AKP heyetinin Meclis’teki partileri Anayasa değişikliği teklifi nedeniyle ziyareti ve ziyaret edilen partiler içinde HDP’nin de olması “Anlaştılar Korosu”nun cırtlak sesiyle tekrar sahne almasına yol açtı. RTE’nin sopasından korktukları için HDP’ye uzaktan el sallamaya bile cesaret edemeyenler AKP-HDP görüşmesi sonrası coşa geldiler. Sarayın çizdiği sınırların dışına çıkmayı aklına bile getirmeyenler AKP-HDP görüşmesinden dolayı “fırsat bu fırsat” diyerek HDP’yi yaylım ateşine tutanlar, düştükleri acınası durumun farkına varmaktan halen çok uzaklar. Zira bunlar, AKP’den daha saldırgan, MHP’den daha faşist olduklarını kanıtlarlarsa seçimi kazanacaklarını düşünüyorlar.
Güçlendirilmiş parlamenter sistemde ortaklaşma ve CHP’nin solo olarak ama çoğunlukla detone olarak seslendirdiği, kamulaştırma merkezli sosyal devlet restorasyonu söylemini bir kenarda tutarsak, Altılı Masa’nın, Saray Rejimi’nin sürdürdüğü ırkçı-faşist, neo-liberal politikaların hiçbirine esastan itiraz ettiğine şahit olamadık. Saray tarafından tedavülde tutulan politikaları daha iyi uygulayacaklarını, AKP-MHP’nin bu anlamda başarısız olduğunu iddia ediyorlar. Sistem muhalefeti, ekonomik krizin yoksulları kasıp kavurduğu koşullarda “halkçı bütçe” vb. bir vaatte bulunmuyor, Sarayın gasp ettiği demokratik kazanımların iadesi ve demokrasinin ileriye götürülmesi konusunda da susuyor. Kürt sorununun çözümü için söz söylememek bir yana AKP’yi çözüme yeltenmekle suçlayarak, çözümsüzlük ve savaşı sürdüreceklerini ilan ediyorlar. Keza, kadın sorunu, Alevi sorunu gibi birçok konuda AKP’nin ilerisinde bir söyleme sahip değiller.
Sistem muhalefetinin çıkmazlarını fırsata çevirmek konusunda AKP’nin hakkını teslim etmek gerek. Meclis çalışmalarıyla ilgili daha öncede AKP, HDP ile defaten görüşmüş olmasına rağmen, bu son görüşmenin Havuz Medyası tarafından da özellikle öne çıkarılması bir tesadüf değil. AKP, Altılı Masa içindeki zayıf halkanın Meral Akşener olduğunu gayet İYİ biliyor. HDP’nin destek vermediği bir Cumhurbaşkanı adayının yarış başlamadan yenilmiş olacağını mantık sahibi herkes hesap edebilecekken, Saray tarafından şartlı refleks vermeye yönlendirilmiş “muhalif ırkçılar” HDP’nin adını duydukları anda saldırıya geçiyorlar. M. Akşener’in akılsızca “Açılımcılar kumpanyası, yeniden seyircisiyle buluşuyor! Kumpanyacılar, en sonunda, merdiven altlarında yürüttükleri sufle çalışmasını bırakıp, kamuoyuna, resim verme aşamasına geldiler…” cümlesini kurarken, “Eyy Kürtler, Eyy HDP’liler! Biz iktidara geldiğimizde AKP-MHP’den daha saldırgan politikalar yürüteceğiz” mesajı veriyor. “AKP’den sonra bunlar da bizi kör testereyle kesecekler” fikri; Kürtler, demokratlar, sosyalistler arasında dalga dalga yayılıyor. Sarayın sistem muhalefetini düşürmek istediği “Kurt Kapama” planı tam da burada başlıyor.
AKP-MHP, 1 Kasım 2015 seçiminden bugüne sarsılmaz bir suç ortaklığı kurdular. Meclis çatısı altında HDP ile yapılan sıradan bir görüşmenin AKP-MHP arasında çatlak oluşturacağını düşünenler ya da buradan bir çatlak oluşturmak için debelenenler kısa sürede boşa düştü. “AKP’nin çözüm sürecine geri döneceği, HDP ile ortaklık kuracağı” söylentileri her ne kadar tevatürden öte gitmeyecek olsa da AKP’nin bu tür dedikoduların dolaşmasından memnun olduğu ortada. “Sistem muhalefetinin ırkçı-faşist olduğu ve bir çözüm ihtimali varsa da ancak bunun RTE ile mümkün olacağı” fikrinin yayılması AKP’ye oy kazandırmayacak ama RTE karşısındaki muhalefeti darmadağın edecek. AKP-MHP’den daha ırkçı-milliyetçi olma yarışında olanlar kurt kapanı taktiğiyle seçim kazanmayı hesaplasalar da kendi kurdukları kapana düşüp Saray sofrasında kuzu kapama niyetine “kurt kapama” olma ihtimali çok büyük.
Saray ve sistem muhalefetinin bitmeyen kayıkçı kavgası 2023 seçimiyle nihayete erecek. Saray Rejimi kazandığı takdirde otokratik devlet projesi, daha sertleşerek ve kalıcılaşacak. Emekçiler, Kürtler, Aleviler ve devrimci-demokratlar açısından Saray Rejimi’nin kazanmasının büyük bir saldırı dalgası getireceği aşikâr. Diğer yandan, Altılı Masa’nın hiçbir şeyi değiştirmeden sadece RTE’den kurtulma yönündeki politikası Ekmeleddin faciasından bir ders çıkarmamış olması, HDP’ye yönelik halen yürütülen çökertme operasyonunun, seçim sonrası kendilerine de uygulanacağını idrak etmemiş gibi davranıyor olması kendilerine zarar vermekten öte demokrasi mücadelesini ateşe atıyor.
Saray Rejimi’nden kurtulmanın sihirli değilse de gayet akılcı bir çözümü var; ırkçı-milliyetçi hezeyanları bir yana bırakarak, demokrasi ve özgürlükleri samimi, tutarlı şekilde savunan politik bir hat. Emek ve Özgürlük İttifakı zaten bu demokratik hattın temelini attı. HDP, her koşulda demokrasiyi savunan bir hattan hiç ayrılmadı. Altılı Masa bileşenleri, HDP üzerinden AKP-MHP ile milliyetçilik yarıştırmayı bırakıp, yoksulluk-yolsuzluk ile mücadeleyi ve demokratik bir siyaset zeminini gündeme alabilecekler mi, göreceğiz?