Katar ortaklı ‘Siirt Çinko Flotasyon ve İzabe Tesisi’ Erdoğan tarafından açılmıştı. Bu tesis Hakkari, Şırnak, Malatya, Sivas, Van ve bölgenin birçok ilinde çinko, kurşun, bakır vd. madenlerden çıkarılacak olan cevheri işleyecek
Yusuf Gürsucu
Siirt’te 2020 yılı Ocak ayında temeli atılan, 2021 Aralık sonunda AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan “Siirt Çinko Flotasyon ve İzabe Tesisi”, başta Hakkari olmak üzere Şırnak, Malatya, Sivas, Van ve bölgenin birçok ilini kapsayan alanda çinko, kurşun, bakır vd. madenlerden çıkarılacak olan cevheri işleyecek. Mayıs 2021’de Siirt Organize Sanayi Bölgesi’nde inşaatına başlanan tesiste ilk fazda yıllık 50 bin ton külçe çinko üretimi yapılacağı ve ayrıca yılda 132 bin ton ‘Sülfürik Asit’ üretiminin yapılacağı tesis inşaatı ise geçtiğimiz mart ayında başladı. Katar ortaklı tesis, ÇED ve arıtma tesisinden muaf tutuldu. Bu, Siirt’i de içine alan Kürt coğrafyasının yeni bir yağma saldırısıyla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
‘ÇED Gerekli Değil’
Siirt Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Doluharman Mahallesi, Halfetten mevkiindeki Lineer Metal Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Katar ortaklığı ile yapılan tesisi, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ÇED’den muaf tuttu. 18.02.2021 tarihli Çevre Ve Şehircilik İl Müdürlüğü ÇED Raporu duyuru metninde, “Lineer Metal Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından kurulması planlanan ‘Siirt Çinko Flotasyon ve İzabe Tesisi’ projesi ile ilgili olarak hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu, İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) tarafından incelenerek son şekli verilmiş olup, söz konusu rapor halkın görüş ve önerilerini almak üzere ÇED yönetmeliğinin 14. Maddesi (1) nolu bendi kapsamında Bakanlığımızda ve İl Müdürlüğümüzde On (10) takvim günü görüşe açılmıştır” ifadeleriyle ilan edildi. Ancak ‘Flotasyon ve İzabe Tesisi’ ile ilgili ÇED raporuna bakanlığın ve il müdürlüğünün arama sayfalarında ulaşmak mümkün olmadı.
OSB’de arıtma yok
Siirt OSB’de kurulan tesisin atık sularını arıtacak bir arıtma olmadığı gibi, herhangi bir arıtma tesisi de OSB’de bulunmuyor. OSB’de sadece biri ambalaj diğeri ise ‘eğitim’ üzerine çalışan 2 şirket bulunduğu OSB Web sitesinde yer alıyor. İzabe ve flotasyon tesislerinin çalışmaya başlamasıyla birlikte içinde siyanür de bulunan birçok kimyasal atık bölgede kazılacak havuzlara ya da kentin atık giderlerine verme olasılıkları ortaya çıkıyor. Hem arıtma tesisine ihtiyaç duyulmaması hem ÇED gerekli değildir raporu, Kürt coğrafyasına kolonyalist gözlerle bakıldığının açık kanıtı. Kürt coğrafyası söz konusu olduğunda yasa hükümleri kolaylıkla rafa kaldırılıyor.
Su varlığı tesise bağlandı
Şirketin web sitesinde, “Türkiye’nin başlıca oksitli çinko maden bölgelerinden birisi olan Hakkari bölgesi başta olmak üzere, Hakkari’den Malatya’ya kadar Güney Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesi maden ocaklarından sağlanacak çinko minerali, zenginleştirme ve işleme amacıyla Siirt’e getirilerek entegre tesiste işlenip çinko külçeye dönüşecektir” ibaresi yer alıyor. Ayrıca tesisin su ihtiyacı için oluşturulacak 300 bin metrekarelik göletin, bölgenin ekolojisine önemli katkı sağlayacağı ve “güzellik” katacağı iddia ediliyor. Oysa asıl gerçek bölgedeki su kaynakları bu fabrikaya bağlanacak, zenginleştirme tesisinin her aşamasında yoğun kullanılacak ve ortaya çıkan zehirli atık suları ile bölge zehirlenecek.
Madenci ‘uç ürünü’ sever
AKP iktidarı Türkiye coğrafyasının yüzde 60’ına aşkın doğal alanları için maden lisansları hazırlayarak sermayeye açtı. Binlerce ihale düzenleyen iktidar, madencilik faaliyeti dışında son dönem ihalelerde ‘uç ürün elde etme’ şartı arayarak ihaleleri yaparken, ‘uç ürün’ vurgusu maden şirketlerinin ilgisini arttırdı. Altın, gümüş, kurşun, çinko, bakır, demir gibi madenlerden uç ürün elde etme süreci madenlerin doğada yarattığı yıkımı kat be kat arttırıyor, bu bölgeleri siyanüre, sülfürik aside boğuyor, yaşam adeta kökten yok ediyor. Hakkari, Van, Şırnak coğrafyalarında maden ihaleleri sürekli hale getirilirken, Katar ortaklığında kurulan tesisin ‘uç ürün’ elde edilmesi için kurulduğu anlaşılıyor.
Türk Sanayisi’ne arz edilecektir!
Şirket web sitesinde, “Hakkari’den Malatya’ya kadar Güney Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesi maden ocaklarından sağlanacak çinko minerali, zenginleştirme ve işleme amacıyla Siirt’e getirilerek entegre tesiste işlenip çinko külçeye dönüşecektir… Bunların yanı sıra Kurşun, Kadmiyum, Nikel ve Kobalt vb. gibi değerli metallerden oluşan 5.000 ton/yıl konsantre bazında yan ürünler de üretilip Türk Sanayisi’ne arz edilecektir. Dolayısıyla çinko ve yan ürünlere dayalı nihai ürünlerin entegre olarak üretilecek” deniliyor. Açıklamada da belirtildiği gibi, Kürt illerinde yağmalanacak doğal zenginlikler, batı kentlerindeki sanayi şirketlerine peşkeş çekilecek.
İzabe tesisi 2022 sonu faal
Dünya Gazetesi’ne konuşan Lineer Group Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Baydarman, “İzabe çinko tesisini açarken kireç ve sülfürik asit gibi kimyasalların üretileceği tesislerin de temellerini attık. Sülfürik asit tesisimiz 2022’nin sonunda faaliyete geçecek. Çinko; kurşun ve demir ile beraber çıkıyor. Demiri bölgedeki çimento fabrikalarına veriyoruz. Kurşunu ise yıl içinde tamamlanacak tesisimizde değerlendireceğiz. Elimizde kalan nikeli iç pazara vereceğiz. Kadmiyumu ise ihraç ederek ülkemize katma değer yaratacağız” sözleri dikkat çekiyor.
Bölge kentleri tüketenmiş
Açıklamalarda, çinko izabe tesisinin 200 dönüm üzerine planlandığı ve 130 dönümde inşaatların tamamlandığı söyleniyor. Kalan 70 dönüme sülfürik asit tesisi kuracakları, 400 dönüm daha yer talebinde bulundukları ve 2024’e kadar 600 dönüme ulaşacakları belirtiliyor. Fabrikanın başta Hakkari olmak üzere Siirt ve Şırnak’taki maden sahalarından besleneceğini söyleyen Baydarman, “Bu yatırım ile büyük maden rezervleri olan bu şehirler hem ülkeye katkı sağlayacak hem de tüketen şehirler olmaktan çıkarak üreten şehirler kategorisine girecek” diyor.
Fabrikada üretim durdu!
Geçtiğimiz Eylül ayında açıklamalarda bulunan Baydarman,tesiste üretimi geçici olarak durdurduklarını açıklamıştı. Yönetim, daha önce aralıklarla iki trafoda yaşanan patlamalar üzerine işçilere, “arızalar giderilinceye kadar üretime 2 ay ara verdik” açıklaması yaparken, Baydarman basına yaptığı açıklamada ise “artan enerji fiyatları gerekçesiyle yeni bir enerji sistemi kuruluncaya kadar, üretime 2 ay ara vermek zorunda” olduklarını belirtilmesi açıklamalardaki tutarsızlığı gösterirken, ardındaki asıl gerçeği merak konusu haline getirdi.
Yağmanın adı; DAKA
Hakkari’de maden sahaları genişlerken Hakkari’den Şırnak’a kadar 100 km uzunluğunda dağlar çinko, kurşun vd. maden sahaları olarak işaretlendi. Şırnak’ta son dönem yaşanan ağaç katliamlarının gerçekleştiği ormanlar maden bölgeleri ile çakışırken, bölge adeta sömürgecilik dönemlerini aratmayan biçmde yağmaya açıldı. Valilik, ağaç katliamlarıyla ilgili gençleştirme iddiasında bulunuyor. Bölge ormanlık alanlarının sık orman olmaması ve yüzlerce TIR’la taşınan katliama uğratılmış ağaçların iddia edildği gibi gençleştirme olamayacağını ortaya koyuyor. Ulaştığımız bazı bilgiler ağaç katliamlarının Orman İşletme Müdürlüğü’nün inisiyatifi dışında yapıldığını, daha üstten gelen emirlerle yapıldığını ve katliamın çok boyutlu amaçlara hizmet için gerçekleştirildiğini gösteriyor.
Havaya kurşun ve arsenik
Flotasyon ve izabe denilen süreçler, hem havayı hem de suları kirletme özelliğine sahip. Atmosfere nüfuz eden bu tesislerde oluşan sülfürik asit bölgede ciddi boyutlarda asit yağmuru üretir. İşlem sonrası ortaya çıkan tehlikeli atık sahaları her koşulda yeraltı suyuna sızar. Hem bu tesiste hem de büyüyecek olan madenlerde ortaya çıkan ve çinko gibi madenleri içeren tozlar soluduğumuz havayla akciğerlerimize kadar ulaşır. Yapılan işlemle birlikte bacalardan salınabilen ve çevredeki ortamları kirletebilen kurşun ve arsenik gibi ağır metaller serbest kalır. İzabe işlemi, ağır metalleri serbest bırakmak için cevherleri ısıtma işlemidir. İzabe işleminin başlıca zararlı çevresel etkileri ise şunlardır: Muazzam miktarlarda hava kirletici emisyonlarını ortaya çıkarır ve suda büyük bir kirliliğe neden olur.
Siyanürlü yıkım projesi
Doğu Anadolu Kalkınm Ajansı’nın (DAKA) Hakkari’de maden zenginleştirilmesine yönelik hazırladığı fizibilite raporu dikkat çekici. Raporda, “Sfalerit genel olarak, ksantat tip bir kolektörle yüzmez (çinko ksantatın çözünürlüğü oldukça yüksektir), fakat pülpte bulunan Pb2+ ve Cu2+ iyonları çinkoyu aktifleştirerek yüzmesini sağlayabilir. Bunu önlemek için çinko minerallerini bastırmak amacıyla siyanürler (NaCN veya KCN) ve ZnSO4 kullanılmaktadır” (Uysal, 2011) (2). Siirt’te inşası biten tesiste sülfürik asit ve siyanür gibi ağır mataller içeren kimyasallar kullanılacağını belirtmek gerekir. Siyanür ve sülfürik asit yaşamı zehirlerken, maden sahaları ise Siirt, Şırnak ve Hakkari’nin o güzelim doğasını yerle bir edecek. Bölge halkının en büyük sorunlarından biri olan işsizlik ve yoksuluğun üzerine inşa edilmeye çalışılan yıkım projesinin bölge halkına hiçbir yararı olmadığı gibi nefesini kesecek.
Türkiye ve dünyadan bazı örnekler:
Ölü kent: Balya
Balıkesir’in Balya içesinde de çinko-kurşun maden ve izabe tesisi 1880’li yıllarda bir Fransız şirketi tarafından 1939 yılına kadar (Société des mines de Balya) işletildi. 1940 yılında kapanan maden işletmesi, aynen Siirt’te kurulan cevher ayıklama, izabe tesisi, flotasyon tesisini içeriyordu. Balya’nın ilçe merkezi, bugünkü nüfusu 12.000’in altına inmiş, ormanlık alanı kurumuş, havası-toprağı zehirlenmiş ve ‘kanaryanın üç gün yaşayamadığı yer’ haline gelmiş, kaderine terk edilmiş bir yer. Fransız şirketince çıkarılmış olan 4.000.000 ton kadar cevherden 40.000 ton kadar metal çıkarılmış ve sahada 3.600.000 ton kadar atık bırakılmış. Bu atıkların bir kısmı sellenmelerle Manyas Gölü’ne kadar yayılmış ve bugün bile bölgede 300.000 ton izabe cürufu ile, 1.200.000 ton flotasyon atığı ve jig artığı olmak üzere toplam 1.500.000 ton kadar atık halen bölgeyi zehirlemeye devam ediyor.
Zambiya’da 300 bin insan
BM uzmanlarına göre Zambiya’da kurşun zehirlenmesinden dolayı binlerce çocuk adeta can çekişiyor ve müdahale talebinde bulunuyor. Uzmanlar, Kabwe madeninin ve izabe tesisinin kapanmasından 25 yıldan fazla bir süre sonra, yaklaşık 300.000 insanın hala zehirli topraklarda yaşamak zorunda kalmasını skandal olarak niteliyor. 1904’ten madenin kapatıldığı 1994’e kadar bölgede birikmiş olan üç milyon tondan fazla atık, yaklaşık 2,5 milyon ton cüruf ve diğer atıklar halen yaşamı zehirliyor. Geçen yıl, bir proje kapsamında test edilen yaklaşık 2.500 Kabwe çocuğunun seviyeleri 45 µg/dL ve daha yüksekti, yani yüksek kurşun zehirlenmesini gösteriyor ve acil şelasyon tedavisine ihtiyaçları olduğu belirtiliyor. (29 Temmuz 2021-BM İnsan Hakları Örgütü)
Peru’da kanser…
Peru’da And bölgesi kasabalarından biri olan La Oroya köylüleri, Lima’daki hükümeti, ABD’li grup Renco’nun sahibi olduğu Doe Run Peru şirketinin katliamına göz yumduğunu belirtiyor. Lima’nın yaklaşık 185 kilometre doğusunda 30.000 nüfuslu bir kasaba olan La Oroya, bölgedeki kurşun, çinko, altın ve bakır gibi madenleri işleyen izabe tesisleri nedeniyle dünyanın en kirli şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor. Köylüler, kasabayı çevreleyen tepelerde bitkiler büyüyemediği için zamanla çıplak hale geldiğine tanık olduklarını belirtiyorlar. Köylüler, izabe tesislerinden kaynaklanan kirlilik nedeniyle kanser tümörleri, kas sorunları ve kısırlıktan kaynaklı hastalıklarla boğuşuyor. (France 24-12 Ekim 2022)