Latin Amerika’da nüfusu her geçen gün azalan yerliler dillerini kaybediyor. Bölgede yaşayan 900 civarı yerli halktan 343’ünün dili ölmüş durumda. Hala var olan 557 dilin 172’si ölme tehlikesiyle karşı karşıya
Latin Amerika’da nüfusu her geçen gün azalan yerliler sadece topraklarını ve içinde yaşadıkları ormanları değil aynı zamanda dillerini de kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Bölgede en fazla konuşulan yerli dili, 12. yüzyılda kurulduktan sonra genişleyerek bugünkü Kolombiya, Ekvador, Peru, Bolivya, Şili ve Arjantin’e kadar genişleyen İnka İmparatorluğu’nun resmi dili Quechua. Bugün yaklaşık 10 milyon kişi Quechua dilini konuşuyor.
Onu Paraguay’da İspanyolca ile birlikte ikinci resmi dil olan Guarani dili izliyor. Brezilya ve Arjantin’deki bazı eyaletlerde de resmi dil olarak kabul edilen Guarani dilini bugün yaklaşık 6 milyondan fazla kişinin konuştuğu tahmin ediliyor.
‘Onlarca halk anadilini yitirdi’
Latin Amerika ve Karayipler Yerli Halkları Kalkınma Fonu (Filac) araştırmalarına göre bölgede yaşayan 900 civarı yerli halktan 343’ünün dili ölmüş durumda.
VOA Türkçe’ye konuşan Filac yöneticilerinden Gabriel Mumuy, bugün Latin Amerika ve Karayipler’de hala var olan 557 dilin 172’sinin, konuşan kişi sayısının yüz kişinin altında olması ve bu dillerin yeni nesillere aktarılmasındaki zorluklardan dolayı yok olma tehlikesi yaşadığını kaydetti.
Filac’ın yaptığı araştırmalar özellikle Orta ve Güney Amerika’da sınır bölgelere yakın yerlerde yaşayan yerlilerin, bu bölgelerdeki siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel baskılardan dolayı anadillerinde konuşma, dillerini yeni nesillere aktarma ve kültürlerini yaşamakta ciddi sorunlar yaşadığını ortaya koyuyor.
‘Dil öldüğünde insanlığın kültürel mirası azalıyor’
Dünyadaki her bir dilin binlerce yıllık bilgi birikimi, düşünme tarzı, maneviyat ve yaşam biçimleri gibi çok sayıda zenginlik içerdiğini ve anadilde konuşmanın bir insan hakkı olduğunu söyleyen Mumuy, bugün insanlığın karşı karşıya olduğu sorunları aşmada dillerin yaşamasının önemine değiniyor. Örneğin yeryüzündeki biyoçeşitliliğin yüzde 80’inin yerli topraklarında olmasının tesadüf olmadığına dikkat çeken uzman, insanlığın ekolojik sorunların çözümü için yerlilerin doğa ve canlılarla kurduğu ilişki tarzlarından öğrenebileceği çok şey olduğunu kaydediyor.