İHD İzmir Şubesi, bu hafta 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle gözaltında kaybedilen çocuklara değindi ve 1994’de gözaltında kaybedilen İlyas ve Zeki Diril’in faillerinin cezasızlık politikasıyla korunduğuna dikkat çekti
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, gözaltında kaybedilenlerle ilgili iki haftada bir gerçekleştirdiği basın açıklamasını Konak eski Sümerbank önünde yaptı. Bu haftaki açıklama, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle kaybedilen çocuklar için yapıldı. Ayrıca açıklamada “Kayıplar vicdandır vicdana sahip çık” pankartı açıldı.
Açıklamayı okuyan İHD İzmir Şube Sekreteri Ali Aydın, 27 çocuğun gözaltında kaybedildiğini söyledi. İlyas ve Zeki Diril’in kaybedilmesine dikkat çeken Aydın, şunları kaydetti:
“Şırnak’ın Keldani köyü olan Mehri (Kovankaya) de yaşayan Diril ailesi, köyleri askerler tarafından yakılınca 1990’lı yıllarda İstanbul’a göç ettiler. İstanbul’da büyük zorluklar yaşayan aile, 1993 yılında köylerine geri döndü ve yakılan evlerini yeniden yaptı. Bir kuyumcu imalathanesinde çalışan 16 yaşındaki Zeki Diril ve 12 yaşında olan kuzeni İlyas Diril İstanbul’da kaldı. Burada bir süre çalışarak para biriktirdiler. Biriktirdikleri paraları yanlarına alarak evlerine gitmek için Şırnak’a doğru yola çıktılar. 2 Mayıs 1994 tarihinde henüz evlerine ulaşamadan askeri kontrol noktasında gözaltına alınarak Uzungeçit Jandarma Karakolu’na götürüldüler. Karakolda Nezaret ve Emniyet odası defterine 11 Mayıs 1994 tarih ve 18-19 sıra numarası ile kaydedildiler.”
Soruşturma izni verilmedi, takipsizlikle kapatıldı
Uludere İlçe Jandarma Komutanı Bülent Serdengeçti’nin Diril kardeşlerin gözaltına alındığı gün serbest bırakıldığını iddia ettiğini aktaran Aydın, “Soruşturma takipsizlik kararı ile kapatıldı. 1995 yılında, Zeki ve İlyas’ı gözaltında gördüğünü söyleyen ve Uludere Cezaevi’nde tutuklu bulunan K.Y. isimli kişi, Zeki’nin babasına ‘Çocuklarınızı bir sabah erkenden karakoldan çıkardılar. Çok ağır işkence görmüşlerdi. Sonra bir askerden onların helikoptere bindirilip, bir yerde atıldığını duyduk’ dedi. Soruşturma başlatan Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı görevsizlik kararı vererek dosyayı Şırnak’a gönderdi. Şırnak Cumhuriyet Başsavcısı Ayhan Aygün, girişimlerinden sonuç alamayınca 28 Temmuz 1998 tarihinde, Adalet Bakanlığı’ndan Uludere Jandarma Komutanı hakkında cezai soruşturma başlatma izni istedi. Adalet Bakanlığı soruşturma izni vermedi. Cumhuriyet Savcısı’nın talep etmesine rağmen İlyas ve Zeki Diril’in kaybedilmesinden sorumlu olanların tespit edilebilmesi amacıyla hiçbir cezai dava başlatılmadı. Soruşturma takipsizlik kararı ile kapatıldı” diye belirtti.
AHİM: Sorumlunun devlet
Ailenin daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduğunu kaydeden Aydın, “AİHM, Türkiye’nin Zeki Diril’in gözaltına alınmasının ardından serbest bırakıldığını destekleyen hiçbir kanıt sunmadığını, Uludere’ye sevk edildikten sonra Zeki’nin başına neler geldiği ile ilgili olarak inandırıcı ve ayrıntılı hiçbir açıklamada bulunmadığı tespitini yaptı. AHİM, olayın sorumlusunun devlet olduğuna karar vererek, Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm etti” dedi.
Cezasızlık güçlerinin korunması için bir zırh
Cezasızlık politikasının güvenlik güçlerinin korunması için bir zırh olarak kullanıldığına dikkati çeken Aydın, “Henüz çocuk yaştaki Zeki Diril ve İlyas Diril’in gözaltında kaybedilmesinden sorumlu olanlar da bu zırhın güvencesiyle korunmaya devam ediliyor” diye konuştu.
İZMİR