Hasta tutuklu yakınlarının Amed’den başlattığı ‘Adalet Nöbeti’, bir yılı tamamladı. ‘Sesimiz duyulsaydı cezaevinden bu kadar cenaze çıkmazdı’ diyen tutuklu yakınları, ‘Mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz’ vurgusu yapıyor
Yadigar Aygün / İstanbul
Hasta ve infazı yakılan tutuklular için Amed’de devam eden “Adalet Nöbeti” eylemi, birinci yılını doldurdu. Tutuklu yakınları, Diyarbakır Adli Tıp Kurumu (ATK), Diyarbakır D Tipi Cezaevi ile Diyarbakır Adliyesi önünde 16 Kasım 2021 tarihinden beri nöbet tutuyor. Tutuklu yakınları, haftanın üç günü Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi, Adli Tıp Kurumu (ATK) ve Diyarbakır Adliyesi önünde nöbetini sürdürüyor. Tutuklu yakınları, Amed’deki eylemlerinin yanı sıra 2 kez Ankara’ya gitti. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre 29 Nisan 2022 tarihi itibariyle Türkiye hapishanelerinde 651’i ağır olmak üzere 1517 hasta tutuklu bulunuyor. İHD verilerine göre 20 Ekim 2022 tarihine kadar en az 69 hasta tutuklu yaşamını yitirdi. Tutuklu yakınlarının talepleri kabul edilseydi belki de hasta tutuklu 69 kişi yaşamını yitirmeyecekti. Amed’de nöbet tutan tutuklu yakınları, tüm hasta tutuklular serbest bırakılana kadar “Adalet Nöbeti”ni sürdüreceklerini söyledi.
‘Sessiz kalan zulme ortaktır’
Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde 29 yıldır hapis tutulan Abdulselam Güler’in kardeşi İnci Güler, yakınlarına yönelik adaletsizliği haykırmak için bu eylemi başlattıklarını söylüyor. Güler, kalp ve yüksek tansiyon hastası olan ağabeyinin cezaevinde tek başına yaşamını idame ettiremediğini belirtiyor. Güler, “Hasta tutsaklar tedavi edilmiyor. Adli Tıp Kurumu (ATK), hasta tutuklulara rapor vermiyor. Tutsaklar, sağlık hakkına erişemiyorlar. 30 yıl kendi cezalarını çeken tutsakların infazları yakılıyor. Serbest bırakmak istemiyorlar. Adalet Nöbeti’ne başladığımızdan itibaren tutsakların üzerindeki zulüm daha da arttı. Cezaevlerinde tutsaklara ellerinden gelen tüm baskıları yapıyorlar. Belki siyasi partiler, halk sesimizi duyar dedik. Bize yardımcı olsunlar diye Ankara’ya 2 kez gittik. Siyasi partilerin kapılarını çaldık. Bize verdikleri sözlerin hiçbirini yerine getirmediler. ‘Meclis’e sunacağız, tartışacağız’ diyorlar. Biz hâlâ bekliyoruz. Kör, sağır, dilsizi oynuyorlar. Zulme sessiz duran herkes zulmün ortağıdır. Kimse sessimize ses olmadı. Zulme seyirci kalmayın” diyor.
‘Sonuna kadar mücadele’
Güler, “Adalet Nöbeti”ne başladıklarında seslerine kulak verilse cezaevlerinde bu kadar ölüm yaşanmayacağına dikkati çekiyor. Hasta tutukluların bir an önce serbest bırakılması gerektiğinin altını çizen Güler, “Bu yıl en az 69 tutsak öldü. Sesimizi duysalardı, cezaevlerinde bu kadar ölüm yaşanmayacaktı. Biz tekrar siyasi partileri dolaşacağız, her hafta Adalet Nöbeti’mize devam edeceğiz. Benim bu coğrafyada bir ağabeyim kaldı. Onun da ölmesini istemiyorum. Denetimli serbestlikle bile serbest bıraksalardı, bu kadar fazla ölüm olmayacaktı. Adaleti de ikiye bölüyorlar. Cezaevinin içinde 2’nci bir yargı kurmuşlar. Eşit şartlarda kanunu uygulamıyorlar. Bir an önce ağır hasta tutuklular serbest bırakılmalıdır. Ne pahasına olursa olsun biz adalet aramaya, hasta tutsaklarımız serbest bırakılana kadar eylemlerimize, Adalet Nöbeti’mize devam edeceğiz” diye belirtiyor.
Kürd’üz, suçumuz bu!
Nazime Boltan, tutuklu oğlu Civan Boltan için “Bir gözü görmüyor. Bir eli ise yok. Beyninde de şarapnel parçası ver” bilgilerini veriyor. Boltan, oğlunun ağır hasta tutuklu olduğunu ve bundan kaynaklı kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığını belirtiyor. Boltan, bir yıldır Amed’de oğlu ve diğer tüm hasta tutuklular için adalet mücadelesini sürdürüyor. Boltan, Adalet Nöbeti’ni şu sözlerle anlatıyor: “Biz genel olarak cezaevlerinde bulunan hasta tutuklularımızın serbest bırakılması için yaklaşık bir senedir mücadele ediyoruz. Biz sadece bunu istiyoruz. Bir senelik eylemlerimize hiçbir cevap gelmedi. Sorularımız, isteklerimiz cevapsız bırakılıyor. Biz onlar için zor geliyoruz. Kürd’üz, dilimiz Kürtçedir. Onlar için zor gelen budur ve bundan dolayı bizlere cevap vermiyorlar. Bizim çocuklarımız suç işlemedi. Kürtlüğün mücadelesini verdi” diyor.
‘Sesimizi duymuyorlar’
Boltan, cezaevlerinde hak ihlallerinin giderek daha da arttığına dikkati çekiyor. Siyasi partilerin ve toplumun hasta tutukluların sorunlarına karşı duyarsız olduğunu belirten Boltan, “Meclis’te hiç biz annelerin sesini duyuyorlar mı? Onlarca defa siyasi partileri dolaştık ama birisi bile bize sahip çıkmadı. Kendilerini kör ve lal yaptılar. Bizim isteğimiz nedir ki kendilerini kör yapıyorlar. Çocuklarımızın hastalığına bir çare arıyoruz. Sadece siyasi partilere de değil, tüm dünyaya çağrılar yaptık. Bizim bu eyleme başladığımız günden bugüne cezaevlerinde çocuklarımızın üzerindeki baskı ve zulüm daha da arttı. Görüşlerinde bizlere zulmün daha da arttığını kendileri söylüyor. Ben ölene kadar hem oğlumun hem de davasının arkasındayım. Bizim evlatlarımıza işkence, baskı yapmasınlar. Buna hakları yok” vurgusu yapıyor.
Cezaevlerinde hak ihlalleri artıyor
2013-2021 yılları arasında cezaevinde 9.265 sağlık hakkı yaşandı. 2013-2021 yılları arasında cezaevlerinde 8.045 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. 2013-2021 yılları arasında 10.520 kişi sevk ve sürgün cezası ile hak ihlali yaşadı. 2013-2022 yılları arasında 4.635 kişi disiplin cezası aldı. 2013-2022 yılları arasında 2.029 tane haberleşme hakkı ihlali yaşandı. 2013-2022 yılları arasında cezaevinde 578 kişi yaşamını yitirdi. 2013-2021 yılları arasında cezaevlerinde toplamda 33.072 hak ihlalleri yaşandı. Çözüm sürecinin olduğu yıllarda hak ihlallerinin azaldığı görülürken çözüm sürecinin bitirilip sokağa çıkma yasaklarının ve operasyonların başlamasıyla cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinde hızlı bir artış olduğu tespit edildi.