“Devlet içindeki ceberut yapı, Mehmet Ağar’ın bahsettiği ‘tuğla’, bir türlü çekilemiyor” diyen Paylan, “Bu olayın olduğu gece herkes susturuldu. Bizim de telefonlarımız susturuldu, bir kınama dahi yapamadık. Ama bir kişi konuştu, yayın yasağı var, soruşturmada gizlilik kararı var, kimse konuşamaz ama bir kişi konuştu. Kim konuştu? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konuştu. ‘Kobanê’den talimat geldi, Afrin’den girdi, PKK’nin, PYD’nin yaptığını değerlendiriyoruz’ dedi” hatırlatmasında bulundu.
‘İdlib, Afrin kimin elinde?’
Soylu’nun açıklamalarıyla hüküm kurduğunu ifade eden Paylan, “Bir kadın var, yüzü gözü morarmış, belli ki işkence görmüş gözaltında. Orada bir ifadesi alınmış, daha ifade alınmadan, ifadesini Soylu açıkladı. ‘İtiraf etti’ dedi, ‘ben istihbarat elemanıyım’ dedi. İstihbarat filmlerini pek çoğunuz izlemişsinizdir. İstihbarat kitaplarını da okumuşsunuzdur. Siz hayatınızda böyle şaşkın bir istihbarat elemanı gördünüz mü? Olayı o yapıyor ve evine gidiyor. Evinde yakalanıyor, böyle bir istihbarat elemanı gördünüz mü? Olayın kodlarına bakın, Kobanê’den talimat geldi diyor Süleyman Soylu. Afrin’den girdi diyor, daha sonra İdlib’den girdi diyor. İdlib’i kim yönetiyor? HTŞ’nin elinde. Afrin kimin elinde, Türkiye ve bazı cihatçı gruplar, HTŞ’nin elinde. Burada soru işaretleri kafanıza gelmiyor mu? Geçmişte bu tür provokasyonların içinde devletin içindeki bir karanlığın bir parmağı olmuştur” şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sözlü saldırıları üzerine Paylan, komisyon başkanına, “Sayın Başkan bu hadsiz bakanı susturur musunuz?” dedi.
‘7 Haziran’dan sonra bombalar patlamaya başladı’
Ülkede seçim dönemlerinde benzer provokasyonların olduğunu anımsatan Paylan, “2013-2015’te çözüm süreci vardı. FETÖ ile kavga başlamıştı. 7 Haziran’dan sonra bombalar patlamaya başlamıştı. O dönemde bir darbe dinamiği gördük. Suruç’ta 33 gencimiz katledildi, Ceylanpınar’da iki polisimiz katledildi. Bu olayda da aynı PKK-PYD yaptı diye haberler yapıldı. Davutoğlu’na istihbarat gitti, Davutoğlu’da emri verdi, uçaklar kalktı, bombalamalar başladı, çatışmalı süreç başladı. Dönemin Başbakanı operasyon emri verdi ama bakın bugün ne diyor: Eski defterler açılırsa, birçok kişi insan içine çıkamaz’ diyor. Kim diyor, o dönem hükümetteydi Süleyman Soylu. O günlerde darbe dinamiğinden bahsettik, çatışmaları yöneten devlet içinde bir karanlık var dedik. Gelin bakalım dedik. Araştırma önergeleri verdik, bakmadınız. 13 Şubat 2016 günü bütçeyi görüşüyorduk, Soylu’da çalışma bakanıydı. ‘Dünyayı başınıza yıkacağız’ dedi. Süleyman Soylu’nun derdi yalnızca HDP’ydi. Darbe dinamiğini görmüyordu. 15 Temmuz günü, darbe dinamiğini gördük, Meclis bombalandı. O karanlığı gördük” diye konuştu.
O dönemde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarını ve çatışmaları hatırlatan Paylan, şöyle devam etti: “Cizre’ye çatışmaları durdurmaya giderken, karşımıza 3 yıldızlı komutanlar, polisler çıktı. O çatışmaları durdurmayı engellemek için oradaydılar. İnsanların kanından besleniyorlardı. Darbeye yürümek istiyorlardı. Biz uyardık, siz dinlemediniz. O komutanların hepsi FETÖ’den cezaevinde.”
‘Ülkenin barışına en büyük tehdit Soylu’dur’
İstanbul patlamasının perde arkasını irdeleyen Paylan, “Doğru, Taksim saldırısının iki amacı vardı. Siyasette yumuşama emareleri vardı, Aysel Tuğluk -bir hakkın teslimi olarak- serbest bırakıldı. Cumhurbaşkanı takdiri dışında olamayacağını biliyoruz. HDP’ye bir ziyaret yapıldı, bu da Cumhurbaşkanının takdiriyle oldu, yumuşama emaresiydi. Sayın Bahçeli doğru bir adımdır dedi. Selahattin Demirtaş, özel bir uçakla Diyarbakır’da kalp krizi geçiren babasına götürüldü. Bu da Cumhurbaşkanının idaresi dışında olamazdı. İşte bu yumuşama emarelerine devlet içindeki karanlık el cevap verdi. Ne zaman yumuşama varsa, bu tip provokasyonlar olur. İkinci hedefi ise Soylu ‘Kobanê’den geldi’ dedi. Geçmişte de Hakan Fidan, ‘Sınırın öbür tarafına geçeriz, birkaç füze atarız, sınır ötesi harekatı gerekçelendiririz’ diyor. Bugün de Soylu ‘Kobanê’de emir geldi’ diyerek, sınır ötesine yeni bir harekatın gerekçesini yapmak istiyor. Toplumsal barışa en büyük tehdit budur. Bakın, bu niye yapılıyor? Bu ülkenin barışına en büyük tehdit Süleyman Soylu’dur” şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİ