Taksim’deki patlamada yayın yasağı kararı verilmesini değerlendiren HDP’li Temelli, ‘İktidar suçüstü yakalandı’ yorumunu yaptı. Paris katliamında tetikçinin ölümünü de hatırlatan Temelli çıkıp konuşmasıyla hayatı tehlike oluşabilir’ dedi
İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki İstiklal Caddesi’nde, 13 Kasım’da gerçekleştirilen bombalı saldırıda 6 kişi hayatını kaybetti, 81 kişi yaralandı. Patlamanın ardından bombayı bıraktığı ifade edilen Ahlam Albashir’in de aralarında olduğu 51 kişi gözaltına alınırken, 17 kişi tutuklandı. Patlamanın hemen ardından hükümet yetkililerinin yapmış olduğu açıklamalar, ortaya çıkan görüntüler ve gözaltına alınanların ifadeleri olmak üzere birçok olgu, patlamayı kimin gerçekleştirdiğini ve hedeflenenin ne olduğu konusunda kafa karışıklığına neden olsa da toplumda hükümetin patlamaya ilişkin ortaya attığı iddiaların gerçek dışı olduğu kanısı hakim.
HDP Van Milletvekili Sezai Temelli, yaşanan patlamanın ardından hükümetin ortaya koyduğu iddiaları, muhalefetin yaklaşımını, patlamanın faillerinin ifadelerini ve bu patlamanın topluma yansımasını değerlendirdi.
Çöktürme planı sürüyor
Temelli, Türkiye’de halkı hedef alan bombalı saldırıların 2013-2015 yılları arasında gerçekleştirilen ve adına “çözüm süreci” denen sürecin sonlanmasından hemen sonra gerçekleştiğine dikkati çekerek, saldırıların ülkede yaşanan siyasi krizlerden kaynaklandığına işaret etti. Dolmabahçe Mütabakatı’nın sona ermesinden sonra topluma ve demokratik siyasete dönük saldırıların başladığını ve bununla bağlantılı olan bombalı saldırıların günümüze kadar devam ettiğinin altını çizen Temelli, bu 8 yıllık bombalı saldırılar sürecini “Çöktürme Planı”nın bir devamı olarak gördüğünü belirtti.
5 Haziran benzetmesi
İstiklal’deki son patlamanın iktidarın, kendi yaşadığı siyasi krizi aşmak için kullandığı yöntemin bir parçası olduğunu belirten Temelli, “Yeni bir seçim süreci geliyor. Bu otoriter sistemi seçimli bir otoriter seçime dönüştürmek istiyorlar. Seçimden kendilerini meşrulaştıracak bir şekilde çıkmak istiyorlar. Bu anlamda da şimdiden bu patlamalarla toplumu dizayn etmeye başladılar. Çünkü 5 Haziran’daki patlamadan, bugünkü İstiklal patlamasındaki 7 yıllık iktidar aklından, devlet aklından bahsediyoruz” şeklinde konuştu.
Kurgu tutmadı
Temelli, patlama sonrası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başta olmak üzere tüm iktidar yanlılarının yaptığı açıklamalarına ilişkin, “Suçüstü yakalanma hali o kadar hakim olmuş ki hemen sosyal medyayı yasakladılar” dedi. Temelli, sosyal medyayı yasaklamalarının ardından kendi medya organlarıyla bir dezenformasyon süreci başlatıldığını ifade ederek, “Daha patlamadan 10 dakika geçmişti ki hemen ‘Afrin’den geldi’, ‘YPG’lidir’ gibi birçok bilgi yaydılar. Sanki her şey hazırmış gibi bize anlattılar. Topluma böyle sundular ve böylece tüm tartışmaları kesmek istediler. Yani bir filmin sonunu sunmaya çalıştılar. Bütün kurguyu böyle yapmaya çalıştılar” dedi.
İktidar muhalefet aynı potada
Patlama sonrası iktidarla aynı söylemleri geliştiren muhalefeti de eleştiren Temelli, muhalefeti iktidar gibi savaşı derinleştirmekle suçladı. Muhalefet ve iktidarın bu savaş siyasetinde bir araya gelerek Rojava’ya dönük saldırılarda ortaklaştığını kaydeden Temelli, “Yeni işgallerin peşindeler. Muhalefet iktidara dönerek ‘Hayır, sizin bu şekilde yayılmacı politikanıza karşıyız’ diyerek ortaya çıkacağı yerde, o günü kurtarmaya yönelik standart açıklamalar yapıyor” şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanı Soylu’nun “İstihbarat” ve “bombacı” diye kamuoyuna sunduğu Ahlam Albashır’in durumuna ilişkin de konuşan Temelli, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Bu işlerin uzmanı olmayan herkes Albashır’in istihbarat ya da bombacı olmadığını söyler. Giydiği kıyafetler, davranışları, patlamadan sonra evine dönmesi, polislerin bir saat sonra onu bulması bunun bir senaryo olduğunu herkes anlar. Bu senaryoyu bu kadar kötü nasıl yazdılar sorusuna şöyle yanıt vereyim belki de böyle olmasını istediler. İç çatışmalarda pozisyon alma anlamında ancak böyle olması istenirse bu kadar kötü bir senaryo yazılır. Bu senaryo için ancak Albashır gibi bir profil kullanılır. Zaten bu kadının karakol, savcılık ve mahkeme ifadelerindeki çelişkilerde her şeyi tüm çıplaklığıyla kullanılmış. Zaten mahkeme ifadesi her şeyi ortaya çıkaracak. Ama iktidar bu senaryoyu yeniden yazacak. Şunu da söylemek istiyorum Albashır’in önümüzdeki süreçte mahkemeye çıkıp konuşmasıyla hayatı tehlikesi oluşabilir. Çünkü onun konuşması bu tezgahı hazırlayanları açığa çıkarabilir. Paris katliamını gerçekleştiren tetikçinin cezaevinde infaz edilmesi gibi. Bundan dolayı kamuoyunun bu konuda duyarlı olması gerekir.”
Haber: Ergin Çağlar/ İstanbul-MA