HDP’den Hişyar Özsoy ve Sezai Temelli ile Cumhur ve Millet ittifaklarını, HDP’ye yönelik kapatma davasını ve yaklaşan seçimleri konuştuk: Eğer HDP’nin taleplerini, pozisyonunu hesaba katmazlarsa HDP de onları hesaba katmayacak
Hüseyin Kalkan
Bir AKP heyetinin Anayasa değişikliği ile ilgili HDP’yi ziyaret etmesi siyasette fırtınalar yarattı. Bütün baskılar HDP’yi alandan silmeye, sindirimeye yetmedi. HDP mücadele ile siyasette kilit konuma geldi. Türkiye’nin kilit partisi oldu. Bugün eğer korku duvarı aşılmışsa bu mücadelenin önemli bir payı var. Ve bu mücadeledir ki AKP’yi HDP ile görüşmek zorunda bırakmıştır. Nedense başka partilerle görüşmesi garip karşılanmadığı halde HDP ile görüşmesi üzerine çeşitli spekülasyonlar yapılmaya başlanmıştır. Bu gelişmeleri HDP’den iki isimle, Dış İlişkiler Komisyonu Eşsözcüsü Hişyar Özsoy ve HDP Van Milletvekili Sezai Temelli ile konuştuk.
Muhalefetin(!) Kürt korkusu
Bazı yorumcular muhalefet partilerini HDP ile yan yana gelmekten korktukları için eleştiriyorlar. Bu eksik bir eleştiridir. İYİP gibi bazıları Kürtler için herhangi bir demokratik kazanım meydana gelmesinden de korkmaktadırlar. Meral Akşener’in 9 Kasım’da Meclis’te yaptığı grup konuşması buna örnektir. Kürtçe anadilde eğitimden korkuyorlar, hasta tutukluların cezaevinden çıkmasından korkuyorlar, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kalkmasından korkuyorlar, savaşın bitmesinden korkuyorlar. Her normal cumhuriyet vatandaşının kullandığı hakların Kürtler tarafından kullanılmasından korkuyorlar. HDP’li Hişyar Özsoy İYİP Genel Başkanı Meral Akşener’in bu çıkışını şöyle değerlendiriyor: “Meral Akşener her zaman yaptığı gibi milliyetçilik yarışına girip HDP’ye saldırmayı tercih ediyor. İlginç bir durumdur. HDP, Meclis’in üçüncü büyük partisidir, siyaseten rüştünü ispatlamıştır. Hemen hemen her kırılma döneminde tarihsel sorumluluğunu yerine getirmiş köklü bir parti. Bekir Bozdağ ve AKP heyeti önce CHP’yi ziyaret etti, sonra HDP’ye geldiler. HDP’nin koridorundan geçip İYİ Parti’ye gittiler. İYİ Parti ile görüştüler. Dolayısı ile Akşener’in bu tür spekülatif söylemlere başvurması doğrusu akılla mantıkla izah edilecek bir durum değil. Evet bir tarafta belki MHP’yi ve AKP’yi milliyetçi argümanlarla biraz sıkıştırıp biraz oy toparlamaya çalışıyor. Onların tabanlarına oynuyor. Milliyetçi tabana, ırkçı tabana oynamaya çalışıyor. Ama diğer taraftan tam da bu tutumu yüzünden genel anlamda muhalefetin işini de alabildiğine zorlaştırıyor.”
‘Mücadele ile buraya geldik’
HDP’nin hem aldığı oylarla hem verdiği mücadele ile siyasette kilit konuma geldiğini belirten Özsoy, partisinin konumu ile ilgili şunları söylüyor: “Bu ülkede iktidar olmak isteyen herhangi bir siyasi parti, herhangi bir güç HDP’yi karşısına alarak bunu nasıl yapabilir? Bu hali ile bu pozisyonu ile Akşener, direk Erdoğan ve Bahçeli’nin amaçlarına hizmet eden bir konumda. Bu spekülasyonların ötesine baktığında aslında durum şudur. HDP çok önemli bir siyasi birikime sahip, bu seçimlerde önemli bir rol oynayacak. HDP bütün baskı ve saldırılara rağmen bu seçimlerin sonuçlarını-hem parlamento hem başkanlık seçimlerini- belirleyecek bir noktadadır.
“Tam da böylesine merkezi ve güçlü bir pozisyonu var. Ama iktidar da muhalefet de bir taraftan HDP’nin desteğini isterken bir taraftan da HDP’yi kriminalize etme yolunu gidiyor. Bu hem muhalefetin hem de iktidarın içinde olduğu aciziyeti gösteriyor. Bu noktada tabi hükümet kanadı cesur davrandı. Burda muhalefetin yapması gereken şey neden HDP, AKP ile görüştü değil, muhalefet olarak HDP ile görüşmek ve HDP ile ne görüşeceğini oturup tartışıp karar vermesi gerekiyor. HDP Türkiye’de siyaset yapmak isteyen herkesin hesaba katılması gereken güçlerden bir tanesidir. Bütün baskılara bütün vahşetlere rağmen dimdik ayakta ve seçimlerin sonuçlarını tayin edebilecek kadar bir gücü biriktirmiş, bir potansiyeliaçığa çıkarabilmiştir. Türkiye’yi idare edebilme iddiası olan kim varsa HDP’yi hesaba katmak durumunda. Eğer HDP’nin taleplerini pozisyonları ve tabanını hesaba katmazlarsa HDP de onları hesaba katmayacaktır.”
HDP’yi araçsallaştırmak
Hem muhalefet partilerinin hem iktidar blokunun HDP’ye yaklaşımını değerlendiren Sezai Temelli, iki blokun da HDP’yi hem kriminalize etmeye çalıştıklarını hem de kendi planları açısından araçsallaştırmaya çalıştıklarını söylüyor: “Cumhur ve Millet ittifakında HDP’yi araçsallaştırma anlayışının hakim olduğu görüldü. Dolayısıyla da kendi politik pozisyonlarına göre HDP’ye yaklaşan, HDP ile bu anlamda bir ilişkilenme, bir siyaset üretme anlamında meseleye bakmayan kendi çıkarları üzerinden HDP’ye bir yer konumlandırmaya çalışan bir anlayışın her iki ittifakta da hakim olduğunu görmüş olduk. Her şeyden önce bu ziyaretin doğal bir ziyaret olduğunu kabul etmek gerekir. Meclis çatısı altında böyle görüşmelerin yapılmaması aslında abes olur. Meclis çatısı altında bütün yasama faaliyetleri sırasındapartiler sürekli olarak birbiri ile karşılaşır, dialoglar kurar, bazende bu konularda sert tartışmalar yaşanır. Bunlar normal durumlardır. Tabiki Cumhur İttifakı’nın beklentileri ile Millet İttifakı’nın beklentileri faklı. HDP’yi araçsallaştırarak kendi hesaplarına uygun bir yere konumlandırmak, bunun da kamuoyu gündemine taşımak gibi bir amaçları var. Biz çok net olarak tavrımızı koyduk. HDP gerçekten bu gün Türkiye’de siyaset üreten, gerçek anlamda Türkiye’nin sorunlarına çözüm üreten, başta Kürt meselesi olmak üzere bütün sorunlara demokratik çözümler üreten bir parti. Diğer ittifakların salt iktidar hedefleri ile salt seçim hesapları ile bütün meselelere yaklaştıklarını ve bir çözüm paketlerinin olmadığını bu son olayda da bir kez daha görmüş olduk. Cumhur İttifakı dediğimiz ittifak Türkiye’de bir otoriter rejim var etmiş, faşizmi kurumsallaştırmış bir ittifaktır. Dolayısı ile HDP açısından faşizmin yıkılması öncelikli hedeflerden biridir. Ama şunu da söylemek gerekiyor Millet İttifakı Türkiye’den bir demokratik seçenek olmaktan çok sadece Cumhur İttifakı karşısında bir hükümet seçeneği olarak kendini konumlandırdığı için HDP’yeyaklaşımı da çok araçsal bir yaklaşımdı. Bu da kabul edilebilir bir şey değildir.”
Muhalefeti bölmek
Özsoy’a göre AKP’nin tek bir amacı yok. Bir tarafta kaybettiği Kürt oylarını geri kazanmak istiyor, bir taraftan da muhalefet içinde çatlak yaratmaya çalışıyor. Özsoy, Meral Akşener’in çıkışının AKP’nin işini kolaylaştırdığını belirterek şunları ekliyor: “AKP bir taraftan kaybettiği muhafazakar Kürtlerin oylarını tekrar toparlamaya çalışıyor, ama diğer taraftan belki de dahada önemlisi böyle bir hamle ile muhalefet içerisindeki çelişkileri, çatışmaları derinleştirmeye çalışıyor. Bu konuda da özellikle İYİ Parti’nin tepkilerine bakıldığında kısmen de başarılı olduğu görülüyor. Akşener’in bu meseleyi tartışması, tartışma biçimi hatta HDP’ye yönelik hakaretamiz sözleri birincisi çirkindir, ikincisi gayri ciddidir. Siyaseten gayri ciddidir. Bütün toplumsal muhalefetten Türkiye’nin düştüğü durumdan kurtarması için bir yol haritası beklerken, bu çıkış hayal kırıklığı yaratmıştır.”
Demokratik Cumhuriyet seçeneği
Sezai Temelli, HDP’nin çoklu krize karşı alternatifi şu şekilde ortaya koyuyor: “Hem Cumhur İttifakı’nın hem Millet İttifakı’nın ortaya koyduğu çözümsüzlüğün sürdürülemez olduğunu görüyoruz. Müesses nizamın devamına karar vermiş bu iki ittifaka karşı başka bir yol ortaya koymak gerekir. HDP bu çözümü ortaya koyarak bir kilit rol oynuyor. HDP çoklu krize bir demokratik bir seçenek ortaya koydu. İşte bu seçenek hem Cumhur hem Millet ittifakını rahatsız etmektedir. Bu seçenek Demokratik Cumhuriyet seçeneğidir. Demokratik Cumhuriyet seçeneği Türkiye’deki mevcut sorunlar bir çözüm üretmektedir. Hem de Türkiye’nin geleceğini nasıl öreceğine dair bir yol haritası ortaya koymaktadır. Üçüncü Yol olarak bizim adlandırdığımız, pradigmal olarak değerlerimize sıkı sıkıya sarıldığınız bu seçenek olma hali aritmetik durumu çok çok aşan, toplumun en geniş kesimlerine ulaşan bu anlayışla bugün herkesin neden HDP’yi tartıştığı sorusuna yanıt oluşturmaktadır. Türkiye her şeyden önce bir yıkımla karşı karşıya. Ciddi anlamda ekonominin çöktüğü, çoklu krizlerin yaşandığı bir ülke. Ve bunun temel nedenlerden biri Kürt meselesinin çözümsüzlüğü ve savaş politikaları. Bunun temel nedenlerinde bir emeğin aşırı sömürülmesi, bunun temel nedenelerin de bir ekolojik yıkımın artık taşınamaz bir hale gelmesidir. Bütün bu temel meseleler üzerinden baktığımızda kimin gerçekte Türkiye’de seçenek olduğu görülecektir. Sadece seçim hesapları ile meseleye yaklaşanlar büyük bir yanılgı içerisindedirler. Bu son olayda şunu gördük; HDP’nin ortaya koyduğu bu siyasete karşı siyeset üretemeyenlerin acze düştüğünü HDP üzerinden yaptıkları tartışmalarda bir kere daha görmüş olduk. Nasıl AKP-MHP iktidarı sürekli olarak HDP’yi kriminalize etmeye çalışıyorsa, bu görüşme üzerinden Altılı Masa içinde özellikle İYİ Parti’nin HDP’ye aynı şekilde yaklaşan bir konuma sahip olduğunu bir kere daha gördük. Neden? Siyaset olarak yaşadıkları bu darlığı HDP tartışmaları ile aşmak istiyorlar. Bunu HDP çok iyi gördü ve gereken yanıtı da güçlü bir şekilde verdi.”
HDP’nin rolü
HDP’nin geldiği konumun basit bir aritmetik meselesi olmadığını belirten Hişyar Özsoy, sözlerini şöyle südürdü: “HDP önümüzdeki seçimlerde Türkiye’nin demokratikleşmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Ama bu tabi basit bir aritmetik durum değil. HDP’nin alacağı yüzde 13-15’i anketler gösteriyor. Belki daha fazlası olabilir. HDP’ye olan destekte belli bir yükseliş trendi var. Özellikle de Kurdistan’da AKP çözülürken. Dediğim gibi bu mesele sayısal, kantitatif bi mesele değil. HDP üçüncü alanı örgütleyerek siyaset yapmaya çalışıyor. Biz açıkça Cumhur ve Milet ittifakının son derece milliyetçi, son derece popülist olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’de genel anlamda iyice sağa kaymış bir siyaset var. Hepsi sağcılıkta, milliyetçilikte, popülizmde, birbiri ile yarışan partiler. HDP buna karşı üçüncü bir alanı örgütlemeye çalışıyor. Ve bunu yaparken de iki hedefimiz var. Birisi tabi bu iktidarı değiştirmek istiyoruz. Bunun çabasını gösteriyoruz. Ama bu yetmez diğer taraftan da muhalefeti genel anlamda demokratik bir alana doğru zorlamak, muhalefeti de dönüştürmek gerekiyor. Çünkü biz mevcut durumda Millet İttifakı’nın muhalefet etme biçiminden, argümanlarından, yöntemlerinden, söylemlerinden rahatsızlık duyuyoruz. Birçok noktada da bunun için HDP’ye bir üçüncü alanı örgütleme misyonu yüklüyoruz. Bu çerçevede biliyorsunuz Emek ve Özgürlük İttifakı kuruldu. Seçimlere doğru giderken bunu mümkün mertebe genişletmeye çalışıyoruz. Biz Emek ve Özgürlük İttifakı’nı genişletebildiğimiz oranda Erdoğan’ın iktidarına bir nokta koyabiliriz. Ama aynı zamanda iktidara talip olduğunu söyleyen Millet İttifakı’nın da gücümüz oranında demokratik bir alana yönelmesi için zorlayabiliriz. O açıdan herkesi bu üçüncü alanı daha büyük örgütlemeye davet ediyoruz. Üçüncü alanı örgütleyebildiğimiz oranda siyaseti dönüştürebileceğimizi söylüyoruz. Bunun için de insanları üçüncü alanı büyütmeye davet ediyoruz.”