Gazeteci Omer Hujebri, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Rojava Devrimi sonrası yayılan ‘jin, jiyan, azadî’ felsefesinin İran’daki etkisini değerlendirdi
İran’ın Tahran kentinde 16 Eylül’de Kürt kadın Jîna Emînî’nin “ahlak” polisleri tarafından katledilmesinin ardından otoriter rejime karşı yeni bir direniş dalgası başladı. Kadınlar ve gençlerin öncülük ettiği direniş, rejim güçlerinin ağır saldırılarına rağmen 63’üncü gününü geride bıraktı. İran İnsan Hakları Örgütü’ne göre, Kurdistan, Belucistan, Kirmanşah ve Horasan bölgelerinde bulunan onlarca kentte devam eden protestolarda şuana kadar en az 342 kişi katledildi. Ancak katliamlara rağmen protestolar hiç durmadı ve Merîvan’da Nasrin Ghaderi’nin katledilmesi sonrası daha da büyüdü. Ayrıca PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fikirleri üzerinde şekillenen “jin, jiyan, azadî (kadın, yaşam, özgürlük)” ve “diktatöre ölüm” sloganları, protestolara damga vurdu.
İranlı gazeteci Omer Hujebri, ülkedeki eylemlerin amacı, bölgeye yansımaları, öne çıkan talepler ve rejimin toplumun özgürlük taleplerine karşı yaklaşımını değerlendirdi.
Sistemin iflasını gösteriyor
Yaşanan protestoların İran’ın 43 yıllık baskıcı ve anti özgürlükçü sisteminden kaynaklandığına vurgu yapan Hujebri, yaşanan protestoların rejimin iflasını gösterdiğine vurgu yaptı. Kadınların İran’da çok fazla hak ihlali ile karşılaştığına vurgu yapan Hujebri, “Gelinen süreçte toplum bu tarz durumlara karşı artık çok hassaslaştı ve patlama noktasına geldi. Kendini öldüren kadınların, tecavüze uğrayan kadınların çocukları büyüdüler, üniversite okuyorlar. Dünyaya dair devrim süreçlerine dair bir bilgilenmeleri oldu. Bütün bunların bir sonucu olarak bugün yaşanan olaylar meydana geldi. Kurdistan’da bu yüzden Merîvan Xusrevanî meselesî, Şilêr meselesi, Jîna Amînî meselesi büyük toplumsal hareketlere dönüşüyor” dedi.
Jin, jiyan, azadî’nin önemi
Eylemlerde atılan “Jin, jiyan, azadî” sloganının 2000’li yıllarda Kurdistan’ın kuzeyinde ve Rojava’da atıldığını hatırlatan Hujebri, şöyle devam etti: “Geçtiğimiz günlerde Beluci bir kadınla röportaj yapılmıştı. Kadın, ‘jin, jiyan, azadî’ sloganının Beluciler için ne demek olduğunu, tarihsel arka planını, Kurdistan’da nelerin yaşandığını, Kobanê’de neler olduğunu güzel bir şekilde yorumlamıştı. O kadın, 30-40 yıllık süreçte Kurdistan’da nelerin yaşandığını, ne tür baskıların olduğunu derinden hissetmiş ve aktarmıştı. O yüzden bugün sokaklarda olan ve gösteriler yapan insanlar, bilinçsiz insanlar değiller. Tam aksine çok bilinçli kişiler. Gösterilere katılan genç öğrenciler de şunu söylüyorlardı: ‘Ailelerimize söyleyin artık kızlarınız yok, bir daha dönmeyeceğiz geri.’
Rejim sonuç alamayacak
Sinê’de bir oğlu şehit edilen bir anne, taziyesine gelen kişilere, ‘Taziye dileklerinizi istemiyorum, bir kez daha sokaklara dönmenizi istiyorum. Oğlumun yerine siz devam edin ta ki devrim olana, o güzel gün gelene kadar. Benim için güzel gün o zaman olacak’ diyordu. Yine başkaldırı için evlerinden uzak yerlerde olan göstericilere farklı kentlerdeki anne babalar çok yardımcı oluyor. Hazırlıklarını yapıyor, yeme içmeleriyle ilgileniyorlar. Bu gösterilerde topyekun bir başkaldırı söz konusu. Rejim ne kadar da bu olayların üstüne gitse sonuç alamayacak.”
Abdullah Öcalan’ın rolü
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 1980’li yıllarda toplum ve kadına dönük değerlendirmelerine değinen Hujebri, “Hatta ‘Kadın özgür olmadan, toplum özgür olamaz’ belirlemesini yapmıştı. Her toplumun özgürlüğünü ele alırken, öncelikle kadının o toplumda özgür olup olmamasına dair değerlendirmeleri oldu. Kadının siyaset ve yönetimdeki oranı kadar toplumun özgür olabileceğini belirtti. Bu mutlak anlamda fikri, felsefi ve ideolojik bir temeldir. Bu fikirler, 1980 yıllarda ortaya çıktıktan sonra dalga dalga yayıldı. Kadınların gerici IŞİD’e karşı 2010 yılından sonra ‘jin, jiyan, azadî’ felsefesi ile öncülük ettiği Rojava Devrimi’nden sonra bu felsefe dalga dalga bütün dünyaya yayıldı. Bu felsefenin gittiği her toplumda bir etki ortaya çıktı. Bakur’dan Başur’a, Başur’dan Rojhilat’a kadar her yeri etkiliyor” diye belirtti.
Direniş kıvılcımını yaktı
Abdullah Öcalan’ın bir belirlemesinde “20’inci yüzyılın temel sorunlarının demokrasi, kadın ve ekoloji olduğu” yönünde değerlendirmelerini hatırlatan Hujebri, “Bu anlamda İran’daki çelişkiler, diğer üç parçadakine nazaran zirvededir. Bu etkide bulunacak. Bu insanlık tarihinde çok önemli dönüşümler yaratacak ve kitaplara konu olacaktır. Sayın Öcalan’ın fikirleri İran’da direnişin kıvılcımını yaktı. Dolayısıyla Rojhilat’ta Öcalan’ın kazandığını söyleyebiliriz” diye konuştu.
Haber: Ergin Çağlar / İstanbul-MA