça zor oluyor. Şu an ben okumak isterdim fakat ailemin durumu olmadığı için gitme imkanım yok. Ailemin geçimini sağlamak için çalışmam lazım fakat sanayi koşullarında aldığım maaşla ne ailem ne de ben geçiniyoruz. 12 kardeşiz, evde sadece ben ve bir kardeşim çalışıyoruz. Hafta da bir gün izin alabiliyoruz, o da iş yoğun olduğunda izinlerimizi iptal edebiliyorlar. Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin bir hayalim yok, zaten yaşam koşullarının böyle olduğu bir zamanda hayal kurmak bile boş” dedi.
Yaş 14: Eve ekmek alıyorum
Sanayi içinde atık plastik toplayan 14 yaşındaki M.Y., “Gün içerisinde topladığım naylonları sattığımda sadece 60 TL alıyorum. Bu işi yapmak zorundayız çünkü paramız yok. Kazandığımız parayla evimize ekmek alıyoruz ya da annemize verip evin bir eksiğini karşılıyor. Babam vefat etmiş, annem ve 4 kardeşimle yaşıyoruz. Mecburen çalışmak zorunda kalıyoruz” dedi.
‘Çocuklar ancak iş alanlarında’
Bir oto tamircisinde elektrik işiyle uğraşan 15 yaşındaki M.B., işin ağır ve zor olduğuna dikkati çekerek, günün bazı saatlerinde artık gücünün kalmadığını, vücut direncinin düştüğünü ifade etti. Hem çalışıp hem de okula gittiğini dile getiren M.B., yaşıtlarıyla neredeyse hiç vakit geçirmediğini söyledi. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü diye bir günün olduğundan bile haberi olmadığını ve bu günün kendisine samimi gelmediğini belirten M.B., şöyle devam etti: “Sözde çocukların daha rahat etmesi için yapılmış. Bir kere çocukların rahat olması için önce aile ortamının maddi, manevi iyi olması gerekir. Ailevi durumlardan psikolojisi bozulan çocuklar var. Dışarıda parkta veya başka alanlarda çocukları asla göremezsiniz. Sadece çalışma alanlarında görebilirsiniz. Hava soğuk, ellerimizi ısıtmak için ateş ve soba yakıyoruz. Çalıştığım malzemeler oldukça ağır ve kimse kolay kolay kaldıramıyor. Tek hayalim ileride iyi bir elektrikçi olmak.”
‘Oyun oynayamıyoruz’
Çalıştırılmanın ağır yüküne vurgu yapan ve en az 12 saat sanayide olduğunu kaydeden 15 yaşındaki Ö.D. ise şunları dile getirdi: “Okula gitmiyorum çünkü çalışmak zorundayım. Yaşamım sadece evden işe, işten eve gitmekle geçiyor. Çalıştığım süre boyunca haftalık sadece 200 TL alıyorum. Evin geçimini sağlamak için ben babam ve ablam çalışıyoruz. Dünya Çocuk Hakları Günü, bana göre çocuklara sadece çalışma hakkı veriyor, başka bir hak vermiyor. Haklarımız ve çocukluğumuz elimizden alınmış, sabahları uykumuzdan uyanmak çok zor, arkadaşlarımızla oyunlar oynayamıyoruz sadece çalışıyoruz.”
AMED / MA