Uluslararası Gazeteciler Federasyonu eski Başkanı Philippe Leruth, tutuklanan gazetecilerin Kürtlerin ve Türkiye’deki gazeteciliğin gururu olduğunu söyledi
Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğüne dair 2021 yılında rapor hazırlayan Avrupa Gazeteciler Federasyonu eski Başkan Yardımcısı ve Uluslararası Gazeteciler Federasyonu eski Başkanı Philippe Leruth, raporunda gazetecilerin iktidar tarafından sürekli soruşturmalara tabi tutulup, tutuklandığına dikkat çekti. Türkiye’nin, gazetecilere yönelik baskı ve hak ihlallerini sadece “terörizmle” gerekçelendiremeyeceğine dikkat çeken Leruth raporunda, medya kuruluşlarının kapatılıp, kamulaştırılması ve gazetecilerin tutuklanmasını “eleştirel sesleri yok etme ve basın-ifade özgürlüğünü daha fazla sakat bırakma stratejisi” olarak değerlendirdi.
Gazeteci Philippe Leruth, son dönemlerde Özgür Basın’a yönelik baskı ve gazetecilerin tutuklanmasına dair değerlendirmelerde bulundu.
Baskılar hiç bitmedi
Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün 10 yılı aşkın süredir ciddi baskı altında olduğunu belirten Leruth, özellikle 2016 yılından sonra bu baskıların arttığına dikkat çekti. Gazetecilerin sadece mesleklerini yapmak istedikleri için gözaltına alınıp, tutuklandığını söyleyen Leruth, Medya Gözlem Raporu’nu hatırlatarak, “2021’de de Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlayıcı uygulamalarına karşı hiçbir adım atılmadı. Kürt halkı ile çatışmanın giderek şiddetlendiği bir dönemde AKP iktidarı ile PKK’nin tutuklu lideri Abdullah Öcalan arasında bir diyalog süreci başlamıştı. Bu dönemde bazı umutlar doğmuştu ancak Kürt gazetecilere yönelik baskılar hiçbir zaman sona ermedi. Türk Ordusu, İslam Devleti’ne karşı savaşan Kürt savaşçılarla savaşmak için Suriye’ye girdikten sonra baskılar tekrar arttı” dedi.
2016’dan sonra arttı
Türkiye’de basın özgürlüğünün özellikle askeri diktatörlükler döneminde birçok kez baskı altına alındığını hatırlatan Leruth, AKP’nin ilk yıllarında da gazetecilerin hedef alındığını ve hapse atıldığını ifade etti. Ancak 2016’dan sonra gazetecilere ve medyaya yönelik baskının inanılmaz biçimde arttığını vurgulayan Leruth, “Başta amaç Kürt ve solcu gazetecileri susturmaktı ancak daha sonra milliyetçi-ulusalcı gazetecilere, daha sonra da genel olarak tüm muhalif gazetecilere kadar genişletildi” dedi.
Yeni bir suç tanımı
Meclis’ten geçen “Sansür Yasası”na da değinen Leruth, bu yasanın yetkililere, bağımsız gazetecilere saldırmak için geniş olanaklar sunduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Yasa, Basın Kanunu’nda bulunan 40 maddede yapılan değişikliklerin yanı sıra ‘yalan haber’ ve ‘dezenformasyonu’ cezalandırmak için hapis cezasını ön görüyor. Sosyal medya ağları ve internet siteleri, kullanıcı bilgilerinin ayrıntılarını vermeye zorlanabilir. Türk hukuk sisteminde yeni bir suç tanımı haline gelen ‘yanıltıcı bilgiyi’ kamuoyuyla paylaşan gazeteciler, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle muhalif medya ve aktivistler, faaliyetlerinin tehdit altında olduğunu ve internette bir otosansür dalgası olduğunu düşünüyor.”
Gazeteci dernekleri rolünü yapmalı
Leruth, son 5 ay içerisinde Özgür Basın’a yönelik gerçekleşen saldırılarda 26 gazetecinin tutuklanmasına işaret etti. Leruth, bu noktada uluslararası medya ve gazeteci derneklerinin rolüne ilişkin şunları söyledi: “Uluslararası medya ve gazeteci derneklerinin rolü yetkililere baskı yapmak ve tutuklu gazetecilerle dayanışma içinde olmaktır. Türkiye ile AB arasında Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya sığınmasını önlemek için AB’nin Türkiye’yi finanse eden utanç verici bir anlaşma var. Sayın Erdoğan bu anlaşmayı defalarca kez Avrupa’ya karşı bir baskı aracı olarak kullandı. Bugünlerde ise Ukrayna’da bir savaş var ve Erdoğan’ın buğday sevkiyatı üzerinden Rusya-Ukrayna arasında arabulucu bir rolü var. Ancak Türk muhalefeti seçimleri kazanabilir, Türkiye’de siyasi değişim yakın olabilir. Bu nedenle bütün bu olanlar, uluslararası medya ve gazeteci derneklerinin, baskı altındaki gazetecileri desteklemek için basın özgürlüğü lehine çalışmalarını sürdürmelerini engellememeli.”
Gazeteciliğin gururu
Tutuklanan gazetecilerin yalnız olmadığını, Avrupa’da ve dünyadaki gazetecilerin tutuklanan gazetecilerin davalarını dikkate alıp, takip ettiğini söyleyen Leruth, zor ve kritik koşullarda gazetecilik yaptıkları için tutuklananların Kürtlerin ve Türkiye’deki gazeteciliğin gururu olduğunu söyledi.
Bir Haber De Senden Kampanyası / Meltem Oktay-MA