Alevi örgütleri, iktidarın cemevi düzenlemesinin Aleviliği devlete bağlama ve asimilasyon planı olduğunu belirtiyor
Yadigar Aygün
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Alevi açılımından sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde ‘Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ kurulması, bir torba yasa içinde Meclis’ten geçirildi. Bundan böyle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görev ve yetkileri arasına “Alevi-Bektaşi kültürünün araştırılması ve cemevleriyle ilgili iş ve işlemleri yürütmek” de olacak. Alevilerin bu yasaya karşı tepkisi sürüyor. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulmasına karşı Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu (ABF), Alevi Vakıfları Federasyonu (AVF), Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Alevi Kültür Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) birlikte mücadele etmeye karar verdiler. Alevi örgütleri, Alevi inancını yok sayan kanunlar yerine bir an önce eşit yurttaşlık taleplerinin kabul edilmesi için mücadele edeceklerini vurguladı.
‘Aleviler cevabını verecek’
AKP’nin iktidarı sürecinde toplumu ötekileştiren politikalar uyguladığını belirten Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Başkanı Mustafa Aslan, AKP’nin kendi Alevilerini yaratmak istediğini belirterek Alevilerin AKP’ye cevabını seçimlerde vereceğini vurguladı. Aslan, “20 yıllık iktidarları sürecinde toplumun farklı kesimlerinde kendi yarattıkları toplum var. Bu süreçte demokratik taleplerini sulandırarak, altını boşaltarak sadece Alevilerin talepleri paraymış gibi, akçeymiş gibi bir algı yaratıyorlar. Ülkede yoksulluğun, işsizliğin had safhada olduğu bu süreçte kendine bir yandaş bulmaya çalışıyor. Aleviler, şunu biliyor: İnancı yok sayılan, ibadeti yok sayılan, kimliği yok sayılan bir ortamda hiç kimsenin söylemleri samimi gelmeyecek. Aleviler, cevabını sandıkta verecek” dedi.
Cemevlerini kontrol altına almak
AKP’nin cemevlerini kontrol altına alarak asimilasyona uğratmak istediğini söyleyen Aslan, Alevilerin yıllardır katliamlara ve yok etme politikalarına karşı mücadele ettiğini söyledi. Yok etme politikalarına karşı mücadele edeceklerini belirten Aslan, “Devletin Alevi’si olmayacağız. Her inancın kendini koruması ve özgür olabilmesi gerekiyor. İnanç kişiye özgü bir şeydir. O yüzden devletin inançları kontrol eden, onu denetleyen, onu tabir eden, onu yönlendiren bir tutumda olmaması gerekiyor. Bu topraklarda şunu biliyoruz ki Sünnilik, devlet tarafından işgal altında. Aleviliğin işgaline asla izin vermeyeceğiz. İnançsal bir kimlik olarak devletin Alevi’si olmayacağız. Biz bu ülkenin vatandaşıyız, yurttaşıyız ama biz inancımızı asla devlet tarafından, iktidarlar tarafından yönetilmesine izin vermeyeceğiz. Cemevlerindeki ibadetleri kontrol altına alarak asimilasyona uğratmak istiyorlar. Bu topraklarda Aleviliği yok etmeye çalışıyorlar ama Aleviler tüm katliamlarla, sürgünlerle yok edilmediler. Aç kaldılar, susuz kaldılar, hakarete maruz kaldılar ama asla inançlarından vazgeçmediler. Bundan sonra da vazgeçmeyecekler” diye konuştu.
Alevileri tek tipleştirmek
Torba yasayla çıkarılan kanunların Alevi inancı ve kimliğini inkar ettiğini söyleyen Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Alevi Kültür Dernekleri Başkanı Ercan Geçmez, “İktidarın, Türkiye Cumhuriyeti’nin aklı hiç değişmedi. Selçuklu Devleti’nden aldıkları akıl günümüzde Neo-Osmanlıcılık ile birlikte Alevileri tek tipleştirme hikayesini sürdürmek istiyorlar. Türkiye’nin sorunu Alevilik değil, Sünniliktir. Sayısal olarak onlar çoğunlukta ve devletleşmiş bir din üzerinden kendilerini hakim kılmaya çalışıyorlar. Devletin diniyle herkese kendileri gibi yaşamayı hükmediyorlar. Bu hükümet de şu anda bu kararname ile bunu yapmaya çalışıyor. Sünniliği zapturaptına almış, şimdi de Alevileri zapturapt altın almaya çalışıyorlar” dedi.
‘Turistlik tesis değiliz’
Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulmasına tepki gösteren Geçmez, Alevilerin eşit yurttaşlık talepleri kabul edilinceye kadar mücadele edeceklerini söyledi. Geçmez, “Biz bir turistik tesis değiliz, bir işletmede değiliz. Herhangi bir otel de değiliz. Bu çok iğrenç bir tutumdur. Bunu hakaret olarak kabul ediyoruz. Bu yasa Alevi inancını yok saymaktır. Biz Alevilerin talepleri yıllardır belli. Eşit yurttaşlık istiyoruz. Elektriğimizi, suyumuzu, doğalgazımızı ödeyin demiyoruz” diye konuştu.
‘Bu politikalardan vazgeçsinler’
Alevilik inancının tek bir kalıba sokulmak istendiğinin altını çizen Okmeydanı Cem Evi Dedesi Eren Yıldırım, AKP’nin bir an önce bu politikalarına son vermesi gerektiğini söyledi. Yıldırım, “Alevilerin yıllardır eşit yurttaşlık için mücadelesi var. Tüm dünyadaki ezilen halklar için eşit yurttaşlık ve barış istiyoruz. Alevi inancının içini boşaltmak istiyorlar. AKP olarak ‘Elimizi taşın altına koyduk’ diyorlar. Bu elini taşın altına koymak değil, Alevilerin kafasına taşı vurmaktır. Barış olsun diye mücadele ediyoruz. Bizim derdimiz, dünyayı güzel kılabilmek. Dünyanın güzel bir dünya olmasını istemiyorlar. İnsanların ayrışmasından, kavgalardan, savaşlardan besleniyorlar. Alevi önderleri, dedeleri yıllardır bedel ödediler. Devletin, cemevlerini kendine bağlayıp dedelere maaş ödemesi yapmaya çalışması devletin Alevi’si, devletin dedesi yapma çabasıdır. Bunu kabul etmeyeceğiz. Dedeler özgürdür. Alevilik tek bir kalıba sokulmaya çalışılıyor. Cemevlerinin belirli kuruma bağlanmasını doğru bulmuyoruz. İktidarın cemevlerinden ve dedelerden elini çekmesi gerekiyor. Dedelere kendi inançlarını empoze etmeye çalışmak, dedelere en büyük hakaret ve saygısızlıktır. Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), iç hukukun ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ‘Cemevleri Alevilerin ibadethanesidir’ ile ilgili verdiği kararlar var. Bu kararı mücadele ederek kazandık. Bundan sonra da mücadelemiz sürecek. Dergâhlarımız, bize geri iade edilsin. Eşit yurttaşlık talebimiz bir an önce kabul edilsin” dedi.
‘Kayyum yasasıdır’
Aleviliğe kayyum atamak istediklerini vurgulayan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Sekreteri Bülent Felekoğlu, bu zihniyete karşı mücadele edeceklerini belirtti. Felekoğlu, “Biz Alevi kurumları yasaya karşı ‘Alevilik torbaya sığmaz’ diyerek Aleviliğe kayyum atayan zihniyete karşı bir süreç başlattık. Bu süreci tüm boyutlarıyla işletmeye çalışacağız. Hem toplumla, hem kurumlarımızla, bu süreci nasıl bir karşı duruş, nasıl daha iyi bir anlatım ve ortaklaştırabiliriz diye çalışacağız. Bu bir kayyum yasasıdır. Bunu kabul etmiyoruz. Türkiye’de kanunların uygulanmasında bir sorun var. Çok kimlikli, çok dilliliği örgütleyecek bir anayasaya ihtiyacımız var. Bunu kuracak ve uygulayacak cesur bir Meclis’e ihtiyacımız var. Biz bu cesareti birlikte taşımak istiyoruz” diye konuştu.
Ne olmuştu?
Erdoğan, ağustos ayında Ankara’da Hüseyin Gazi Cemevi’ne ziyaret gerçekleştirdi. Ardından İstanbul’da Şahkulu Baba Dergâhı ziyaretinde bir ‘Alevi açılımı’ işareti verdi. Bu açılıma göre cemevleri Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı oluşturulacak bir başkanlığına bağlanacaktı, bazı Alevi dedelere maaş bağlanacaktı. Cemevlerinin kirası ve elektrik parası devlet tarafından ödenecekti. Sonrasında bir torba yasa ile bu tedbirlerini yasallaştırdı. Ancak Alevi örgütleri bu planı bir asimilasyon planı olarak niteleyerek karşı çıktılar. Birçok şehirde toplu basın açıklamaları yapıldı. Meclis kapısında yapılmak istenen kitlesel basın toplantısına izin verilmedi. Aleviler, polis marifeti ile oradan uzaklaştırılmak istendi. 16 Kasım günü İstanbul’da gerçekleştirilen basın buluşmasında ise önümüzdeki ay İstanbul’da büyük bir toplantı yapılacağı duyuruldu. Alevi planı bir hareketlenme yarattı, ama iktidarın aleyhine. Bu hareketlenme seçimlere kadar da süreceğe benziyor. Alevileri bölme ve asimile etme planı işleyeceğe benzemiyor.